Hakları, seçme özgürlükleri, ayrımcılığın olmadığı bir özgürlük ve dünyanın en ileri bilgisine erişimleri var mı? | TED | هل لديهم حقوق حرية الاختيار، حرية من التمييز وإمكانية للوصول إلى عالم المعرفة المتقدمة؟ |
Sanırım anlamaya çalışacağımız ilk şey ayrımcılığın sosyal bir yapı olduğudur. | TED | حسناً، أعتقد أن أول شيء يمكننا أن نحاول فعله هو فهم أن التمييز هو بناء إجتماعي. |
ayrımcılığın kalktığını anlamak için hâlâ çok uğraşıyoruz. | TED | ما زال على جميعنا العمل وبجهد للقضاء على التمييز العنصري |
bunu nasıl bilebilirsiniz? İkincisi, bilgi asimetrisi ve maaş gizliliği, piyasada hâlihazırda var olan ayrımcılığın göz ardı edilmesini kolaylaştırıyor. | TED | فبالتالي، التباين في المعلومات وسرية الأجور، يجعلُ من السهل تجاهل التمييز الذي هو في الحقيقة موجود في السوق اليوم. |
Çünkü hepimizin ön yargıları var, ki bu cinsiyetçiliği veya başka bir ayrımcılığın kodlanabileceği anlamına gelebilir. | TED | لأنه لدى جميعنا نزعة تحيّز، فيمكن أن يقوموا بتقنين التمييز الجنسي أو أي نوع آخر من التعصب الأعمى. |
Neredeyse bir gecede, hastalığın,ayrımcılığın ve insani suçlarının bittiğini gördük. | Open Subtitles | الأمراض و التمييز العنصري أيضاً المشاكل التي حيرّت العلماء لعدة قرون إنتهت بين ليلة و ضحاها |
Cinsel ayrımcılığın ince noktalarını sonra tartışırız. | Open Subtitles | يُمكننا مناقشة نقاط التمييز العنصرى على أساس الجنس فى وقت لاحق |
Yani politik görüşünüze göre işyerlerinde pozitif ayrımcılığın çeşitliliği artırmak için doğru veya yanlış olduğunu düşünebilirsiniz veya sınıflarda. | TED | فاستنادًا إلى ميولك السياسية، فيمكنم الاعتقاد بأن التمييز اإايجابي هو إمّا طريقة حكيمة أو غير حكيمة لتعزيز التنوع في مكان العمل أو في الفصول الدراسية. |
ayrımcılığın çöküşünden önce tabii. | Open Subtitles | قبل انتهاء التمييز العنصرى طبعا |
Bu, ayrımcılığın 21. yüzyıla uyarlanmış halinden başka bir şey değil. | Open Subtitles | هذه النسخة العصرية من التمييز العنصري |
Yazdığım 'Kızgın Beyaz Adam' kitabımın başlangıcı budur. Bu dört kızgın beyaz adam kendilerinin, Amerika'daki beyaz erkeklerin, iş yerindeki pozitif ayrımcılığın kurbanları olduğuna inanıyorlardı. | TED | هذه بداية كتاب كتبته "رجل أبيض غاضب". هؤلاء الرجال الأربعة الغاضبين آمنوا بأنهم، أي الرجال البيض في أمريكا، كانوا ضحايا التمييز العكسي بمكان العمل. |
Tıp öğrencilerimiz bu ayrımcılığın hastalık profilleri ve ölüm oranı üzerindeki etkisini, iş önlükleri içinde die-in (kişilerin ölü taklidi yaptığı bir eylem şekli) yaparak protesto ettiklerinde bile, tıp camiası sessiz ve pasif kaldı. | TED | قام طلابنا في المجال الطبي بالاحتجاج على طريقة "داي-إنز" في بلوزاتهم البيضاء، ولكن المجتمع الطبي دعم ذلك بشكل سلبي بما أن التمييز ما يزال يُؤثّر على مستوى الأمراض بالنسبة للأشخاص والوفيات. |
Araştırmalar ayrımcılığın artmasının farklı türdeki hastalıkların meydana gelme oranını arttırdığını buldu. Tansiyondan obeziteye göğüs kanserinden kalp hastalıklarına ve hatta genç yaşta ölümlerle bağlantılı. | TED | أظهرت البحوث أن مَوَاطن المستويات العليا من تجارب التمييز العنصري مرتبطة باحتمال كبير بخطر الإصابة بمجموعة واسعة من الأمراض من ضغط الدم إلى السمنة في منطقة البطن وسرطان الثدي وأمراض القلب والشرايين وحتى خطر الوفاة المبكرة. |
Ben acı bir şekilde farkındayım ki Müslümanlara karşı ayrımcılıkta bir artış olduğunun Birleşik Krallık ve ABD gibi ülkelerde ve bu da büyük bir endişe kaynağı, ama ben inanıyorum ki bu aşırı tutuculara karşı gelmiş ve onların bir numaralı kurbanı olmuş Müslüman soyundan gelenlerin stereotip karşıtı hikayeler anlatmak da o ayrımcılığın üstesinden gelinebilecek harika bir yoldur. | TED | أنا أعي بألم أن هناك تمييزا متزايدا ضد المسلمين في السنوات الأخيرة في دول مثل بريطانيا وأمريكا، وذلك أيضاً أمر يدعو للقلق البالغ، لكن أؤمن بشدة أن الإخبار بهذه القصص المكافحة للنمطية عن أناس من التراث الإسلامية والذين واجهوا الأصوليين وكانوا هم ضحاياهم الأوائل هي أيضاً طريقة عظيمة في مواجهة التمييز. |