Şuraya bak, insanlar ve Zygon'lar barış içinde birlikte çalışıyorlar. | Open Subtitles | انظري إلى هناك، البشر والزايقون يتناقشون مع بعضهم في سلام |
Ve umarım bir gün hep beraber barış içinde ve birbirimize saygı duyarak yaşarız. | TED | و انا اتمنى يوما ما ان نعيش كلنا سويا في سلام و احترام بعضنا |
Biz yalnızca 60 yaşındayız ancak şehir olarak sonsuza kadar barış içinde yaşamak istiyoruz | TED | عمر مدينتنا 60 عاما فقط و لكننا نريد العيش للابد كمدينة تعيش في سلام. |
Silahlarınızı bir kenara bırakın... ve barış içinde yaşamamıza izin verin! | Open Subtitles | ضعوا أسلحتكم جانباً دعونا نعيش معاً فى سلام |
Buraya barış içinde yaşamak için geldiler, ve iki yıl da öyle yaşadılar. | Open Subtitles | أرادوا أن يعيشوا هنا في سلام وفعلوا لمدة عامين |
Bence eğer onlarla birlikte barış içinde yaşarsak, onlardan öğrenecek şeylerimiz olabilir. | Open Subtitles | أفكر أننا قد نتعلم من هؤلاء القوم إذا عيشنا إلى جانبهم في سلام |
Eğer birlikte barış içinde yaşayacaksak, aramızda duvar olmamalı. | Open Subtitles | إذا كان لنا أن نعيش سوياً في سلام يجب ألا يكون بيننا جدار |
Başpiskopos bize uyum ve barış içinde yaşamamız için Tanrı önünde yemin ettirdi. | Open Subtitles | اهل العاصمة قالوا انهم اقسموا للرب اننا سوف نعيش في سلام وانسجام. |
Başlangıçta Tanrı, insanı ve hayvanı yarattı ki bir arada dostça yaşayabilsinler ve dünya üzerinde, barış içinde, birlikte hüküm sürsünler. | Open Subtitles | ... في بداية الخليقة, خلق الإله الوحوش و البشر ... لذا كانوا يعيشوا في صداقة و سيادة المشاركة في سلام العالم |
Denizde yolculuk ederken mektuplarınızda vahşilerle barış içinde olduğumuzu söylüyordunuz. | Open Subtitles | ، أيها الحاكم ، عندما أبحرنا كانت تقول رسائلتك أننا في سلام مع المتحوشين ، حسنا |
General o koloniyle yıllardır barış içinde yaşıyoruz. | Open Subtitles | جنرال لقد كنا في سلام مع المستعمره لسنين |
Yalnızca barışçıl amaçlarımız olduğunu ve tek istediğimizin barış içinde yaşamak olduğunu bildiklerini sanıyorduk. | Open Subtitles | كنا ننعتقد أن الأمريكيين ،يدركون سلمية أهدافنا وأن كل ما أردناه هو أن نعيش في سلام |
Sen ve senin gibi lânetlilerin barış içinde yaşayacağı bir yer. | Open Subtitles | حيث أنت ونوعك المظلوم يمكن أن يعيش في سلام. |
Siz barış içinde yaşanacak uzun ve mutlu bir hayatı hakettiniz. | Open Subtitles | انتم تستحقون الحياه السعيده المديده في سلام |
Bioroidler insanlarla barış içinde yaşıyorlar ve insanlığı daha yaşanabilir yapıyorlar. | Open Subtitles | البيورياد هدفهم هو التعايش مع البشر في سلام فلقد أصبحوا جزء مُكتمل من البشر الي العلاقات البشرية |
Şimdi bile, dünya barış içinde olmasına rağmen, onlar ulusları uğruna ve diğerleri uğruna savaşmayı sürdürüyor. | Open Subtitles | وحتى الان والعالم في سلام, يواصلون قتالهم من اجل اوطانهم والاخرين |
Ülkemde dilediğiniz kadar kalabilirsiniz barış içinde yaşayacaksınız, Allah lütfu üzerinizden eksik olmasın. | Open Subtitles | يمكنكم العيش فى الحبشة فى سلام المدة التى تريدون سلام الرب عليكم و رحمته عند عودتكم |
- barış içinde ol. - barış içinde ol, Kunta Kinte. | Open Subtitles | (السلام عليك ، (فانتا - (السلام عليك ، (كونتا كنتي - |
Amerika, tıpkı benim gibi, barış içinde,birlikte varolarak... yaşamak isteyen insanlarla dolu. | Open Subtitles | شغل امريكا مع الناس التي تريد العيش بسلام للتعايش بالجنة مثلي تماما |
İnsanlarımız, yardım etme konusunda, aynı fikirde olsa da, olmasa da, ...barış içinde yaşayabileceklerine inanmayı isterim. | Open Subtitles | سواءً أتفقوا شعبنا أو لا أريد أن أصدق أنه بأمكانهم التعايش مع بعض بالسلام |
barış içinde geldik ve barış içinde döneceğiz. | Open Subtitles | نجيء في السلام ونذهب في السلام |
Eğer barış içinde yaşamak istiyorsan kötünün iyisini seçmek durumundasın. | Open Subtitles | إذا صنعت السلام بين بعضهم البعض ستحظى بالأفضل من كلا الطرفين. |
Var olduysa da, barış içinde ortak yaşam fazla uzun sürmedi. | Open Subtitles | التعايش السلمي إن وجد من قبل فكان لفترة صغيرة |
Bahsi geçen bölgeye askeri eskort eşliğinde gitmeye müsaade edeceksiniz, ve çatışma çıkarmadan barış içinde yaşamaya hemen söz vereceksiniz. | Open Subtitles | ... اسمح لكي تُرافقوا تحت الاشراف العسكري للحجز ... وهناك وعد بأن تعيش حياة سلمية بدون نزاعات |