Uygun şekilde birleştirildiğinde, bu çan, Mistik, büyülenmiş süper bir çan gibi oluyor. | Open Subtitles | وحين يتجمعون معًا يغدو هذا الجرس جرس روحاني خارق مسحور. |
Tahmin ettiğim gibi, büyülenmiş. | Open Subtitles | إنه غالباً كما اعتقد إنه مسحور |
...her zaman büyülenmiş bir şekilde güneşin batışını izlerim. | Open Subtitles | أكون دائما مسحور بمنظر الغروب |
Kız da sanki büyülenmiş hipnotize edilmiş gibi kaçamadı. | Open Subtitles | ولإنها كانت كما لو أنها مسحورة أو منومة مغناطيسيا... لم تستطع الهرب. |
Kız sanki büyülenmiş hipnotize edilmiş gibi kaçamadı. | Open Subtitles | ولإنها كانت كما لو أنها مسحورة أو منومة مغناطيسيا... لم تستطع الهرب. |
Açıklayamıyorum o sabahı beni bıraktığı büyülenmiş halde. | Open Subtitles | ♪ لا استطيع الشرح لماذا ذات صباح ♪ ♪ قد هجرتني ♪ ♪ مفتون ♪ |
Ablan senin tarafından büyülenmiş gibi. | Open Subtitles | يبدو على أختك أنها مفتونة بكل شيء. |
Babanızın büyülenmiş olması sizin suçunuz değil. | Open Subtitles | ليس ذنبكم أن والدكم كان مسحوراً |
-Ben şu anda Paris'in kararlarıyla büyülenmiş durumdayım. -Ama moda konusunda Paris karar veriyor olamaz. | Open Subtitles | حسنًا، في هذه اللحظة علي القول أنني مسحور بــ"حكم (باريس)" |
Uhter büyülenmiş olmalı. Tek açıklaması bu. | Open Subtitles | أوثر) لابد ان يكون مسحور) هذا هو التفسير الوحيد |
Gaius, kutu büyülenmiş. Kutuyu yok etmek için büyü gerek. | Open Subtitles | (جايوس) الصندوق مسحور ويحتاج الى السحر لتدميره |
Sanki büyülenmiş gibi... | Open Subtitles | كما لو أنه مسحور تقريباً |
Zihinleri büyülenmiş 4000 güçlü asker. | Open Subtitles | و 4000 جندي مشاة مسحور |
- ...anlata anlata bitiremiyorlar. - büyülenmiş ve dehşete düşmüş haldeyim. | Open Subtitles | أنا مسحور ومرتعب |
Hatta büyülenmiş haldeyim. | Open Subtitles | أنا، في الواقع، مسحور. |
büyülenmiş ve tılsım iyileştirme büyüsünün etkisini tersine çeviriyor. | Open Subtitles | لقد كانت مسحورة ومثل هذا السحر يعكس |
Ne deliyim ne büyülenmiş, ...ne de cin çarpmış biriyim. | Open Subtitles | لا جنون ولست مسحورة ولا ممسوسة |
Orada Melinda birden büyülenmiş gibi kalmıştı. | Open Subtitles | التي أصبحت فجأة مسحورة بها |
Tutsak ve büyülenmiş izleyicilere sahip olma konusundaki çocukça arzunu. | Open Subtitles | رغبتك الطفولية أن تملك أسيرًا وجمهور مفتون. |
Ablan senin tarafından büyülenmiş gibi. | Open Subtitles | يبدو على أختك أنها مفتونة بكل شيء. |
Babanızın büyülenmiş olması sizin suçunuz değil. | Open Subtitles | ليس ذنبكم أن والدكم كان مسحوراً |
Seninle ormanda yürürken bir cadı tarafından büyülenmiş bir cennet elması yedin ve aniden hafızanı kaybettin. | Open Subtitles | حينماكنانتكلمسويّاًمارّينخلالالغابة .. ، أنتَ أكلت ثمرة "كاكي" كانت مُشعوذة من ساحرة. |
Her şeye rağmen, bizi büyülenmiş biçimde tuttun. | Open Subtitles | ورغم ذلك، أبقيتنا مذهولين |