"başlıca" - Translation from Turkish to Arabic

    • الرئيسي
        
    • الرئيسية
        
    • الرئيسى
        
    • الأساسي
        
    • الأساسية
        
    • بشكل رئيسي بسبب
        
    • الإنجيلية
        
    Dünya Sağlık Örgütüne göre, dünya genelinde hastalık ve sakatlığın başlıca sebebi depresyon. TED تُخبرنا منظمة الصحة العالمية أنّ الاكتئاب هو السبب الرئيسي للمرض والعجز في العالم.
    Biliyorum, anne-babalarının başlıca görevi çocukların kakalarına parmak sokmalarını engellemek, ama koklaması her zaman güzeldir. TED وأنا أفهم أن الدور الرئيسي للوالدين هو إيقاف الأطفال عن وضع أصابعهم في البراز، لأنه دائما شيء لطيف لشمه.
    başlıca hedef 2015 itibariyle dünyada sefalet içinde yaşayan insanların sayısını yarıya düşürmekti. TED والهدف الرئيسي كان تخفيض نسبة السكان الذين يعيشون الفقر بحلول 2015.
    Değil mi? Brezilya müziği yalnızca başlıca müzik şirketlerinin gereklerine cevap vermiyor. TED صحيح؟ كما تعلمون، مشهد الموسيقى البرازيلية ليست مجرد إجابة على العناوين الرئيسية.
    Adam kumarhanede limuzin şoförü. Şu anda da başlıca şüphelimiz. Open Subtitles إنه سائق سيارة ليموزين تابع للكازينو الآن, هوه مشتبهنا الرئيسى.
    başlıca amacı, hakikati zorla almaktır ama başka bir amacı daha bulunur. Open Subtitles هدفه الأساسي هو إجبار المرء على قول الحقيقة، لكنه يخدم غرضاً آخر.
    Bu eylemin liderleri Budrus örneğini üye toplamak için başlıca yollardan biri olarak kullanıyorlar. TED لقد كان قادة هذه الحركة كانوا يستخدمون نموذج بدرس باعتبارها واحدة من الأدوات الأساسية ليستخدموها.
    Efsane iki: OKB'nin başlıca semptomu aşırı el yıkamadır. TED الخرافة الثانية: العارض الرئيسي لاضطراب الوسواس القهري هو غسل اليدين المفرط.
    Depresyon dünyadaki iş göremezlik halinin başlıca sebebidir. TED الإكتئاب هو السبب الرئيسي للإعاقة في العالم.
    Hepimizin paylaştığı başlıca semptom, ne zaman fiziksel ve zihinsel olarak çaba sarf etsek bedelini ağır ödüyor olmamız. TED العَرَض الرئيسي المشترك أن أدنى جهد جسدي أو عقلي يجلعنا نكابد معاناة كبرى.
    Araştırmak üzere gittiğim mavi bölgenin dış merkezinde bir köy. Gördüğünüz gibi mimari güzellik başlıca değerleri değil, başlıca değerleri, yoğunluk: iç içe geçen evler, yol ve sokaklardan ibaret. TED إنها قرية في وسط المنطقة الزرقاء حيث ذهبت لأتحرى ذلك، وكما ترون ، فإن الجمال المعماري ليس المؤثر الرئيسي بها، ولكنها الكثافة: المنازل ذات المسافات الصغيرة بينها، الأزقة المتشابكة والشوارع،
    Dünya Sağlık Örgütü depresyonun 350 milyon kişiyi etkileyerek dünya çapında başlıca hastalık ve malüllük sebebi olduğunu belirtiyor. TED منظمة الصحة العالميّة تقول أن الاكتئاب هو السبب الرئيسي لعِلّة الجسد والعجز في العالم، والذي يعاني منه 350 مليون شخص.
    Psişik dünyaya dalınca... yemeğin hala zavallı "homo sapiens"in başlıca derdi olduğunu unuturuz. Open Subtitles ذلك الغذاء ما زال الاهتمام الرئيسي للجنس البشري المسكين
    Bir unvan elde etmek için güvenebileceğiniz başlıca kişi odur. Open Subtitles سيكون إدعائك الرئيسي لتعزيز طلبك للحصول على الشرافة
    başlıca konu, bu yaslı günlerde bile... ara vermeksizin süren Vietnam kriziydi. Open Subtitles وكان الموضوع الرئيسي فيتنام هذه الأزمة التي لا تتوقف بسبب الفجيعة .
    Şimdi Tokyo, Londra, New York gibi başlıca ekonomilerdeki indirimde olan her farklı spesifik ürünü saymayı deneyin. TED الآن حاولوا تخيل حصر .. كل المنتجات والخدمات التي تندرج في السوق الرئيسية في مدن مثل لندن .. او طوكيو .. او نيويورك
    Veya bir kemer söz konusuysa sıkıştırma ilk başlıca faaliyettir. TED أو الضغط وهو الطريقة الرئيسية لعمل القوس.
    John: 2011 Ekim ayında teşhis edildi, başlıca şikayetim nefes almaydı, zorlukla nefes alıyordum. TED جون: تم تشخيصي في أكتوبر 2011، والمشكلة الرئيسية كانت مشاكل في التنفس، صعوبة التنفس.
    Davanın başlıca şahidi üstümdü, Open Subtitles وكان الشاهد الرئيسى فى هذه القضية ,هو رئيسى ..
    başlıca hedefim, Miss Finlandiya ile tanışmak. Miss Finlandiya ile tanışacağım. Open Subtitles هدفى الرئيسى مقابله ملكه جمال فنلندا أنا سوف أقابل ملكه جمال فنلندا
    Bakteriler başlıca besinlerin sindirrilmesine yardım ederler ve sizi bazı hastalıklara karşı korurlar. TED إنها تساعد في هضم الغذاء الأساسي. وتساعد في الحماية من بعض الأمراض.
    başlıca teori, derimizin, bizi dış dünyadaki tehlikelerden korumak için temastan hemen haberdar olacak hâle ulaşmış olmasıdır. TED النظرية الأساسية هي أن جلدنا تطور ليصبح حساسًا للمس بشدة وبهذا نكون مسلحين للتعامل مع أخطار العالم الخارجي.
    Çünkü bir noktada virüsü silaha çevirmek gerçekten zordu, -- veya zor olduğu düşünüldü-- ama başlıca sebep, geliştirilmesindeki maliyet riski. TED حقيقةً إن عملية التطوير كانت صعبة بشكلٍ جزئي أو أنهم أعتقدوا أنه من الصعوبة بمكان استعمال الفايروس كسلاح ولكن بشكل رئيسي بسبب الخطر المالي المترتب على تطوير هكذا لقاح.
    Bugün Halk müziğinin sevilen sesi Jack Rollins Gateway cemaatinin iyi bir üyesi ve evanjelist inancın başlıca savunucularından. Open Subtitles اليوم, فنان الأغنية الشعبية الأول هو عضو مقدّر في الكنيسة ورقم نشيط في حالة الجالية الإنجيلية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more