| Çünkü buradan atlamak bir binanın 100'üncü katında atlamaya eşdeğer. | Open Subtitles | .. القفز من هنا مثل الققز من الطابق المائة لمبنى |
| atlamaya jeotermik bir olay sebep olabilir. Muhtemelen tektonik bir plaka kaydı. | Open Subtitles | بأنّ ما سبب القفز هو نشاط حراريّ أرضيّ، ربّما إنزلاق طبقة تكتونيّة. |
| Sınıf atlama yerine, bir altın madenine atlamaya gidiyorum. | Open Subtitles | بدلا من القفز فى الخليج سأقفز فى منجم ذهب. |
| Politik güç elde etmek için bok dolu kovaya atlamaya can atar. | Open Subtitles | هو مُستعدً للقفز بِـ دلو مِن الفضلات فقط ليُصبح سياسيً ذو نفوذ |
| Polis şu an için adamı atlamaya çağıran kalabalığı kontrol etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | البوليس يحاول السيطره على هذا الحشد الذى يدعو الرجل الان للقفز |
| Bizi bu işe bulaştıran sensin. İlk lanet durakta trenden atlamaya çalışma! | Open Subtitles | انت اوصلتنا الى هذا فلا تقفز كالنمر عند اول وقفه |
| Buraya gelirken bile kamyondan atlamaya çalıştı. | Open Subtitles | حتى أنة حاول القفز من الشاحنة القادمة إلى هنا |
| Köprüde gözlerindeki bakış; o gece ben de atlamaya çalıştığım da. | Open Subtitles | النظرة التى لمعت فى عينيها وهى على الجسر فى تلك الليلة عندما كنت على وشك القفز أنا أيضاً |
| Bir kart oyunu için binalardan atlamaya gerek yok. | Open Subtitles | لا يجدر بك القفز من البنايات بسبب لعب الورق |
| Ya salıncak durmadan atlamaya kalkarsam ne olur? | Open Subtitles | ماذا إذا حاولت القفز قبل أن تقف المرجوحة ؟ |
| Soğuk bir şelaleye atlamaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | كل ما أحتاج إليه هو القفز في شلال مياه باردة |
| atlamaya karar verirsen böyle olacaksın. | Open Subtitles | هذا ما ستبدين عليه إن قررتِ القفز. هل أعجبتكِ الفكرة؟ |
| Bir kaçak, B. Berlin polisi ve itfaiyenin gerdiği güvenli ağa atlamaya hazırlanıyor. | Open Subtitles | يستعد أحد الفارين للقفز إلى بر الأمان على شبكة يمسك بها أفراد شرطة ومطافيء برلين الغربية |
| Dünya nüfusunun 1/3'ü. 2 milyar insan atlamaya hazır. | Open Subtitles | ثلث سكان العالم، هذا يعني ملياري إنسان، مستعدون للقفز |
| Beni intiharın eşiğine kadar getirmene rağmen gerçekten atlamaya hazır değilim. | Open Subtitles | برغم من انك توصلني بالتأكيد على حافة الانتحار ، في الحقيقه انا لست مستعده للقفز |
| Generali duydunuz. Hiperuzaya atlamaya hazırlanın. | Open Subtitles | لقد سمعتم الجنرال استعدوا للقفز للفضاء الخارجى |
| Karısı doğum yapıyor o bunu kutlamak isterken karısı camdan atlamaya mı hazırlanıyor? | Open Subtitles | وضعت زوجته مولودة أراد أن يحتفل وكانت هي جاهزة للقفز من النافذة؟ |
| Seni soyunup sonra da nehre atlamaya davet ediyorum. | Open Subtitles | أتحداك في أن تعري مؤخرتك و تقفز في النهر |
| Uçan sincap kıyafeti alıp yüksek atlamaya gideceğim. | Open Subtitles | سأحصل على بدلة الطيران السنجاب لكي أقوم بالقفز بالمظلة |
| Dağdan atlamaya cesaret eden her kimse... | Open Subtitles | أي واحد الذي سيَتجاسرُ للقَفْز ..مِنْ الجبلِ. |
| atlamaya cesaretim olup olmadığını merak ettim. | Open Subtitles | أتساءل اذا كنت املك الشجاعة لأقفز |
| Ama yarın engel atlamaya katılabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | - اجل - لكنني لا اظنه سيتمكن من مواصلة مسابقة قفز الحواجز غداً |
| - Uzun atlamaya, Koç. - Şunu oturtun. Uzun atlamaymış! | Open Subtitles | ـ من اجل الوثب العريض ـ أعده الى الى دكة الاحتياط. |
| Ayık olsaydım alçak olanlardan bile atlamaya kalkmazdım. | Open Subtitles | اهدأ ، لم أكن لأحاول ان اقفز فوق المنخفضين منهم |