"avukattı" - Translation from Turkish to Arabic

    • محامياً
        
    • محاميا
        
    • محام
        
    • محامى
        
    • محامٍ
        
    • كان محامي
        
    • مُحامية
        
    • كان المحامي
        
    Baban iyi bir avukattı. Sen de iyi bir avukatsın. Open Subtitles أبي كان محامياً عظيماً وأنت محامياً عظيماً
    Yani, babam bir avukattı. Bu anlamsız geliyor. Open Subtitles والدي كان محامياً هذا غير منطقي
    Neden olmasın? Büyükbabam avukattı, ayrıca mantıklı düşünüyorum. Open Subtitles لماذا ، كان جدي محاميا وعقلي يفكر بمنطقية
    Ve babasının babası da avukattı. Open Subtitles والده كان محاميا وكذلك والد والده
    Babam bu duruşmada avukattı. Open Subtitles كان والدي محام. وكان على هذه القضية.
    Şehirdeki en ünlü avukattı. - Alçak, evet. Open Subtitles أنا متأكد أنه كان أكبر محامى دفاع فى المدينه
    Robbins başarılı bir avukattı ve eminin Bayan Gower'ın da yatırımı vardı. Open Subtitles روبينز) محامٍ ناجح) وأعتقد بأن السيدة (جاور) لديها صندوق إستئماني
    "Çok iyi bir insandı..." "...avukattı, bilirsiniz..." Open Subtitles ، هو كان إنساناً لطيفاً جداً هو كان محامي ، تعرف
    Sampson-Briggs ortaklığında avukattı. Open Subtitles -كانت مُحامية إدّعاء لـ"(سامبسون-غريغ )".
    Tanıştıklarında iyi bir avukattı. Kadın, adam için çalışıyordu. Open Subtitles كان محامياً عندما تقابلا كانت تعمل عنده
    Bir avukattı. Ailesini seviyordu." Open Subtitles لقد كان محامياً مُحبّاً لعائلته.
    - Anlaştığımız adam bir avukattı. Open Subtitles الرجل الذي تعاملنا معه كان محامياً
    Patronum avukattı. Open Subtitles كان ربّ عملي محامياً
    Hayır. Perry Mason avukattı. Open Subtitles لا ، باري مايسون كان محاميا
    Cutler avukattı, Open Subtitles كاتلر كان محاميا
    İlk hastam, Belize'de karaciğerinden vurulan bir avukattı. Open Subtitles (الاول كان محاميا فى ( بيلز وكبده قد إحترق
    Firma anlaşmasından beri Miranda'nın peşinde koşan bir avukattı. Open Subtitles ... محام علاقات العمل الذين وأبوس]؛ D كان لها بعد منذ تراجع ثابت.
    Miranda bir avukattı ve o bir sandviç. Open Subtitles هي كانت محام. كان وشطيرة.
    Şehirdeki en ünlü avukattı. -Alçak, evet. Open Subtitles أنا متأكد أنه كان أكبر محامى دفاع فى المدينه
    Oysa bir avukattı. Müvekkilleri vardı. Open Subtitles ورغم ذلك كان محامى وكان عنده عملاء
    Brett önemli bir avukattı, ve çocuktan haberi yoktu. Open Subtitles (بريت) كان محامٍ بارع، ولم يتم إبلاغه بالأمر
    Hazır söz açılmışken, Gandhi bir avukattı ve daha büyük bir amaç uğruna, kendisi için önemli olan ve yapamadan duramayacağı bir şey tarafından çağırıldı. TED وبمناسبة الحديث عن غاندي، فقد كان محامي تعويضات، ذلك هو المصطلح كما سمعته، وقد تبنّى قضيةً أسمى، أمرًا كان يعنيه حقًا، ولم يكن يستطيع ألا يفعله.
    O bir avukattı. Open Subtitles لقد كانت مُحامية.
    Tüm o vesayet davası ve tartışmalar bittiğinde gerçekten hayran olduğum, hoşlandığım değil hayran olduğum kişi, gök mavisi Mercedes SLK ve harika bir takım elbiseyle mahkemeden ayrılan avukattı. Open Subtitles وبعد انتهاء اجراءات الطلاق و حقوق الوصاية الشخص الذي تطلعت إليه تطلعت و لم أعجب كان المحامي عندما خرج من قاعة المحكمة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more