büyükbabasının, halasının ve arkadaşlarının önünde senin tuhaf biri olduğunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | أنا سوف أقول بأنكٍ غريبة أمام جده وعمته وجميع أصدقائه |
Bak, Palau'ya uçarız ve Sean adanın gerçek olmadığını büyükbabasının da orada olmadığını anladığında, teselli için yanında olurum. | Open Subtitles | وأن جده ليس موجودا هناك فسأكون متواجداً لتهدئة العاصفه |
büyükbabasının yakınlarda öldüğünü, büyükannesinin akciğer kanseri olduğunu ve hastaneye yatırıldığını öğrendim. | Open Subtitles | و من ثم اكتشفت ان جده توفي للتو لكن جدته أصيبت بسرطان الرئة و لقد أدخلت للتو في رعاية المشفى |
Onu, babası hakkında hiçbir şey konuşmadan mı yetiştirmem gerekiyor? büyükbabasının önünde onun adını ağzına bile alamayacağını çünkü onun ölümünü tam olarak kabullenemediğini mi söyleyeceğim? | Open Subtitles | هل يفترض بي أن اربيها بدون أن آتي على ذكر أبيها واخبرها انه لا يمكنها ذكر اسمه امام جدها لأنه لم يستوعب بعد أنه ميت |
Galiba şu adam büyükbabasının mezarı üstünde amuda kalkıyor. | Open Subtitles | أظنّ ذاك الشاب يحتسي الخمر مقلوبًا فوق قبر جدّه. |
İşlediği tek suç, hasta büyükbabasının son dileğini yerine getirmekti. | Open Subtitles | إنّ الجريمة الوحيدة أنها كانت ملتزمة منحة أمنية جدّها المريض الأخيرة |
Şimdi, Sin Cara'nın onuru ve görevi büyük büyük büyük büyükbabasının mirasını devam ettirmek ve WWE şehrini ne pahasına olursa korumak. | Open Subtitles | والان هذا شرف وواجب سين كارا. لكى يكمل أسطوره جده العظيم جدا. وحمايه مدينه الدبليو دبليو اي مهما كلفه الامر. |
Arkasında yazana göre büyükbabasının hediye ettiği altın saati de kolunda. | Open Subtitles | وساعه ذهبيه والتى وفقا للنقش كانت هديه من جده |
Hani adam, bir sahnesinde körkütük sarhoş olup büyükbabasının adını hatırlamadığını söylüyor uzun ve duygusal bir konuşma yapıyordu. | Open Subtitles | هناك هذا المشهد عندما ثمل بشدة والقي بحديثه الحماسي حول حقيقة انه لا يستطيع تذكر اسم جده |
Sam büyükbabasının eserini korumaya çok dikkat etmiş. | Open Subtitles | سام أولى عناية كبيرة ل الحفاظ على العمل جده |
Aynı zamanda seni sıkacak çok karmaşık bazı sebepler nedeniyle büyükbabasının ünvanının da varisi. | Open Subtitles | كما أنه وريث لقب جده لأسباب معقدة جداً لأخبرك بها |
büyükbabasının halüsinasyonları vardı. | TED | ولكن جده كان يرى مثل تلك الهلاوس. |
Çünkü büyükbabasının oy kullanma hakkı olmadığını biliyordu. | Open Subtitles | لأنه تذكر عندما كان جده رجلاً يافعاً... لم يكن لديه الحق في التصويت في الانتخابات |
Burada ona öğretmeyeceğiz tek şey büyükbabasının ona öğrettikleri. | Open Subtitles | علينا أن نعلمه الا يفعل ما علمه جده |
büyükbabasının hâlâ dallama olup olmadığını öğrenmek istedi. | Open Subtitles | اراد ان يعرف اذا ما كان جده كما هو حقير |
Ayrıca, büyükbabasının da böyle dediğini sen söyledin. | Open Subtitles | بالأضافة , انت اخبرتني ان جدها اخبرك انها لن تبقي |
büyükbabasının da benzer bir şeye sahip olduğunu söylemişti... onun-- kıçında, sanırım. | Open Subtitles | لقد قالت أن جدها كان يملك واحدا أيضا على... على قفاه. |
"Adriana yazlarını büyükbabasının tiko üzümü yetiştirdiği | Open Subtitles | ادريانا.. كانت تقضي الصيف في مزرعة جدها |
Ben sadece büyükbabasının kravatını takan bir ortaokul öğrencisiyim. | Open Subtitles | أنا مجرّد تلميذ في الإعداديّة يضع ربطة عنق جدّه |
Bu da demek oluyor ki büyükbabasının mal varlığını dondurabilirim. | Open Subtitles | هذا يعني أني أستطيع تجميد ممتلكـات جدّه |
Daha dün büyükbabasının neredeyse ikiye ayrıldığını gördü. | Open Subtitles | لقد شاهدتُ جدّها يكاد ينقسم لنصفين يوم البارحة |
Büyük büyükbabamın büyükbabasının Kraliçe'ye çalıştığını biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعرفين أن جد جدي العظيم كان يخدم "الملكة"؟ |