"bölgelerindeki" - Translation from Turkish to Arabic

    • المناطق
        
    • منطقتهم
        
    • هل تأكد وصول
        
    Ama hâlâ tecrit bölgelerindeki insanlara yardım etmek için kendini riske atıyordu. Open Subtitles لكنها لا تزال تواجه خطر الأصابّة بالعدوى بنقل المساعدات إلى المناطق المعزولة.
    Ama hâlâ tecrit bölgelerindeki insanlara yardım etmek için kendini riske atıyordu. Open Subtitles لكنها لا تزال تواجه خطر الأصابّة بالعدوى بنقل المساعدات إلى المناطق المعزولة.
    Bütün hedef bölgelerindeki ilk müdahale ekipleriyle işbirliği yap. Open Subtitles قم بالتنسيق مع المعنيين فى كل المناطق المستهدفة
    Tüm gönüllüler kendi bölgelerindeki ordu mensuplarına kayıt olsun. Open Subtitles كل المتطوعين يسجلون انفسهم مع أفراد الجيش الذي سيجعلون أنفسهم معروفين في منطقتهم
    Kendi bölgelerindeki meyveleri silip süpürmüşler ve açlıklarını tatmin etmek için sınırı aşmışlar. Open Subtitles لقد انمحت الفاكهة من منطقتهم وقد تعدّو الحدود لإشباع جوعهم
    Kanat sınır bölgelerindeki yerlerini muhafaza ediyormu? Open Subtitles لنرى إذا كان هناك شيئاً هل تأكد وصول قوات الجناح إلى أماكنهم المتفق عليها ؟
    Kutup bölgelerindeki tüm canlıların yüzleştiği bir sorun. Open Subtitles إنها مشكلة تُواجه شتى أنواع الحياة في المناطق القطبية
    Kutup bölgelerindeki tüm canlıların yüzleştiği bir sorun. Open Subtitles إنها مشكلة تُواجه شتى أنواع الحياة في المناطق القطبية
    Kutup bölgelerindeki kalıcı buzullar küresel ısınmanın sonucu olarak erimeye başladı. Open Subtitles في المناطق القطبية يذوب الغطاء الجليدي الدائم
    Beynin hipotalamus (ön beyin) gibi bölgelerindeki hasar, vücudun kendi otonom işlevlerini yönetme kabiliyetine zarar verebilir. Open Subtitles الضرر الموجه نحو بعض المناطق في الدماغ مثل الغدة النخامية يمكن أن يؤثر على مقدرة الجسد على إدارة الوظائف اللاإرادية
    Ama bu beyin bölgelerindeki serotonin ve aktivite OKB'nin kaynağı mı yoksa hastalığın altta yatan bilinmeyen bir nedeninin TED لكن هل يعتبر السيروتونين والنشاط الحاصل في هذه المناطق من الدماغ مصدر الوسواس القهري؟ أو أعراض لمسببات مجهولة كامنة لهذا الاضطراب؟
    Kambur Balinalar, kutup bölgelerindeki yazlık beslenme alanlarına ulaşmak için yola koyulmuşlar. Open Subtitles بدأ الحوت الأحدب رحلته الطويلة... إلى أراضيه الغنيّة بالغذاء صيفاً قرب المناطق القطبيّة
    Batı bölgelerindeki en tehlikeli böceklerdir. Open Subtitles الخنافس الأكثر سماً في المناطق الغربية
    Gazlar buz çekirdeklerinde hapsolmuştur, böylece karbondioksidi ölçebiliriz -- bu yüzden geçmişte karbondioksidin daha düşük olduğunu biliyoruz -- ve buzun kimyası da bize kutup bölgelerindeki sıcaklık hakkında bilgi verir. TED الغازات محبوسة في تلك اللبيات، و بذلك نستطيع قياس حجم ثاني أوكسيد الكربون -- لهذا نعلم أن حجم ثنائي أوكسيد الكربون كان أخفض -- و كيمياء الجليد تخبرنا أيضا عن درجة الحرارة في المناطق القطبية.
    Fakat başka bölgelerde de sonuçlarımızı tekrarladık: Mississippi'deki Afrika kökenli Amerikalı çocuklarla; Bu Kingston ve annesi. Arizona'daki İngilizce öğrenen çocuklarla; Bu Daisy ve ailesi. Philadelphia'daki mülteci çocuklarla; bu, benim en sevdiğim mezuniyet fotoğrafı. Ve ABD'nin bazı en uzak bölgelerindeki yerli Amerikalı çocuklarla; TED ولكننا تمكنا من تحقيق نجاح مماثل مع الأطفال الزنوج المتواجدين في المسسبي ... هذا كينغستن ووالدته; وهنا متعلمين للغة الإنكليزية في أريزونا ... وهذه ديزي مع عائلتها; وهنا لدينا صورة تخرج للأطفال اللاجئين في فيليدلفيا... و هي الصورة المفضلة لدي; وهنا مع أولاد سكانٍ أصليين من أبعد المناطق في الولايات المتحدة.
    Kendi bölgelerindeki tüm yiyeceği yemişler ve şimdi kendi sayılarını muhafaza etmek için Freddy'den çalıyorlar. Open Subtitles لقد أكلوا كل الطعام الذي في منطقتهم (والآن هم يسرقون من منطقة (فريدي ليحافظوا على عددهم
    Kanat sınır bölgelerindeki yerlerini muhafaza ediyor mu? Open Subtitles هل تأكد وصول قوات الجناح إلى أماكنهم المتفق عليها ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more