Fakat İkinci Dünya Savaşı esnasında araştırmacılar aktif bileşimi diğerlerinden ayırmayı başardılar ve daha yüksek miktarlarda küf ürettiler. | TED | ولكن أثناء الحرب العالمية الثانية، توصّل باحثون إلى كيفية عزل المركب النشط والعمل على إنماء العفن بكميات أكبر. |
Olayları başlatan kişiyi diğerlerinden ayırmayı başardık. | Open Subtitles | أنا كنت قادر على عزل الواحد المسؤول لتحريض كلّ المشكلة. |
Bu gruptakiler kendilerini diğerlerinden ayırmayı başarmışlar, araştırmalarını gizli tutabilmek için, ama zamanla keşfedilip yokedildiler. | Open Subtitles | هذه المجموعة تمكنوا من عزل أنفسهم من أجل الآخرين لمتابعةدراستهمفي السرية, ولكنهم في نهاية المطاف اكتشفوا و دمروا. |
Zaten hastanın sorunlarını kendi sorunlarından ayırmayı öğreniyorsun. | Open Subtitles | بأي حال انت تتعلم كيف تفصل مرضاك عن حياتك |
* Dene, dene birbirinden ayırmayı dene * | Open Subtitles | حاول، حاول، حاول* *أن تفصل بينهما |
Kalıntılarına göz attım ve merak ediyorum onları ameliyatla ayırmayı hiç düşündünüz mü? | Open Subtitles | لقد ألقيتُ نظرة على الجثة... و أتسائل لو أخذتم بنظر الإعتبار فصلهما جراحياً |
Balık bıçağıyla et bıçağını ve balık kaşığıyla et kaşığını birbirinden ayırmayı öğrenmeniz gerekir. | Open Subtitles | إن عليك تعلم كيفية التفريق بين سكين اللحم وسكين الاسماك وشوكة السمك و شوكة اللحوم |
Doğruyu yanlıştan ayırmayı ve kanunların insanların rahat yaşaması için olduğunu hiç unutmadım. | Open Subtitles | في عجلة بإن سيارة الدواسة , كآن يجب علي آن آثبت لنفسي بإن القانون يمكن آن يكون صحيح ومستقيم ولمصلحة البشر |
Kaçan sürüden küçük bir grubu ayırmayı başarıyorlar. | Open Subtitles | بركض السّرب، يتمكّن القطيع من عزل مجموعة صغيرة |
- Nerede? - Bilmiyorum, pasif bağlı olarak görünüyor. Yönlendiriciyi ayırmayı deneyeceğim, tam yeri bulabiliriz. | Open Subtitles | لا أعرف، أن البيانات تقول أنهُ متصل بشكل سلبي دعني أحاول عزل الراوتر لتحديد مكانهِ بالضبط |
İş arkadaşları ile yaşadığı tartışmalı bölümleri ayırmayı umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل عزل أي مواجهات معدية قامت بها مع زملاء عملها |
Psikoterapik bileşimini ayırmayı sonunda başarmıştım | Open Subtitles | وأخيرا نجحت في عزل صفاتها النباتية |
Sam Lewis'in dijital parmak izini Eldon'a verdiği USB'den ayırmayı başardık. | Open Subtitles | استطعنا عزل البصمة الرقمية لـ(لويس) من الذاكرة المحمولة التي أعطاها لـ(ألدون) |
Dört bölüme ayırmayı başardım. | Open Subtitles | كنت قادرة على عزل 4 أجزاء |
Ben, kalpleri şimdi durduramayız. Tüm damarları ayırmayı bitirmedik. | Open Subtitles | (بن) لا نستطيع أن نوقف قلبيهما في الوقت الحالي لم ننتهي من عزل كل الشرائيين. |
* Dene, dene birbirinden ayırmayı dene * | Open Subtitles | حاول، حاول، حاول* *أن تفصل بينهما |
Bu yüzden ikizleri ayırmayı öneriyormuş. | Open Subtitles | لهذا السبب أوصيتَ أن يتم فصلهما |
# Deneyin, deneyin onları ayırmayı # | Open Subtitles | حاول، حاول، حاول فصلهما |
- Seni kendinden alıp götürme tehlikesi yaratan herkesten ayırmayı. | Open Subtitles | - التفريق بينك - وبين أي شخص يهدد بأخذك منها |
Onları ayırmayı denedim mi? | Open Subtitles | هل أحاول التفريق بينهم ؟ |
Doğruyu yanlıştan ayırmayı ve kanunların insanların rahat yaşaması için olduğunu hiç unutmadım. | Open Subtitles | في عجلة بإن سيارة الدواسة, كآن يجب علي آن آثبت لنفسي بإن القانون يمكن آن يكون صحيح ومستقيم ولمصلحة البشر |