| Tek hatırladığım ortamın oldukça rutubetli olduğu. Balık tutmak eğlenceliydi. | Open Subtitles | كل ما يمكننى تذكره أن المناخ كان سيىء بالفعل لكن صيد السمك كان جيد جدآ |
| Birkaç kişinin gece Balık tutmak için bir yerlere gittiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن هُناك مجموعة قد ذهبت إلى صيد السمك النيلى |
| "Balık tutmak, zihinsel bir mevzudur" "Onu hor görürseniz, başınıza iş açarsınız" | Open Subtitles | "صيد السمك تحدٍ ذهني كبير," "إذا استهنت بهذا الأمر, فستقع في مشاكل" |
| Gölde Balık tutmak eğlenceli olabilir. Farklı nesilleri bir araya getirebilir. | Open Subtitles | الصيد في البحيرة قد يكون ممتعاً يمكن أن يجمع الٔاجيال معاً |
| Hawaiililer bunun Balık tutmak için iyi bir gece olduğunu söylerler. | TED | سكان هاواي .. يقولون هذه العبارة في ليالي الصيد الجيدة |
| O halde neden ben Balık tutmak isterken insanlar benim trafiği yönetmemi istiyor? | TED | لكن لماذا الناس تريدني أن أتحكم في المرور , عندما أفضل أن أذهب للصيد ؟ |
| Balık tutmak, kızını takdim etmekten daha önemli olduğu için mi üzgünsün? | Open Subtitles | أنت آسف لأن صيد السمك أكثر أهمية من المشي مع ابنتك في الممر يوم الزواج ؟ |
| Balık tutmak, milletin ilgileneceği son şey olacak, inanın bana. | Open Subtitles | صيد السمك هو اخر شيء يمكن للمرء ان يهتم به, ثق بي |
| Tek yaptıkları Balık tutmak ve yemek, yalnız kalmama izin vermiyorlar, sende kalabilir miyim? | Open Subtitles | كل مايفعلونه صيد السمك وبعد ذلك أكل السمك لكنه ليس مسموح لي البقاء لوحدي لذا، هل يمكنني أن أَبقى معك؟ |
| Tek değer verdiği şeyler Balık tutmak, burbon ve bu şapkaydı. | Open Subtitles | كل ما كان يهتم به هو صيد السمك وشرب الكحول بالإضافة إلى كونه شرطيا |
| Buzda Balık tutmak ta eğlenceliymiş. | Open Subtitles | يا رجل, صيد السمك في الثلج ممتع |
| Hızlı bir sal gibiydi. Balık tutmak eğlenceliydi, değil mi? | Open Subtitles | لكن صيد السمك كان جيد، أليس كذلك ؟ |
| Balık tutmak için ne kadar da güzel bir gün. | Open Subtitles | يا زين الصيد بهالصباح الحلو .. شوفو السمكه |
| Balık tutmak için bir nehir var. Dört tekerli motorlar garajda. | Open Subtitles | و هناك نهر لمن يريد الصيد و تلفاز بالمرآب |
| Sen açgözlü, huysuz bir kadınsın ve Balık tutmak veya ev geçindirmek hakkında bir bok bilmiyorsun. | Open Subtitles | ..أنت طماع و تشمت بالغير و أنت لا تعرف أى شىء عن الصيد أو الحياه |
| Esas amacın Balık tutmak olmadığını anlamalarını bekliyordum. | Open Subtitles | كنت اتوقع انهم اكتشفوا ان الموضوع ليس عن الصيد |
| Başka zamanlarda bu kutsal suda Balık tutmak kurallara göre yasak. | Open Subtitles | في أيِّ يوم آخر, الصيد ممنوع في هذا الماء القليل. |
| Çocukken, dedem beni Balık tutmak için buraya getirtirdi. | Open Subtitles | جدي كان يصطحبني هنا للصيد عندما كنت صغيراً |
| Bu kadar yolu Balık tutmak için geldiğimizi mi söylüyorsunuz? | Open Subtitles | أتعنون أنكم أحضرتونى كل هذا الطريق للصيد ؟ |
| Balık tutmak gibiydi. İstife girer ve bir kızla çıkardım. | Open Subtitles | كان ذلك مشابها لصيد السمك أذهب الى حيث الأكوام. |
| Burada sadece biz... Balık tutmak isteriz... | Open Subtitles | فقط نتمنى أن نصطاد سمكه |
| Buraya Balık tutmak için geldim. Balık tutmayı severim. | Open Subtitles | لقد حضرت هنا لرحلة صيد أنا أحب صيد الأسماك |
| Balık tutmak istediğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لم اكن اعلم انك ذهبت الى صيد الاسماك من قبل |