| Hope kaybolduğu sırada potansiyel bir kurban daha vardı, aynı yaşta ve Hope'la aynı fiziksel özellikteydi ve daha erişilebilir konumdaydı. | Open Subtitles | في الوقت الذي اختفت فيه كان هناك ضحية محتملة اخرى كانت بنفس العمر وتمتلك نفس الصفات |
| Andy ve Frankie benzer yüz rengi olan, yaklaşık aynı yaşta ve yapıda çocuklar. | Open Subtitles | آندي و فرانكي بنفس العمر و البنية تقريبا و بدرجة لون بشرة متقارب إن كان نفس الجاني |
| Kemik parçaları erkek ve babamla aynı yaşta birine ait. | Open Subtitles | إذاً شظايا العظم هي من نفس عمر و جنس أبي |
| Ama ihbarda belirtilen kızla aynı yaşta bir kızınız var. | Open Subtitles | لكن لديك ابنة بنفس عمر فتاة مذكورة على خط الشكاوى |
| İki gün önce, bir adam aynı isimde, aynı yaşta Hudson üniversite hastanesine benzer belirtilerle gelmiş ancak o vefat etmiş. | Open Subtitles | لقد عاينوا من يومين رجل رجل بنفس الأسم , نفس العمر ونفس الأعراض في مستشفى جامعة هدسون، أعراض مشابهة، لكنه توفي |
| Ev arkadaşım seninle aynı yaşta.... ve şu aralar yalnız ve kesinlikle çok hoş bir kız... | Open Subtitles | زميلتي في الغرفة هي في نفس عمرك وهي وحيدة وهي رائعة جدا |
| Yani aşağı yukarı aynı yaşta olmalıyız. | Open Subtitles | اعني, لابد من اننا بنفس العمر خذ أو اعطي |
| O çocukların, Vietnam'da öldüreceklerinle aynı yaşta olacaklarını unutma sadece. | Open Subtitles | تذكر فقط أن أولئك الأولاد بنفس العمر الذين ستقتلهم في فييتنام. |
| Maktul seninle aynı yaşta ve aynı apartmanda. | Open Subtitles | هذا ممكن الضحيه بنفس العمر و البنيه الجسديه |
| Anne ren geyikleri toplanıyor şimdi hepsinin de yavruları tam olarak aynı yaşta. | Open Subtitles | الآن تنضم أمهات الوعل معًا كلهم معهم رضيع بنفس العمر بالضبط |
| Annen şimdi hayatta olsaydı tam olarak aynı yaşta olacaktı. | Open Subtitles | لو كانت حية الآن... لكانت أمك بنفس العمر |
| Bu çocuk, sahnedeki yarış arabasıyla aynı yaşta, üç aylık. | TED | لذلك هذا طفل، في نفس عمر سيارة السباق التي على خشبة المسرح، ثلاثة أشهر من العمر. |
| Yani bugün çevremizde gördüğümüz hayatın büyük kısmı bizim türümüzle aşağı yukarı aynı yaşta. | TED | وهكذا ترون أن معظم الحياة على الارض من حولنا الآن هي تقريبًا في نفس عمر البشر. |
| Yani elimizde üç tane resim var, muhtemelen o zamanki Leonardo ile aynı yaşta olan kişiye ait. | TED | إذا لدينا ثلاث صور، محتملة لنفس الشخص في نفس عمر ليوناردو وقتها |
| Bu ağaç da diğerleriyle aynı yaşta sadece daha uzun ve daha verimli ve daha sağlıklı. | Open Subtitles | إنها بنفس عمر الآخرين لكنها أطول وأخصب وأكثر صحة |
| Mark'la aynı yaşta. | Open Subtitles | " لديه إبن يدعى " بيتر " بنفس عمر " مارك |
| Ve kardeşimle aynı yaşta bir kız cesedi bulmuşlar. | Open Subtitles | و ... لقد وجدوا جثة فتاة . بنفس عمر أختي |
| aynı yaşta ama bakım evinde değil; ... .... ve giderek hızlanacak. | TED | هي في نفس العمر , لكنها ليست في دار النقاهة إنها ذاهبة للتزحلق |
| Bana onun gemiye bindiğimiz zamankiyle aynı yaşta olduğumu hatırlattı. | TED | ذكرتني انني الاّن في نفس العمر الذي كانت عليه عندما صعدنا الى القارب |
| Sen ve erkek kardeşinin aynı yaşta... olduğunu biliyorduk. | Open Subtitles | و قد عرفناكما أنتو أخاكِ... كان يمكن أن يكون في نفس عمرك |
| Yani aynı yaşta olsaydınız? | Open Subtitles | لو تعرفين انتما كنتما في نفس السن ، صحيح ؟ |
| Hepimi Galois, Sabuco, Pascal ile aynı yaşta öleceğiz ama David Hilbert 80 yaşında öldü. | Open Subtitles | حسـناً , نحن سوف نموت في مثل عمر ,جالويس, وسوبكو ,وبـاسكال ولـكن ديفيد هيلبرت توفي وعمره 80 |
| Biraz geç değil mi? aynı yaşta ikizlerim var. | Open Subtitles | أليس الوقت متأخر قليلا لخروجك من المنزل؟ |
| Jennifer'la aynı yaşta. | Open Subtitles | و هي في سنّ (جينيفر) بالضبط. اسمها (آيمي). |
| Resmen benimle aynı yaşta. | Open Subtitles | عملياً هو بنفس عمري |