| Birleşik Devletler ve Bandar Cumhuriyeti arasındaki silahsızlanma anlaşması... | Open Subtitles | اتفاقية نزع السلاح بين الولايات المتحدة و جمهورية باندار |
| Daha önce hiç bulunmadığımız bir bölgede Bandar'la müttefik olma sınırındayız. | Open Subtitles | نحن على مشارف إستعادة باندار كـحليف في اقليم ليس لدينا فيه حلفاء |
| Razani gücü eline almadan önce Bandar'da yoksul bir köydeki çocuğun İngilizce öğrenebildiği, klasikleri okudu ve kendisi için bir şeyler yapabildiği bir dönem yaşanmış. | Open Subtitles | كان هنالك وقت في باندار قبل أن يأخذ رزاني الحكم بحيث طفل من قرية فقيرة يمكنه تعلم الانجليزية ويقرأ الكلاسيكية و يصنع شيء من نفسه |
| 11 Eylül'den iki gece sonra Bush, Beyaz Saray'a özel bir akşam yemeği ve sohbet için Bandar'ı davet etti. | Open Subtitles | قام جورج بوش بدعوة بندر بوش للبيت الأبيض لعشاء خاص و للتحدث معه بالرغم من أن بن لادن كان سعوديا |
| Güneybatıda, önce Bandar Abbas'a, oradan da körfezden botla Umman'a. | Open Subtitles | في الجنوب الغربي من بندر عباس , ثم عبر الخليج على متن قارب الى سلطنة عمان |
| Bandar hala bölgedeki en yüksek okur-yazarlık seviyesine sahip. | Open Subtitles | باندار ما زالت تحتل اعلى النسب في الأدب في المنطقة |
| Ancak, hiç bir suretle Bandar'ın nükleer silah istemediğinden geliştirmediğinden ya da elde etmediğinden emin olmak zorundayız. | Open Subtitles | ولكن, ينبغي أن نؤكد بأن تحت أي ظرف من الظروف باندار لن تقوم أبداً بسعي أو تطوير أو امتلاك اسلحة نووية |
| Bu rejim, Razani... ..Bandar'da yaşam eskisi gibi değil. | Open Subtitles | هذا النظام, رزاني الوضع ليس كما كان من قبل في باندار |
| Çalışma alanı yasası Bandar'ın bütün nükleer tesisleri denetleme yetkisi veriyor ama... | Open Subtitles | نظام العمل يتطلب من باندار بأن تسمح بالتفتيش في كل المنشآت النووية ولكن |
| Ama Bandar'daki 12 milyon kız çocuğunun okula gitmesine okuma-yazma öğrenmesine ve bu anlaşma konusunda kendi fikirlerini beyan etmelerine izin verilseydi daha da iyi olurdu. | Open Subtitles | ولكن ستعجبني أكثر إذا كانوا الـ 12 مليون فتاة في باندار يسمح لهم الذهاب إلى المدرسة |
| Demek istediğim, ben olsam bende Bandar'a dönmek istemezdim ve gitmemek için yalanlar uydururdum. | Open Subtitles | النقطة هي لن اود العودة إلى باندار كذلك و قد اقوم بتأليف بعض الأشياء حتى لا اضطر لذلك |
| Beyaz Saray kaynaklarına göre Bandar Başkanı Razani Başkan yardımcısının özrünü kabul etti ve müzakere masasına geri döndü. | Open Subtitles | البيت الأبيض يقول بأن رزاني رئيس باندار قبل اعتذار نائبة الرئيس ورجع بالفعل إلى طاولة المفاوضات |
| Bunun dışında beklenmedik başka bir gecikme ise Başkan Grant'in Bandar ile olan tarihi nükleer silah anlaşması... ..bu öğleden sonra imzalanmaya hazır olacak. | Open Subtitles | مقاومة تأخير آخر غير متوقع قرار الرئيس غرانت لإتفاقية الأسلحة النوويه التاريخي مع باندار |
| Bugün, Beyaz Saray, Bandar devletiyle tarihi bir anlaşma imzalandığını duyurdu. | Open Subtitles | اليوم, البيت الأبيض يعلن عن حدث تاريخي مع دولة باندار |
| Liv'in ikinci kez bakılması gerektiğini söylediği Bandar'daki o gazoz fabrikası orada uranyumu soğutmuyorlarmış. | Open Subtitles | مصنع المشروبات الغازية في باندار المصنع الذي قالت عنه ليف بأن نأخذ نظرة ثانية بشأنه انهم لا يقومون بتبريد اليورانيوم هناك |
| Bandar Hükümeti'nin resmi tercümanı. | Open Subtitles | مترجم رسمي لحكومة باندار |
| Suudi Arabistan Krallığı ABD Elçisi Prens Bandar'la birlikteyiz. | Open Subtitles | الأمير بندر سفير المملكة العربية السعودية في الولايات المتحدة |
| Prens Bandar, Bushlara öyle yakındı ki sanki aileden biriydi. | Open Subtitles | الأمير بندر يعد شخصية مقربة لآل بوش إنهم يعتبرونه عضوا في العائلة :بل الأكثر من ذلك أنهم ينادونه باسم دلع |
| Bandar'ın hükümeti, soruşturmayı yürüten Amerikalı yetkilileri neden engellemişti? | Open Subtitles | لماذا كانت حكومة بندر تعرقل المحققين الأمريكان |
| Merak ediyorum da acaba Bay Bush, Bandar'a endişelenmemesini yakında uygulanacak bir planı olduğunu söylemiş miydi? | Open Subtitles | أنى أتساءل إذا ما كان مستر بوش قد طمأن بندر ألا يقلق لأنه لديه خطة في الطريق |
| Sizi Bandar Abbas'a uçuracağız. | Open Subtitles | نحن سوف ننقلك الى مدينة بندر عباس |