"azaltmak" - Translation from Turkish to Arabic

    • لتقليل
        
    • تخفيف
        
    • لتخفيف
        
    • للحد
        
    • تقليل
        
    • تخفيض
        
    • يقلل
        
    • نقلل
        
    • الحد من
        
    • خفض
        
    • أقلل من
        
    • الحدّ من
        
    • حدة
        
    • تقليص
        
    • وتقليل
        
    Bayan Florrick firmanızın borçlarını azaltmak için çevirdiği dolapların farkında mısınız? Open Subtitles سيدة فلوريك، ألديكِ علم بأي مكيدة تخطط لها شركتكِ لتقليل دينها؟
    Ama bu iyi bir şey çünkü zaten basıncı azaltmak istiyoruz. Open Subtitles ولكن هذا امر جيد هذا شيء جيد لأننا نريد تخفيف الضغط
    Acıyı azaltmak için bile olsa, yalan söylemeyi haklı görmem. Open Subtitles حتى لتخفيف المعاناة. لا يمكنني أبداً تبرير قول الكذب الصريح
    Şimdi sizi ikna etmek istediğim nokta şu: Beyin bu gürültü ve çeşitliliğin olumsuz sonuçlarını azaltmak için çok fazla çaba sarfetmektedir. TED الآن ما أريد أن أقنعكم به هو أنّ الدماغ يقدّم الكثير من الجهد للحد من الآثار السلبية لهذا النوع من التشويش والتقلب.
    Suçta tekerrürü azaltmak nihai hedefimiz ama tek hedefimiz değil. TED تقليل نسبة الانتكاس ربما هو هدفنا النهائي. ولكن ليس الوحيد
    İstatistiki verileri azaltmak için adamlarımın götlerini o kadar tekmeledikten sonra o geliyor ve bir çırpıda %14 düşüş sağlıyor. Open Subtitles ...كل التأنيب الذي وجّهته لهم من أجل تخفيض أرقامهم ...يأتي هو في النهاية بضربة واحدة ويحقق إنخفاضا بـ 14 بالمائة
    İlaçlarınızın ince ayarını tutturabilir. Riskinizi azaltmak için spor planları yapabilir. Open Subtitles يُمكنها ضبظ جُرعات أدويتك بدقّة بالغة، تطوير خُطط التّمرينات لتقليل المُخاطرة،
    İnsanlar salgının artışını azaltmak için davranışlarını değiştirmiyorlar. TED فتغيير الناس لسلوكياتهم يكفي لتقليل معدلات نمو الوباء
    Aslında yoksulluğu azaltmak için sadece birşeyin fiyatını düşürecek olsaydınız kesinlikle enerjiyi seçerdiniz. TED في الحقيقة ، إذا أستطعت إختيار شيء واحد فقط لتخفيض سعر، لتقليل الفقر، لأقل شيء، فإنك ستختار الطاقة.
    Başka bir Asilomar yapay zekâ prensibi ise yapay zekâ bölümündeki maaş ayrımcılığını azaltmak. TED ومن مبادئ أسيلمار للذكاء الاصطناعي هو وجوب تخفيف عدم المساواة في الدخل المرتبط بالذكاء الاصطناعي
    Yani esas olarak, ağır hizmet kamyonet yükünü azaltmak için. TED الهدف منها في الأساس هو تخفيف الأحمال الثقيلة.
    İki saat içinde basıncı üç kez azaltmak zorunda kaldım. Open Subtitles كان علي تخفيف الضغط ثلاث مرات في الساعتين الماضيتين
    O yüzden bu etkiyi azaltmak adına çıkış yolu aramak oldukça doğal. TED وأعتقد من المنطق أنه علينا البحث في طرق لتخفيف هذه الآثار.
    Ona aspirin verdim. Solunum güçlüğünü azaltmak için ona ilaçlar verdim. TED اعطيتها أسبرين. اعطيتها ادويه لتخفيف الضغط على قلبها.
    Burada Kaliforniya'da salınımı azaltmak için çok iddialı bir hedef var. TED هنا في ولاية كاليفورنيا، هناك هدف طموح جدًا للحد من الانبعاثات.
    Zararı azaltmak gibi genel karar alma prensiplerini koymaları cazip gelmekle birlikte, bu bile hemen etiksel olarak belirsiz kararlara yol açıyor. TED وإنه لمن المغري أن تقدم بعض المبادئ العامة بمسألة إتخاذ القرار مثل تقليل الخطر ولكن ذلك قد يقود إلى خيارات معتمة أكثر
    Seninle dozu azaltmak için konuşmuştuk, yükseltmek için değil. Open Subtitles لقد اتفقنا على تخفيض الجرعة وليس زيادتها
    İkinci dosya, masrafları azaltmak için... hava düzenleyicilerinin kapasitelerini azaltıyor. Open Subtitles الوثيقة الثانية يقلل من جودة الهواء لخفض التكاليف.
    Mesafeyi azaltmak ve boşluğu daraltmak isteriz. TED نريد أن نقلل المسافات ، نريد ردم تلك الفجوة.
    Ayrıca önümüzdeki 10 yılda, bu hastalıkta bu kadar zorlayıcı olan ölüm oranını azaltmak için büyük adımlar büyük adımlar atacağımızı umuyorum. TED أنا أيضا كلّي أمل أنه في العقود القادمة سنتقدم خطوات كبيرة في الحد من نسبة الموت تلك التي كانت عصية جدا في هذا المرض.
    Ve onun hayatını kurtarabilmek için, kafatası basıncını azaltmak zorundasın. TED ومن أجل إنقاذ حياته، عليك خفض هذا الضغط داخل الجمجمة.
    Puroları azaltmak zorunda kaldım ama dövüşmeye her zaman uygunum. Open Subtitles يجب أن أقلل من السجائر ولكن مازلت قادر على العمل
    Orban'ın bunu yapmak istemesindeki tek şey Müslüman ve beyaz olmayan nüfusu azaltmak istemesiydi. TED يقترح أوربان هذا في الأصل لأنّه يريد الحدّ من عدد السكّان المسلمين وغير البيض.
    İnsanlar kimi zaman tehlikeli durumlarda gerilimi azaltmak için espri yapar. Open Subtitles وأحيانا في الحالات الخطرة الناس تستخدم الفكاهة للتخفيف من حدة التوتر
    Ve üçüncü kanat, maliye şahinleri bu grup milli borcu azaltmak ister, yani Çay Partisi, hükmeti küçültmek isterler. TED وهناك صقور المالية، من يريدون تخفيض الدين المحلي، الـ Tea Party، تقليص حجم الحكومة،
    Kendine güvenmeni sağlamak ve tuhaflığını azaltmak benim görevim. Open Subtitles لذا، الآن واجبي أن أجعلكِ تشعرين بالثقة وتقليل الغرابة، حسنا؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more