| - Buranın şampanyası berbat. İstanbul'dan baş ağrısıyla ayrılmayı istemem. | Open Subtitles | الشمبانيا هنا رديئة جدا لا اريد مغادرة اسطنبول وعندى صداع |
| Hemşire Holly dinleniyor ama olaydan sonra bazı hemşireler hastaneden ayrılmayı düşünüyorlar. | Open Subtitles | الممرضة هولي تستريح ولكن بعد ذلك، بعض الممرضات يتحدثن حول مغادرة المستشفى. |
| Yanımızda olmazsan şehirden ayrılmayı düşünmeye başlarız. | Open Subtitles | أذا لم تساندنا.. سنفكر جدياً بترك المدينة.. |
| Prens kaleden ayrılmayı denemeye devam etti. | Open Subtitles | إستمر الأمير بالمحاولة . لترك القلعة . والجنيات غضبت من ذلك |
| - Hayır. Burayı seviyorum. - Henüz ayrılmayı düşünmüyorum. | Open Subtitles | كلاّ، أناأحبالمكانهنا، لستُ مُهتمة بالرحيل الآن. |
| Ve bu yüzden boşanmayı ve ayrılmayı çok ciddi düşünür hale gelirler. | Open Subtitles | و سينعكس ذلك جدياً على تفكيرها في الطلاق و الانفصال |
| Aslında aramızdaki ilişki o kadar kötüye gitti ki o Kore'ye gitmeden önce ayrılmayı düşünüyorduk. | Open Subtitles | فى الواقع ، لقد ساءت الأمور بيننا كثيراً قبل أن نذهب إلى كوريا مباشرة كنا نفكر فى الإنفصال |
| Onu almaya geldiğin zaman bu adadan ayrılmayı asla istemeyecek. | Open Subtitles | و عند وصولكِ إليه لن يرغب بمغادرة هذه الجزيرة أبداً |
| Bir hoşça kal bile demeden şehirden ayrılmayı düşünmüyordun ya? | Open Subtitles | .. أنت لم تخطط للرحيل من المدينة بدون إلقاء الوداع , صحيح ؟ |
| Hemşire Holly dinleniyor ama olaydan sonra bazı hemşireler hastaneden ayrılmayı düşünüyorlar. | Open Subtitles | الممرضة هولي تستريح ولكن بعد ذلك، بعض الممرضات يتحدثن حول مغادرة المستشفى. |
| Partilerden erken ayrılmayı pek sevmem. | Open Subtitles | ربما لحين مغادرتكم. دائماً أكره مغادرة الحفلات، |
| Bana hoşça kal demeden şehirden ayrılmayı mı düşünüyordun? | Open Subtitles | هل كنت تخطّط لتوديعي قبل مغادرة المدينة؟ |
| Yanımızda olmazsan şehirden ayrılmayı düşünmeye başlarız. | Open Subtitles | أذا لم تساندنا.. سنفكر جدياً بترك المدينة.. |
| Harika olurdu... Buradan ayrılmayı hiç düşünmedin mi? | Open Subtitles | سيكون رائعاً لم تفكري يوماً بترك هذا المكان؟ |
| Doğru olduğunu düşündüğün bir şeyi yapmak için kendi hayatını riske atmayı ve oğlundan ayrılmayı göze aldın. | Open Subtitles | لقد كنتِ على إستعداد لترك ابنكِ خلفكِ والمخاطرة بحياتكِ، لأجل ما ترين أنّه الخير الأعظم |
| Çünkü ofisimden ayrılmayı hiç bir zaman planlamıyorum. | Open Subtitles | لأنّي لا أخطط لترك منصبي في أيّ وقت قريب. |
| ayrılmayı düşünme bile Audra. | Open Subtitles | لا تُفكّرْي ابدا بالرحيل أودرا. |
| Hala ayrılmayı düşünmüyor musun? Aslına bakarsan, partinin daha yeni başladığını düşünüyorum. | Open Subtitles | ألم تفكر بالرحيل بعد - في الواقع ، أظن أن الحفلة بدأت الآن- |
| Şimdi benden ayrılmayı denemeyi bırakabilir misin? | Open Subtitles | و الآن هلا توقفت عن محاولتك الانفصال عني؟ |
| Bizi birlikten ayrılmayı istemekle suçladı ve buna izin vermeyeceklerini söyledi. | Open Subtitles | اتهمنا بأننا نريد الإنفصال وقال أنهم لن يسمحوا بذلك |
| Hayır, hayır. Bekleyin, evden ayrılmayı düşünüyor olamazsınız. | Open Subtitles | لا، لا، انتظري، إنكِ لاتفكّرين فعلاً بمغادرة المنزل |
| O burada doğdu, burada yaşıyoruz, buradan ayrılmayı da düşünmüyoruz. | Open Subtitles | لقد ولدت هنا ونحن نعيش هنا ولم نخطط للرحيل |
| Spor arabayı takip eden müzik grubu, işinden ayrılmayı istemen, orta yaş krizinin dorukları. | Open Subtitles | العلاقةالتيتأتيعلى إثر السيّارةالرياضية.. وفرقةالمرآب.. والرغبة في الإستقالة من عملك، |
| Sadece ayrılmayı deniyoruz. | Open Subtitles | إننا نمر فقط بتجربة انفصال |
| Ben bu gruptan ayrılmayı 10 senedir deniyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول الرحيل عن هذه الجماعة منذ عشر سنوات. |
| Odaklanmakta sorun yaşıyordum bir an önce ayrılmayı düşündüm ama kendimi kalmaya zorladım. | Open Subtitles | كان لدي مشكلة في التركيز كنت أفكر في المغادرة بسرعة ولكن قررت البقاء |
| O gece senden ayrılmayı planlıyordum... | Open Subtitles | كنتِ محقّة، كنتُ أخطّط لقطع علاقتي بكِ تلك الليلة... |