- Hayır nişanlım Shangai'de ve çocuklarım da babalarıyla birlikte Meksika'da dalıyorlar. | Open Subtitles | هذا صعب عندما يكون خطيبك في شانغهاي بينما أطفالك في المكسيك مع والدهم |
Çocuklar babalarıyla son bir gece geçirmek için bana yalvardılar. | Open Subtitles | الأطفال ترجونى من أجل ليلة أخيرة مع والدهم |
Eskiden, erkekler babalarıyla birlikte tarlaya gider... yada haftasonu avlanmaya çıkarlardı. | Open Subtitles | في الماضي, الأطفال كانوا يخرجون مع آبائهم للعمل في الحقول أو يأخذون إجازة ويذهبون للصيد. |
Söylemeye çalıştığım şu: Oğlanlar babalarıyla olmalı. | Open Subtitles | هذا ما أردتُ قوله الأولاد بحاجة إلى آبائهم |
On suçludan yedisinin, babalarıyla olan ilişkisinin düzensiz olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرفين، ثمانية من أصل عشرة سُجناء لديهم آباء مُتواجدين بشكل متردّد؟ |
Çocuklar geldiğinde babalarıyla olmak istiyorlar. | Open Subtitles | عندما يذهبون إلى منزلك يريدون أن يكونوا معك يريدون أن يكونوا مع والدهما |
Aslına bakarsanız, kızlarım babalarıyla biraz başbaşa vakit geçirmek istiyor. | Open Subtitles | بالواقع بناتي يريدون بعض الوقت القيم لوحدهم مع أبيهم |
Balıkçıların ve onların babalarıyla, dedelerinin anlattığına göre, | Open Subtitles | ولم يأتى مجددا أبدا لكنه قيل بواسطة البحاره وبواسطة أبائهم وأجدادهم |
Çocukken diğer çocukları babalarıyla top oynarken görürdüm. | Open Subtitles | كطفل، اعتدت أن أرى جميع الأطفال الآخرين من اللعب الصيد مع والدهم. |
Bek eminim bu babalarıyla ilgili bir durum. | Open Subtitles | أنظر، أنا اعلم أن هذا بسبب والدهم |
Bundan şüpheliyim. Bütün çocuklarım babalarıyla olacak. | Open Subtitles | أشك بذلك، كل أطفالي سيكونون مع والدهم |
babalarıyla tanıştığımda 12 yaşındaydım. | Open Subtitles | لقد عملت مع والدهم و عمري 12 عاما |
Senin çocukların babalarıyla. Benimkiler anneleriyle. | Open Subtitles | أبنائك مع والدهم ، وأبنائي مع والدتهم |
Hikâyedeki çocuklar babalarıyla yaşıyor. | Open Subtitles | حسناً, يعيش الأطفال بالقصة, مع والدهم |
En azından çocuklarla uğraştın. Ben, babalarıyla. | Open Subtitles | على الأقل حصلتِ على الأطفال أمّا أنا فحصلتُ على آبائهم |
İnanıyorum ki bugün kadınlar ve kızlar erkeklerle güçlü bir işbirliğinde olmalılar -- babalarıyla, oğulları ve erkek kardeşleriyle, tesisatçılarla, yol işçileriyle; bakıcılarla, doktorlarla, avukatlarla, devlet başkanımızla, ve bütün varlıklarla. | TED | انا أؤمن ان النساء والبنات عليهم ان يشاركوا الرجل بصورة حقيقية ان يشاركوا آبائهم وابنائهم .. واخوانهم وصانعي الطرق .. والسباكون .. والاطباء والمهندسون والمحامون والرؤساء وكل المخلوقات |
dediler. "Bir grup küçük kızın, babalarıyla birlikte dans etmesine kim izin verecek? — (Kahkahalar) — hem de Sünger Bob kıyafetleri içinde?" | TED | من سيسمح لمجموعة من البنات، المتأنقات - "( ضحك) " - أن يدخلوا السجن و يرقصوا مع آبائهم في بذات سبونج بوب؟ " |
Bazı çocukluk arkadaşlarımın babalarıyla bağlantıyı koparmışım. | Open Subtitles | فقدتُ الصلة مع آباء بعض رفاق الطفولة |
Eminim şimdi neden öğrencilerimin babalarıyla çıkmadığımı anlıyorsundur. | Open Subtitles | الآن ترى لماذا لا أواعد آباء طلابي |
Ben çocukları babalarıyla olan işkolik bir anneyim Senin mazeretin ne? | Open Subtitles | أنا أم مدمنة على العمل حيث يقيم أبنائها مع والدهما ما هو عذرك؟ |
Tekrar ayaklarımın üzerinde duramazsan hayırsız babalarıyla yaşamak zorunda kalacaklar. | Open Subtitles | سيضطران للعيش مع والدهما الذي لايصلح لشيء إذا لم أستطع العودة على قدماي |
- Aması yok, kuşlar uçar ve yarın babalarıyla gidecek çocuklar biraz uyumalıdırlar. | Open Subtitles | -بلا لكن .. ولكن يطيرون والأطفال الذين سيسافرون مع أبيهم يجب أن يحصلوا على بعض النوم |
Erkekler anneleriyle cinsellik hakkında konuşmak istemez aynı kızların babalarıyla, adet görmek, sutyen ve korse gibi kız şeylerini konuşmak istememeleri gibi. | Open Subtitles | مثلما لا تودّ الفتيات أن يحدثهم أبائهم.. عن الدورة الشهرية، و الصدريّات و الحلقات، و ما إلى ذلك |
Hiçbir arkadaşımın babalarıyla bizimki gibi bir ilişkileri yok. | Open Subtitles | ليس لأحد من أصدقائي علاقة بأبيه كعلاقتنا |
Bütün kızların babalarıyla aralarında sırları olur. Bu normal bir şey. | Open Subtitles | كل الفتيات لديهن أسرار مع آبائهن هذا شيءٌ طبيعي |