Bu yüzden, baktığım şey usta oyuncu olan bütün bir genç nesil. | TED | ولذا، ما ننظر إليه الآن هو جيل كامل من الشباب البارعين في اللعب. |
Suna bak, bütün bir nesil Külkedisi. Ama kimse ayakkab getirmeyecek. | Open Subtitles | انظر، جيل كامل من السندريلات وما من فردة حذاء |
Gülümse bakalım bütün bir günü... kütüphanedeki kitaplara bakarak geçirdim.. | Open Subtitles | حَسناً، إبتهجُ يا رجل لقد أمضيت النهار بأكمله في الإمْعان خلال كُلّ كتاب في المكتبةِ |
Ünlü olmasına sebep ise bütün bir matematik alanını keşfetmesi ki bu alan Galois alanı teorisi olarak adlandırılır. | TED | وهو شهير لأنه اخترع فرع كامل في الرياضيات والذي يحمل اسمه، ويدعى نظرية الحقل لغالوا. |
bütün bir dijital bilgi katmanını gerçek dünyaya koymaya başlayacağız. | TED | سنبدأ بوضع طبقة كاملة من المعلومات الرقمية على أرض الواقع. |
Gordon Amca, teftiş etmem için, bu sabah bütün bir alaya geçit töreni yaptırdı. | Open Subtitles | إستعرض العم جوردن الفوج بكامله وفحصه لى هذا الصباح |
bütün bir hayatı 5 saniyede açıklaması zor. | Open Subtitles | ان اوصف حياتى بأكملها فى خمس ثوانى انا اريد ان اسمع |
Yeşil bir karıyla yatıp bütün bir uygarlığı 6 dakikada yok eden birisine saygı duyulmalı | Open Subtitles | يجب أن تحترم الرجل الذي يضاجع العاهرة الخضراء التي تدمر الحضارة بأكملها في ستين دقيقة عمت مساءً |
bütün bir yıl bir sopayla vursan yine de bu oyunu öğrenemezsin! | Open Subtitles | عام كامل من الضرب بالعصي لن يعلمك هذه اللعبه |
Okulun bütün bir ayını kaçırmıştım. | Open Subtitles | و قد تسبب ذلك فى ضياع شهر كامل من دراستى |
Sonra bir de baktım bütün bir ordu peşimde. | Open Subtitles | بعذ ذلك وجدت جيش كامل من الشرطة يطاردونى عبر الغابة |
Sırf kendini anlatmak için, bütün bir Siber lejyonunu havaya uçurdu. | Open Subtitles | فيلق كامل من السايبر لقد قام بتدميرهم جميعا لكي يُظهر وجهة نظره |
Baba, oğlumuzun bütün bir dönemi kaçırmasına nasıl sebep olursun? | Open Subtitles | أبي ، كيف كان بإمكانك جعل ابننا يتغيب عن فصل كامل من الدراسة اعني ، ليس وكأنه فتاة مثيرة |
bütün bir yazı onun bir şeyleri anlamasını bekleyerek geçirmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أنتظر الصيف بأكمله في انتظارها لتتضح لديها الأمور |
Bahse girerim, ağzına bütün bir hindiyi tıkabilirim. | Open Subtitles | أراهن أنّ بإمكاني أن أحشر ديكاً روميّاً بأكمله في فمك. |
Bir gurme kahve, bir! Çocuklarımızı okullarda beslemek için bütün bir hafta harcadığımızdan daha fazla. | TED | قهوة ذواقة واحدة واحدة , أكثر .. نحن ننفق أكثر من ما ننفقه لاطعام أبنائنا لمدة أسبوع كامل في مدارسنا |
It tersine mühendislik bütün bir ayin yaş aldı. | Open Subtitles | استغرق معشر سحرة كامل في استنباطها عصورًا. |
bütün bir Darwinci adaptasyon serilerinin içinde, güzellik deneyimi, bunun bir bileşenidir. | TED | تجربة الجمال هي عنصر واحد في سلسة كاملة من التعديلات الداروينية. |
bütün bir sınıf asla tek bir kişiye sataşmaz! | Open Subtitles | إنّ الصنفَ بكامله لا يتحامل أبداً على شخص واحد |
bütün bir hayatı 5 saniyede açıklaması zor. | Open Subtitles | ان اوصف حياتى بأكملها فى خمس ثوانى انا اريد ان اسمع |
Hayır. Saçma ve itham edici olan bütün bir ailenin, bir katliam sonucu morgda yatıyor olması. | Open Subtitles | لا,السخيف والمهين أنه توجد عائلة بأكملها في المشرحة نتيجة عملية قتل إنتحارية |
Kendimi güzelleştirmekle harcadığım bütün bir kış boşa gitmesine rağmen. | Open Subtitles | مع أنني ضيعت شتاءً كاملا في تجميل نفسي |
Yani beyin, bütün bir dünya görüntüsü oluşturmak için, iki kısmı da kullanır. | TED | لذا فإن الدماغ يستخدم كلا النصفين ليشكّل صورة كاملة للعالم. |