| Bu harcama soruşturmaları geliştirmek için harcayabileceğim ihtiyari bütçem dahilindeydi. | Open Subtitles | كانت هذه من ميزانيتي التقديرية لتطوير التحقيق. |
| Bu yüzden, durumun iyileştirilmesi için kendi fikrimi önerdim: Bu geri dönüşümlü kağıt tüpleri kullanmak. Çünkü bu çok ucuz ve aynı zamanda çok da sağlam. Ama benim bütçem birim başına sadece 50 dolardı. | TED | لذا اقترحت فكرتي لتحسين الوضع لأجل استخدام أنابيب الورق المقوى المعاد تدويرها لانها قوية جداً ورخيصة جداً وكانت ميزانيتي فقط 50 دولاراً لكل وحدة سكنية |
| Bunun ne kadara mal olabileceğine dair, kesin bir bütçem yok fakat, oldukça eminim ki verebileceği hasara oranla çok mütevazi bir karşılaştırma. | TED | الآن، لا أعلم كم سيكلف هذا من ميزانية تحديداً، ولكن أنا متأكد من أنها ضئيلة جداً بالمقارنة مع الأضرار المحتملة. |
| O zaman bütçem artacak, senin gibi bir memura ihtiyacım olur. | Open Subtitles | الآن ، ساحصل على ميزانية أكبر و بعدها يمكنني أن أستعمل ضابط جيد مثلك |
| Ama hayır, sonradan ortaya çıktı ki, benim ufacık bütçem UFO avını finanse etmekte kullanılacakmış. | Open Subtitles | لكن لا , ولم أكن أدرك بلدي موارد الميزانية نحيلة كانت تستخدم لتمويل عملية مطاردة الجسم الغريب. |
| Bilmiyorum farkına vardın mı ama benim eğlence bütçem oldukça düşük ve gerçekten bunu dört gözle bekliyordum. | Open Subtitles | عندما تُعيدين له أغراضه لا اعلم اذا لاحظتي ذلك ميزانيّة التسلية عندي جدا قليلة |
| (kahkahalar) Gaz, ben muhtemelen Bay Putin gaz musluğunu her kapattığında mutlu olan tek kişiyimdir, çünkü bütçem artıyor. | TED | (ضحك) الغاز، من المحتمل أنني الشخص الوحيد الذي يستمتع به عندما يوقف السيد بوتين صنبور الغاز، لأن ميزانيتي ترتفع. |
| Yani benim smoothie bütçem de kontrolden çıktı. | Open Subtitles | أقصد , ميزانيتي خارج نطاق السيطره |
| Ve bütçem "Darkness"ta olduğunun üç katı olacak. | Open Subtitles | وسوف تكون ميزانيتي مضاعفة ثلاث مرات أكثر من عرض (داركنس) |
| - Hayır dostum. bütçem buna müsaade etmez. | Open Subtitles | لا , ميزانيتي لاتسمح بذلك |
| Ama bütçem kısıtlı. | Open Subtitles | لكنني لا أملكه في ميزانيتي |
| Benim bütçem kesiliyor. | Open Subtitles | ميزانيتي يتمّ القطع منها. |
| Esnek bir bütçem var ve de yeşil ışık yakabilirim. | Open Subtitles | لدي ميزانية تقديرية ويمكنني السماح بأي شيء |
| İki danışman tutmak için yeterli bütçem yok. | Open Subtitles | لاتوجد لدي ميزانية لاستئجار مستشار |
| 60 dolarlık bütçem var. | Open Subtitles | لذا انا لدى ميزانية 60 دولار |
| Balon bütçem var. | Open Subtitles | لدي ميزانية بالون |
| Tatlım, enerjini, bu kampanyada görmeyi çok istesem de bütçem, kampanya danışmanı tutmaya yetmez. | Open Subtitles | يا حبيبتي بقدر ما أحب طاقتكِ في الإستطلاعات بهذه الحملة فليس لدي الكثير من الميزانية لمستشارين خاصّين بالحملة |
| Masum insanları takip etmek için yeterli bütçem yok. | Open Subtitles | اسمع، لايوجد لدي مال كافٍ في الميزانية لمراقبة الأبرياء |
| Kendi bütçem var. Özerkliğim var. | Open Subtitles | أمتلك الميزانية وأمتلك الاستقلال الذاتي |
| -Ara verecek bütçem yok. | Open Subtitles | -أنا لم أضع ميزانيّة للإستراحة . |