| Benim bütün zamanımı annemle geçirmem ve onun okuldaki her kulübe üye olması yüzünden ilk randevumuza bile çıkamadık. | Open Subtitles | بيني أنا اقضي كل وقتي مع والدتي وهو مشترك في كل نادي في المدرسة لم نقم حتى بموعدنا الأول |
| Ama bütün zamanımı almıyor ve işle ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorum, efendim. | Open Subtitles | لكن لا تحتل كل وقتي وإنا أنوي التعلم في مجال الأعمال التجارية، سيدي. |
| bütün zamanımı onların seviyesine düşmeden geçirmeye çalışıyorum ama çok zor. | Open Subtitles | أمضيت كل وقتي وأنا أحاول النزول إلى مستواهما وهذا صعب جدًا |
| bütün zamanımı onun hakkında konuşarak harcardım. | Open Subtitles | لقد قضيت كلّ الوقت أتحدّث عنها |
| "bütün zamanımı seninle geçirmek için." | Open Subtitles | "لقضاء كلّ الوقت معك." |
| Eğer yerinizde olsaydım, bütün zamanımı yatakta geçirirdim. | Open Subtitles | اذا كنت مثلكم كنت سأقضي كل وقتي في السرير. |
| Tek başıma kaldığımda bütün zamanımı orada geçirirdim. | Open Subtitles | عندما أمضيت في حال سبيلي، كنت أقضي كل وقتي هناك. |
| Kız peşinde koşmak, arkadaş edinmek yerine bütün zamanımı seninle harcadım. | Open Subtitles | بدلاً من مطاردة الفتيات و مصادقة بعض الاشخاص اهدرت كل وقتي بالجلوس معك |
| Bu sabah üç kez. bütün zamanımı alıyor. | Open Subtitles | انها ثلاث مرات في الصباح انه يستهلك كل وقتي |
| Artık bütün zamanımı karanlık maddeye ayırabilirim. | Open Subtitles | الآن يمكنني تركيز كل وقتي على المادة الداكنة. |
| bütün zamanımı bu genç adamlarla geçiriyordum. | TED | لقد قضيت كل وقتي مع هؤلاء الشباب الفتيين . |
| Ve ben bütün zamanımı sahte kimliklere harcadım. | Open Subtitles | وانا اهدرت كل وقتي على الهويات المزورة. |
| bütün zamanımı mantı fabrikasında geçirdim. | Open Subtitles | (قضيت كل وقتي في مصنع (بيروجي pierogi: طبق بولوني مكون من البطاطا والجبن |
| bütün zamanımı Lincoln'e adıyorum. Birazdan... | Open Subtitles | وخصصت كل وقتي من أجل (لينكون) |