Atlanta'dan kardeşinin at kuyruğu ile ip atlayan bir kız ile döneceğiz. | Open Subtitles | سوف نعود مع فتاة من اتلانتا تقفز على الحبل بواسطة جدائل اختها |
Savannah senin için daha iyiydi. Atlanta'da başını derde sokacaksın. | Open Subtitles | سافانا أفضل لكِ ستقعين في المتاعب في اتلانتا |
Atlanta'da tanıştığım birkaç dansçı kız var. Feci şeyler. | Open Subtitles | التقيت بعض الفتيات من اتلانتا هذا ما كان عليه |
2013 yılıydı ve Atlanta şehri Final Four basketbol maçlarına ev sahipliği yapıyordu. | TED | كان هذا في 2013، ومدينة أطلانطا كانت تستضيف مباراة نصف النهائي لكرة السلة. |
Sonunda, 1864 yılında, tazminat umutları Konfederasyon Ordusu'nun Atlanta'daki yenilgisiyle suya düştü. | Open Subtitles | وفي عام 1864 تلاشى أملها بالتعويض مع هزيمة جيش التحالف في أتلانتا |
- Seninle birlikte Atlanta'ya kim gelecek? - Yalnız gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب إلى أتلانتا لأدبر الثلاثمائة دولار ويجب أن أبدو كملكة |
Jeneratör, Charleston, Güney Carolina, Atlanta ve Georgia'yı aydınlatmaya yetecek kadar elektrik üretir. | Open Subtitles | ن مولد الكهرباء فى السفينة يتنج طاقة كافية لاضاءة تشارلستن و كارولينا الجنوبية و اتلانتا و جورجيا |
İhalesi süren Atlanta Alışveriş Merkezi gibi veya Tribeca Salonu gibi. | Open Subtitles | تصميمات للمشروعات التي أقوم بها مثل مركز اتلانتا التجاري الذي نعمل عليه حاليا |
Red'in programına göre Atlanta'ya 3 gün içinde varmalıyız. | Open Subtitles | حسناً, حسبما الجدول يجب أن نذهب الي اتلانتا في خلال ثلاث ايام |
Demek Atlanta senin zamanında bir Amerika şehriydi, öyle mi? | Open Subtitles | ..إذاً , فراي اتلانتا كانت مدينة أمريكية في وقتك؟ |
Atlanta'daki kredi bürosuna rapor edilmiş. | Open Subtitles | أنها تتبع ذلك. تنقل المعلومات إلى مكتب الائتمان في اتلانتا. |
En çok endişelendiğim alan Atlanta'nın dışı. | Open Subtitles | المنطقة التي أنا شديد القلق عليها هي خارج اتلانتا |
-Bu sabah Atlanta'yı dağıtan araba | Open Subtitles | انها في الحقيقة نفس السيارةِ التي مزّقتْ اتلانتا هذا الصباحِ |
Son rapora göre Atlanta'nın yaşadışı seks ticareti yılda 290 milyon dolar ciro yapıyor. | TED | في تقرير أخير، التجارة بالجنس في أطلانطا قد أدخلت ما يعادل 290 مليون دولار في السنة. |
403 numaralı Atlanta seferi için yolcular üç numaralı kapıya. | Open Subtitles | ركاب الرحلة 403 المتجهه ألى أطلانطا يستعدون للسفر من بوابة 3 |
Atlanta işini istedim. | Open Subtitles | انا لن اعود لقد طلبت النقل لخطوط أطلانطا. |
Cole, Atlanta'da becerdiğin o kızı bütün kasabanın duymasını istemezsin değil mi? | Open Subtitles | لا ترغمني علي إخبار البلدة عن الرجل الذي عبثت معة في أتلانتا |
Atlanta'ya gelip, yine senden yardım alırsam kendi ayaklarımın üstünde duramam. | Open Subtitles | لكن ليس هذا هو الأمر إن ذهبت إلى أتلانتا وقبلت مساعدتك |
Tedavi amacıyla Miami'ye veya Atlanta'ya gitmiş olabilecek insanlardan Jamaika devletine dolaylı olarak 5 milyon dolar kazandırdık. | TED | بشكل غير مباشر، وفرنا ٥ ملايين دولار علٍى حكومة جاميكا من الأشخاص الذين كانوا سيذهبون إلى ميامي أو أطلنطا للرعاية |
Atlanta'ya gittin sanıyordum. Özür dilemeden şehirden ayrılmak istemedim. | Open Subtitles | أعتقدت بانكِ طرتِ لأتلانتا لم أرد أن أغادر البلدة حتى أعتذر |
En hoşuma giden olaylardan biri birkaç ay önce gerçekleşti, Atlanta'da gaz kıtlığı vardı. | TED | واحدة من الإستخدامات المفضلة لي حدث منذ بضع شهور عندما كان هناك نقص في الغاز بأتلانتا |
Atlanta'daki doktorlar ise bu rapora karşı çıkıyorlar. | Open Subtitles | غالبية الأطباء في أطلانتا رفضوا هذه النظرية |
Mexico City, Guadalajara, Chicago, Atlanta ve Miami'de çete savaşlarını başlattı bu iş. | Open Subtitles | لتوزيع الأراضي هنا في الولايات المتحدة. حروب العصابات وأدى ذلك في مكسيكو سيتي، غوادالاخارا، شيكاغو واتلانتا وميامي. |
Atlanta'dan kuzenleri Melanie Hamilton, bir de kardeşi Charles. | Open Subtitles | هل كان الجميع متواجدين ؟ ابنة عمتهم ميلاني هاميلتون وأخوها تشارلز أتوا من أتلانتا |
Atlanta'ya gitti, sonra eve gelmedi, çünkü çok iyi vakit geçiriyordu. | Open Subtitles | لقد ذهبت لزيارة إبنة عمها فى أتلانتا و لم تعد للبيت لأنها كانت تقضى وقتاً رائعاً |
Pekala millet, Ithaca'nın oğlanları haftaya Atlanta'ya gidiyor. | Open Subtitles | حسنا يا فتيان إثيكا, من سيذهب لأطلنطا الأسبوع القادم |
İki gün önce Atlanta'dan buraya gelirken, kendi ellerimizle yaptığımız, oluşumuna sebep olduğumuz çöllerin üzerinden uçuyordum. | TED | و انا قادم قبل يومين من أتلاتنا كنت أحلق فوق الصحراء التي صنعناها، التي أنشأناها بأيدينا. |
Vanessa Williams Miss Amerika komitesini kandırırsa Atlanta, Georgia'nın küçük fahişeleri bir Savannah komitesinin umurunda olmazdı. | Open Subtitles | لو ان فانيسا ويليامز يمكنها أن تصبح ملكة جمال المجتمع الأمريكي حينها حياة العهر خاصتها في اطلانطا و جورجيا |