| Birinin camdan atladığını ya da çılgınca bir şey yaptığını duydum. | Open Subtitles | سمعت أن شخص ما قفز عبر نافذة أو شيء من الجنون |
| Polis tekneyi kullanan her kimse patlamadan önce atladığını düşünüyor. | Open Subtitles | قد قفز عنه قبل الأنفجار يجري خفر السواحل الأن بحثاً |
| Bir kızın güverteden atladığını duyduk. | Open Subtitles | هل كنتم على ظهر السفينة الاسبوع الماضي, سمعت شائعة ان امرأة قفزت قفزت من السفينة |
| Bir keresinde nehre atladığını söylediğini anımsıyorum. | Open Subtitles | أتذكّر.. أنّها أخبرتنا أنّها قفزت في النهر مرةً. |
| Birinin atladığını, ya da atlamak üzere olduğunu görürseniz onu durdurmaya çalışın. | Open Subtitles | من رأى منكم شخصاً يقفز أو على وشك القفز فلتحاول أن توقفه |
| Yine de itiraf etmelisin ki, bir kaplanın beşinci kattan atladığını görmek, cidden çok hoş olabilirdi. | Open Subtitles | عمل جيد ياطبيب، بالرغم، عليكَ الإعتراف أن رؤية نمر يقفز من خمس طوابق شيء رائع |
| O kapıyı açtığını... ve kamyondan atladığını düşün Jack. | Open Subtitles | شوف نفسك و انت تَفْتحُ الأبوابَ، جاك و انت تقفز مِنْ الشاحنةِ. أنت لن تُكيّسُ البقالة بقية حياتكِ. |
| Adamlarınızdan, Teğmen dahil, ikisinin emirden sonra atladığını duydum. | Open Subtitles | هذا ليس كما سمعت يا قائد سمعت ان اثنين من رجالك قفزوا بعد الضوء الاحمر |
| Balkondan atladığını gördüm. | Open Subtitles | رأيتك تقفزين من النافذه |
| - Ne demek istiyorsun? O herifin nehre atladığını görür görmez oradan kaçtım. | Open Subtitles | لقد رحلت حالما رأيت ذلك الفتى قفز إلى النهر |
| Jenkins'in her karanlık köşeden üzerime atladığını hayal edip durdum. | Open Subtitles | إستمرّ بتخيّل قفز جينكنز من علي كلّ زاوية مظلمة |
| Polislerden biri bana Charlie'nin neden o deliğe tekrar atladığını sormuştu. | Open Subtitles | احد الضباط سألنى لماذا قفز شارلى مرة اخرى بالحفرة |
| İnsanların, birinin çatıdan atladığını düşünmesi kadar komik olmasa da idare eder. | Open Subtitles | انها ليست مضحكة مثل جعل الناس يعتقدون أن شخصاً قفز من فوق السطح |
| Buradan atladığını düşünmem çok saçma. | Open Subtitles | ان التفكير بأنها قفزت من هنا مجرد هراء فقط |
| Bekle. Garcia annenin köprüden atladığını söyledi değil mi? | Open Subtitles | انتظر غارسيا قالت ان الأم قفزت من فوق جسر صحيح؟ |
| -Birinin üzerine atladığını görsen? | Open Subtitles | ماذا لو راءيت شخص ما يقفز عليها؟ |
| Hepsi failin bu masaya atladığını görmüş... sonra bu demire atlıyor ve parende atıyor, ve yamağın üstünden atlıyor, sokağın aşağısına koşuyor ve aşağıdaki yoldan sola dönüyor. | Open Subtitles | جميعهم رأوه يقفز على هذه الطاولة وبعد ذلك قفز إلى هذه الحانةِ وتشقلب ثم على الرصيف ركض أسفل الشارعِ ثم اتجه يسارا ودخل الزقاق |
| - Sadece açıkla gitsin. Çatıdan atladığını mı? Ben bile buna inanamıyorum. | Open Subtitles | بأنني رأيتك تقفز من السطح أنا نفسي لم أصدّق |
| O kedinin dikenli tellerin üzerinden sıcak bir katran fıçısına atladığını gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت هذه القطة وهي تقفز من وسط أسلاك شائكة. الى وعاء مليء بالزيت الساخن |
| Ağır bir biniciyle 8 çitten atladığını gördüm. 14 yaşındayım. | Open Subtitles | رأيتها تقفز فوق سياج من ثمانية طبقات وفوقها راكب ثقيل، عمري 14 سنة. |
| Balkonundan atladığını duyunca onun için üzülmeden edemedim. | Open Subtitles | لم يسعني إلا الشعور بالأسى عند معرفتي بأنها ألقت بنفسها من شرفتها |