Öncelikle, benimle senin patronun arasında olan çok hassas bir toplantıyı bölmüş durumdasın, ikincisi de yüzünü hiç sevmedim. | Open Subtitles | أولاً، لقد قاطعت اجتماع مهم جداً بيني وبين رئيسك وثانياً، وجهك لا يعجبني |
Görünüşe bakılırsa dairesine yapılan bir soygunu bölmüş. | Open Subtitles | من الواضح أنها قاطعت شخصًا كان يسطو على منزلها |
McGarrett ve Danny'nin balıkçılık gezisi planlarını bölmüş olmalı. | Open Subtitles | رحلة (ماكغريت) و (داني) للصيد لا بد وأنها قاطعت مُخططاته! |
Her ne oluyorduysa bölmüş, kaçmaya çalılmış, saldırıya uğramış. | Open Subtitles | يقاطع ما كان يحصل، يحاول الهرب، تتم مهاجمته. |
"Sevgili Köylülerim iki şey güneşli gününüzü bölmüş olabilir. | Open Subtitles | "أعزّائي القرويّين، قد يقاطع (اثنين) يومكم تحت الشمس لينقل لكم النبأ الجلل" |