Evet, aşağı atlıyor. Şimdi, garson cep telefonuyla 911'i aramaya çalışıyor. | Open Subtitles | نعم، يقفز للأسفل الآن رئيس الخدم يحاول الاتصال بـ911 من هاتفه الخلوي |
Kanalları öyle çabuk atlıyor ki, bağlantıyı asla kesemezsin. | Open Subtitles | انه يقفز بين القنوات بسرعه كبيره جدا. لاتستطيع اعتراض الارسال. |
Andrew dolapların üzerinden atlıyor ve bulaşık deterjanı yiyor. | Open Subtitles | أندرو يقفز من الاعلى للأسفل ويأكل البسكويت |
Ne zaman kristal dursa, başka bir yere atlıyor. | Open Subtitles | كل مرة تقف فيها الكريستالة . تقفز فيها إلى مكان آخر |
Bir kadın bir binadan atlıyor. Bir adam barın dışında ağır bir cisimle dövülerek öldürülüyor. | Open Subtitles | امرأة تقفز من سطح مبنى، رجل يُضرب خارج حانة |
Ve bu meydana atlıyor, onunla askeri araçların zırh noksanlıkları hakkında çekişmeye başlıyorlar. | Open Subtitles | وهذا الشخص قفز إلى المنصة وبدأ بتحديه حول نقص قوات الدفاع لسيارات الهامفي |
İplere çıkıyor ve Bearman'ın üzerine atlıyor. | Open Subtitles | أنه يصعد إلى الحبال ويقفز للأسفل على الرجل الدب |
Herkes tüm risklere gözü kapalı atlıyor. | Open Subtitles | . وهناك من يرمون أنفسهم معصوبي الأعين ، يخاطرون بكل شيء |
Ama ağrı burada başlıyor, devam ediyor, burayı atlıyor, sonra burada tekrar başlıyor, en sonunda da karıncalanma. | Open Subtitles | لكن الألم يبدأ هنا ثم يمر من هنا ثم يتخطى هذه المنطقة ثم يعود ليؤلمني هناومن ثم بالطبع تلك الوخزات |
Erkek yaprak kurbağası ağaç tepelerinden atlıyor. | Open Subtitles | ذكر الضفدع المنزلق على الاوراقِ يقفز مِنْ رؤوسِ الأشجار |
Zor Ölüm 4'de, motorsikletiyle havada bir helikoptere atlıyor. | Open Subtitles | يقفز في الجو من الدراجة النارية إلى طائرة هيليكوبتر |
Virüs, elektriksel atımlarımızı kullanarak dokunmayla insandan insana atlıyor. | Open Subtitles | الفيروس هو يقفز من إنسان إلى آخر عبر الإتصال بنبضاتنا الكهربائية الخاصة. |
Cırcır böceği, yüzme havuzu gibi bir su kaynağına ulaştığında suya atlıyor ve boğuluyor. Solucan ise, çekirgenin ölü bedeninden sıyrılıp dışarı çıkıyor. | TED | وعندما يقترب الصرصور من كتلة مائية، مثل بركة السباحة هذه، فإنه يقفز فيها ويغرق، وتتلوى الدودة في طريقها للخروج من جثة الانتحاري الذي احتواها. |
Bir engelle karşılaştığı zaman üzerinden atlıyor. | TED | وبمجرد أن يواجه عقبة، يقفز فوقها. |
Bekle bir dakika. Bekle bir dakika. Aşağı mı atlıyor? | Open Subtitles | انتظر دقيقة ، انتظر دقيقة يقفز للأسفل؟ |
İnsanlar o köprüden sürekli atlıyor, bir şey olmuyor. | Open Subtitles | الناس تقفز من هذا الجسر طوال الوقت ولا شئ يحدث |
Böyle olunca balık denizden atlıyor gibi duruyor. | Open Subtitles | اترى , انه يبدو الآن كسمكة تقفز من الماء |
- Şehre gönderme yaptın değil mi? Ben olsam kıl ormanı derdim. Örümcekler bir kasıktan diğerine atlıyor. | Open Subtitles | لقلت غابه من الشعر العانه والعناكب تقفز من شعره لشعره أخرى |
Artık nasılsa kuşu yan çevirip tam suya çarpmadan önce atlıyor. | Open Subtitles | وبطريقة ما دارت المروحية على جانبها وقبل أن تسقط بالماء، قفز |
Hepimizin bildiği gibi kulenin bekçisi Gert uyurken Percy zincirlerinden kurtulup uyuyan bekçinin üzerinden atlıyor ve bu hadiseyle dilimize yaygın bir deyiş giriyor. | Open Subtitles | كما هو مشهور نام حارس البرج غيرت بيرسي حرر نفسه و قفز من فوق الحارس النائم مما تسبب بشهرة التعبير الشهير |
Fail yangın merdiveninden iniyor ve aşağı atlıyor. | Open Subtitles | القاتل ينزل من سلم النجاة ويقفز للأسفل |
Yahu ne zaman kartvizitimi çıkarsam kadınlar GUB logosunu gördükleri an üzerime atlıyor. | Open Subtitles | عجباً ، كل مرة أخرج .. بطاقة عملي (ويرون النساء شعار (جي إن بي .. يرمون بأنفسهم عليّ |
- Derek'de böyle bir şey yok. - Bir nesil atlıyor. | Open Subtitles | ديريك) لا يملك هذا) - إنه يتخطى أجيالاً - |
Riggman, Julian Washington'ın üstünden müthiş bir şekilde atlıyor. | Open Subtitles | ريجمان يقوم بحركة جميلة على جوليان واشنطن |