| Şu kötü çocuklardan birer tane atalım da havaalanı barından hatun kaldırmaya gidelim. | Open Subtitles | إذاً سنأخذ اثنتين من هذه الحبوب السيئة ونذهب لتصيّد السيدات في حانة المطار |
| Ben de bir aşçı tuttum, hem de kendi barından. | Open Subtitles | أخبرني أنه يريد مني تعيين طباخ للسفينة وقد فعلت مباشرة من حانة البلدة |
| Öyleyse Onun Trafford Park'ında öldürülmesinin nedeni City maçından iki gün önce bir United barından çıkıyor olması. | Open Subtitles | فما كان شيء واحد التي قد يكون حصل له قتل في حديقة ترافورد يخرج من حانة المتحدة ، يومين قبل المباراة ضد المدينة؟ |
| Aldıkları ilk nefesten denemeler sırasında otel odasının mini barından içtiklerine kadar her şeye o dosyada olur. | Open Subtitles | كل شيء من بداية مولدهم إلى ماذا أخذوا من البار المصغر في غرفهم في فندق المخيم |
| Hayır, barından defolmayacağım çünkü bunları duyman gerek. | Open Subtitles | لا ، لن اخرج من حانتك لإنك تحتاج سماع هذا حسنا ؟ |
| Bildiğiniz üzere, Blanca'nın TSA durumu otomatik olarak başarı puanlarımı havaalanı barından ayartılan birinden daha fazla katlıyor. | Open Subtitles | ولكنك تعلمين، حالة بلانكا تجعل فرص نجاحي بشكل أوتوماتيكي أقل كثير من ميعاد في حانة مطار |
| Garsonlara istenmedik yaklaşımlarda bulunduğu için otel barından atılan kim dersin? | Open Subtitles | خمن من طرد من حانة الفندق لطلبه شيء غير مرغوب به من طاقم الخدم |
| Bu da bana bir şey hatırlattı. Garsonlara istenmedik yaklaşımlarda bulunduğu için otel barından atılan kim dersin? | Open Subtitles | خمن من طرد من حانة الفندق لطلبه شيء غير مرغوب به من طاقم الخدم |
| - Kovboy barından ayrılan bir çiftin arabasını çalmaya çalışmış. | Open Subtitles | نصف الطريق إلى "المكسيك". الرجل حاول أن يسرق زوجين غادرا حانة راعي بقر. |
| Wyoming polislerine göre üç tanık daha önce cesetlerin bulunduğu motosiklet barından otobüsü ayrılırken görmüş. | Open Subtitles | لذا تحققت الامر مع شرطة وايومينغ الشهود قالو بانهم شاهدو نفس الحافله تغادر حانة السائقين بعدها بوقت ليس بالطويل وجدو الجثث |
| - Mini barından aldım. - Doğru değil bu. | Open Subtitles | واخذت هذه من حانة صغيرة - حسنًا، هذا ليس صحيحًا - |
| O'Hare Havalimanındaki Yeşil Patates barından Michael Finn. | Open Subtitles | من حانة (غرين بوتايتو) بمطار (أوهير) الدولي .. (مايكل فين) |
| Küçük Louis'nin barından yazıyorum. Bana sizden söz etti. | Open Subtitles | أكتبُ لكِ من حانة (لوي) الصغيرة لقد أخبرني عنكِ |
| Bu, restoranın barından alınmış bir fiş. | Open Subtitles | هذا إيصال من حانة المطعم |
| Felicia, ortalık kızışıyor. Şu andan itibaren çetenin barından uzak durmanı istiyorum. | Open Subtitles | يا (فليشا)، إنّ الوضع حامي، أريد منكِ البقاء بعيداً عن حانة العصابة من الآن فصاعداً |
| Adam orada istiridye barından iki garson kızla. | Open Subtitles | تجده هناك... مع نادلتين من حانة "أويستن"... |
| Bir spor barından alınan güvenlik kayıtları Bay Hipwell'in o gece nerede olduğunu açıklıyor. | Open Subtitles | تسجيلات كاميرات المراقبة من البار الرياضي تؤكد مكان السيد (هبويل) في تلك الليلة |
| Bir spor barından alınan güvenlik kayıtları Bay Hipwell'in o gece nerede olduğunu açıklıyor. | Open Subtitles | تسجيلات كاميرات المراقبة من البار الرياضي تؤكد مكان السيد (هبويل) في تلك الليلة |
| - Nina'yı öpmeye kalktım, o da beni barından kovdu. | Open Subtitles | حاولت تقبيل(نينا) فطردتني من البار |
| Tamam, bir dahaki sefere barından çıkaracağım. Olur. | Open Subtitles | حسنا ً المرة القادمة سأفعلها خارج حانتك |
| barından daha eğlenceli olduğu kesin. | Open Subtitles | أكثرُ متعةً من حانتك |
| Banyonun arkasındaki Çin yemeği barından. | Open Subtitles | في الجهة الخلفية من الحانة الصينية وراء المرحاض |