| Bu otlar, her sabah bölgeye çöken yoğun sis bulut ile sulanırlar. | TED | تُروى هذه الأعشاب بواسطة الضباب الساحلي الكثيف التي تغطي المنطقة كل صباح. |
| Hey, memur bey, size karşı dokunulmazlığımız var. Serbest bölgeye gidiyorduk. | Open Subtitles | أيها الضابط ، لدينا حصانة منكم نحن ذاهبون إلى المنطقة الحرّة |
| Durun bakalım! Gecenin bu saatinde kimse o bölgeye gidemez. | Open Subtitles | لا أحد سيتجول في المنطقة في هذا الوقت من الليل. |
| Ve 1.000 metrenin altında, on canlıdan dokuzunun kendi ışıklarını ürettiği, parladığı ve göz kırptığı biyoluminesent bölgeye rastladık. | TED | أما تحت 1,000 متر، واجهنا منطقة إضاءة حيوية، حيث تسعة من كل 10 حيوانات تصنع ضوءها بنفسها وتسطع وتومض. |
| Yasak bölgeye giriyorsunuz. Rotanızı değiştirin. Burası uçuşa kapalı bölgedir. | Open Subtitles | أنتم تدخلون منطقة محظرة استديروا هذه منطقة يحظر فيها الطيران |
| Omuriliğinizdeki sakral bölgeye sinirler boyunca sinyaller gönderirler. | TED | ترسلُ إشارات على طول الأعصاب لديك للمنطقة العجزية في حبلك الشوكي. |
| Henüz burada bir Itjtawy yoktu, fakat yakın bir gelecekte bu bölgeye dönüp haritasını oluşturacağız. | TED | لم تكن إيتجتاوي هنا بعد، ولكننا سنعود إلى الموقع لرسم خريطته في القريب العاجل. |
| Her şey bölgeye naklediliyor... Gemilerle, kamyonlarla, develerle, hatta eşeklerle. | Open Subtitles | كل شيء يجول في المنطقة عبر السفن، شاحنات، جمال، حمير |
| Arkadaşlarını kaybettiği için intikam isteyen genç yasak bir bölgeye ulaştı. | Open Subtitles | ،تسعى للإنتقام لوفاة أحد أصدقائك أحد النزلاء يعثر على المنطقة المحرمة |
| Hedef bölgeye doğru yürürüm ve ihtiyacımız olan örnekleri toplarım. | Open Subtitles | سأترجل نحو المنطقة المستهدفة و سأحصل على العينات التي نريد |
| Güç hızla azalıyor, Efendim! Şu an kırmızı bölgeye giriyor! | Open Subtitles | الطاقة تهبط بسرعة يا سيّدي، الآن ندخل إلى المنطقة الحمراء |
| Bu bölgeye bulaşmış fakat burası başlangıç noktası gibi görünmüyor. | Open Subtitles | حسناً، تبدو المنطقة مُلوّثة، لكن لا يبدُ أنّها منبع الإشعاع. |
| Bu bölgeye odaklanıyoruz ama bu tarafa daha yakınlarmış gibi duruyor. | Open Subtitles | إننا نركز على هذه المنطقة لكن يبدو أنهم أقرب إلى تلك |
| Cylonların ikmal hattı olarak kullandıklarını bildiğimiz bir bölgeye sıçrarız. | Open Subtitles | نقوم بالعُبور إلى منطقة نعلم أن السيلوتز يستخدمونها كخط إمداد |
| Şüpheli helikopter oraya inmek üzere. Yasak bölgeye girişleri engelleyin. | Open Subtitles | مروحية المشتبه ستحط بعد وقت قصير لا توجد منطقة محظورة |
| Önce tarafsız bir bölgeye güvenle iniş yapacağız sonrasında serbest kalacak. | Open Subtitles | خطة جديدة، بمجرد أن نهبط بسلام في منطقة محايدة، سيُطلق سراحه. |
| Aslında beynin arka tarafında sırf görme ile ilgili 30 tane bölge var. Tüm bunların işlenmesinden sonra mesaj beyindeki 'fusiform gyrus' denen yüzleri tanıdığımız bölgeye gider. | TED | في الحقيقة هناك ثلاثون منطقة في مؤخرة المخ مسؤولة فقط عن البصر، وبعد تحليل كل ذلك، الرسالة تذهب إلى بنية صغيرة اسمها التلفيف المغزلي، حيث ترى الوجوه. |
| Yarın rüzgarlı bölgeye kadar gidecek ve sana veda edeceğim. | Open Subtitles | و الأن غدا, سوف أذهب باحرا للمنطقة العاصفة و سوف أذهب لأقول لكى الوادع |
| Demek ki, senden istediğim gibi bölgeye birilerini gönderdin. | Open Subtitles | إذن، فأنتِ أرسلتِ وحدة الى الموقع مثلما طلبت؟ |
| İskelenin yakınındaki bu bölgeye gittim. Burası kanallarla kesişmişti. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى تلك المنطقه وكان يوجد بها عدة أحواض للسفن تتخللها بعض القنوات |
| bölgeye girmek üzere. | Open Subtitles | يا جنرال هناك أسطول من المدمرات النجمية قادم باتجاه القطاع الرابع |
| Lisa: Hindistan'dan sonra Doğu Afrika'ya seyahat ettik. LGBT bireylerine yönelik sert tutumlarıyla bilinen bir bölgeye. | TED | ليزا: من الهند، اتجهنا صوب شرق أفريقيا، لمنطقة معروفة بتعصبها تجاه المثليين. |
| Pekâlâ. bölgeye 300 metre yakınlığındaki tüm postanelerle irtibata geç. | Open Subtitles | حسنا، اتصل بكّل مكاتب البريد بالمنطقة على بعد 300 كم |
| Korteksaltı beyaz madde içeren simetrik bilateral bölgeye dikkat çekmek istiyorum. | Open Subtitles | ستلاحظون المناطق المتماثلة الثنائية التي يوجد فيها مادة بيضاء تحت القشرة |
| Haritada 473. bölgeye çekilmemiz emredildi, haydi gidelim! | Open Subtitles | لدينا أوامر بالإنسحاب للموقع 473 ، لذا تحركوا |
| Yaşam, zamanla korumaya alınmış bir bölgeye akıyor. | Open Subtitles | تيارات الحياة تتدفق عبر الأراضي متوقفة في الزمان |
| Bende arabamı park edilmez bölgeye park ederim. | Open Subtitles | لذا أنا سَأُوقفُ السيارةَ في المنطقةِ البيضاءِ. |
| Yeşil bölgeye dönmek için 40 saniyemiz var! | Open Subtitles | لدينا إشارة خضراء و يجب أن نعود للمنطقه الخضراء |
| Protokolü uyguluyor. Parktaki güvenli bölgeye gidiyor. | Open Subtitles | انها تتبع البروتوكول تتجه الى منطقه امنه في الحديقه |
| Seni yasaklı bölgeye götüreceğim. Doğu tarafında. | Open Subtitles | ساَخذك إلى منطقةٍ محظورة إنها على الحافة الشرقية |