"bırakmıyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • يترك
        
    • تترك
        
    • يتركني
        
    • تتركني
        
    • يدعني
        
    • يتركها
        
    • الامتناع عنها
        
    Bu düşmanca tavır bize güç kullanmaktan başka seçenek bırakmıyor. Open Subtitles هذا لعمل العدائي لم يترك لنا خيار سوى الرد بقوّة
    Ardında hiçbir şahit veya iz bırakmıyor. Open Subtitles لم يترك وراؤه أية شهود, أو حتى أجزاء بصمات.
    Bana seçenek bırakmıyor. Bu adam gemisiyle batmaya niyetli. Open Subtitles لم يترك لي خياراً الرجل يريد أن يذهب لقضاؤه
    Dur bir dakika. Hayır, hayır. O kimseyi zor durumda bırakmıyor. Open Subtitles حسناً , توقفِ , إنها لا تترك الجميع في وضع مترنح
    Bilmeliydin, şu polis beni rahat bırakmıyor. Open Subtitles عليك ان تعرف ان ذلك الشرطي لن يتركني وشأني
    Ben şehri terkediyorum. Çünkü o kadın beni bir türlü yalnız bırakmıyor. Bana kafayı takmış durumda. Open Subtitles لأن , هذه المرأة لا تريد ان تتركني لشأني انها مهووسة بي , وتترصدني , لن تتوقف
    Sistemli çalışıp delil bırakmıyor. Open Subtitles انه مستعد دائما لكى لا يترك اى دليل فى مكان الجريمه
    Hiç kılı olmadığı için mi arkada hiç kıl bırakmıyor yani? Open Subtitles ،فهو لا يترك وراءه أي شعر لأنه ليس به شعر
    Hiç kılı olmadığı için mi arkada hiç kıl bırakmıyor yani? Open Subtitles ،فهو لا يترك وراءه أي شعر لأنه ليس به شعر
    Yani, lise diploması için bana zaman bırakmıyor. Open Subtitles لذا فإن هذا لا يترك لي وقتا كافياً لنيل الشهادة الثانوية
    Millet, takım elbiseli korkutucu bir adam çocuklarını rahat bırakmıyor diye öfkelendi mi? Open Subtitles قد فزع الناس بسبب رجل ذو حلة ومعتوه لا يترك أولادهم بحالهم؟
    - O olmadan yaşamamayı seçtin. Bu bana başka bir seçenek bırakmıyor. Open Subtitles أنت ترفض الحياة بدونها مما لا يترك لي خياراً
    Ev geride hiçbir iz bırakmıyor. Artık bunu biliyorum. Onu durduramayız. Open Subtitles المنزل لا يترك أثرا اعرف ذلك الآن لا يمكننا ايقافه
    Hiçbir yerde hiç ama hiç iz bırakmıyor. Hayalet gibi resmen. Open Subtitles ،هو لا يترك أيّ آثار إلكترونية أو غير ذلك
    Onu bir hayvan gibi avlamaya çalışmak, ona kendisini savunmaktan başka seçenek bırakmıyor. Open Subtitles ألا ترى أنك بطاردته كحيوان لا تترك له خيارا إلا الدفاع عن نفسه ؟
    Korunan Gezegenler Antlaşması yoruma yer bırakmıyor. Open Subtitles معاهدة الكواكب المحمية لا تترك أي مجال للتأويل والتفسير
    Bildiğiniz gibi, termik ışın, vücudu yok ediyor, giysi dışında geride hiçbir şey bırakmıyor. Open Subtitles وكما نعرفون ، فإن الأشعه الحراريه تدمر الأجساد ولا تترك وراءها سوى الملابس
    -Pekala. Bir Minnesota manda köy sahibi, onun en iyi arkadaşı olduğuma karar vermiş, ve beni rahat bırakmıyor. Open Subtitles حسناّ شاب ما انتقلى من مدينه مينيسوتا قرر اني هو صديقه العزيز و لن يتركني و شأني
    Sorun, erkek arkadaşım. Beni bir türlü rahat bırakmıyor. Open Subtitles إنه صديقي ، إنه لا يريد أن يتركني لحال سبيلي
    Artık dünyaca ünlü biriyim, basın beni rahat bırakmıyor. Open Subtitles أنا مشهور عالمياً الآن الصحافة لا تتركني و شأني
    Kolbe beni kapıdan bırakmıyor. Open Subtitles كولبا سوف لن يدعني أتجاوز البوابة الرئيسية ...
    O oyuncak kediye bayıldı. Kesinlikle bırakmıyor. Open Subtitles انه مولع بذاك القط المحشو ولن يتركها ابدا
    Bu aptalca alışkanlık beni bırakmıyor. Open Subtitles ‎‏"إنها عادة سيئة.. صعب الامتناع عنها". ‏

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more