bütün zamanını korkudan kaçmakla geçiriyor. | Open Subtitles | يقضي كل وقته يحاول البقاء بعيداَ عن الخوف |
bütün zamanını bahşiş hesaplama çizelgesine bakarak geçiriyor. | Open Subtitles | إنه يقضي كل وقته بالنظر الى محططات التحويل |
Ona akıl vermiş, seyahatlere götürmüş, bütün zamanını onunla birlikte geçirmiş. | Open Subtitles | لقد ارشده, اخذه في رحلات امضى كل وقته معه |
Onun hiç arkadaşı yoktu. bütün zamanını çalışarak geçirirdi. | Open Subtitles | لم يكن لديه أصدقاء لقد أمضى كل وقته في العمل |
Bir de bütün zamanını Minikler Ligi takımıyla geçiriyor. | Open Subtitles | وبعد ذلك يقضي كل وقته مع أولئك الشُبان، ذلك فريق الإتحاد الصغير |
bütün zamanını sihirli bir lamba parlatır gibi o kılıcı parlatmakla geçiriyor. | Open Subtitles | يقضي كل وقته في تلميع هذا السيف كما لو كان المصباح السحري الفقير المسكين في حاجة ماسة الى هواية |
Yani savaş zamanı baban, bütün zamanını arkadaşlarıyla geçiriyordu. | Open Subtitles | تعلم ، خلال الحرب أباك اعتاد على قضاء كل وقته مع أصدقائه |
bütün zamanını da 13 yaşında bir oğlanla geçiriyor. | Open Subtitles | على مكالمتها ، ويقضي كل وقته مع ولد يمتلك 13 عام. |
Fransada ise Christian bütün zamanını yavru kazlarla geçiriyor. | Open Subtitles | مرة اخري في فرنسا ، انفق كريستين كل وقته مع فراخ الأوز الشابة. |
O yüzden bütün zamanını hanımlara adayabileceğini tahmin edersiniz korku ve yemeğin yokluğu da konu dışıydı. | Open Subtitles | إذن أتعتقد أنّه يُمكن أنْ يُكرّس كل وقته للإناث، وماذا إلى جانب الخوف والغذاء خلافاً للمعتاد. |
bütün zamanını bilgisayarında oyun oynayarak geçirdiğini sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت بأنه قضى كل وقته في اللعب على الحاسوب |
Ve bütün zamanını Tommy'nin marketinin arkasındaki bu boş arazide top oynayarak geçiriyormuş. | Open Subtitles | و قضى كل وقته , لعب الكرة في هذا الفراغ الكثير هنا , خلف متجر تومي . |
bütün zamanını kaya resimleri çizmeye harcıyor. | Open Subtitles | فهو يقضي كل وقته في رسم الصخور |
bütün zamanını telefonda geçiriyor. | Open Subtitles | انه يقضي كل وقته على الهاتف |