"barakalarda" - Translation from Turkish to Arabic

    • ثكنة
        
    • الأكواخ
        
    • الثكنات
        
    • أكواخ
        
    • مقطورات
        
    • ثكنته
        
    Şu an nerede oturuyorsunuz? Askeri barakalarda, FBI'lı çocuklarla beraber. Open Subtitles أعيش فى ثكنة عسكرية مع رجال المباحث الفيدرالية
    Askeri barakalarda, FBI'li çocuklarla beraber. Open Subtitles أعيش فى ثكنة عسكرية مع رجال المباحث الفيدرالية
    Central Park'ta barakalarda yaşayan insanlar var. Open Subtitles أتعرف، هناك ناس تعيش في الأكواخ في المتنزه المركزي
    Central Park'ta barakalarda yaşayan insanlar var. Open Subtitles أتعرف، هناك ناس تعيش في الأكواخ في المتنزه المركزي
    Karısı bazen barakalarda çalışır, büyük yemeklere falan yardım ederdi. Open Subtitles عملت في الثكنات أحياناً. للمساعدة في مأدبات العشاء وهلُمّ جراً
    Bu barakalarda Nazi kanunlari, mahkûmlari terörize etmeye devam ediyor. Open Subtitles فى هذه الثكنات استمر قانون النازيه فى ترهيب السجناء
    Bu kuyular vadinin dört bir yanındaki barakalarda bulunur. Open Subtitles تلك الآبار موجودة في أكواخ في جميع أرجاء هذا الوادي.
    Bu ilçedeki insanların yarısı yardım amaçlı barakalarda kalıyor ve sen, alnımızın teriyle kazandığımız parayı iç çamaşırlarıyla zıplayıp duran adamları seyretmek için harcamak istiyorsun. Open Subtitles , نصف سكان هذه البلد يعيشون في مقطورات و أنت تريد انفاق المال من اجل مشاهدة رجال بالغين يركضون في ملابسهم الداخلية
    Daha önce bir evim olmamıştı. Hepimiz üsteki barakalarda kalırdık. Open Subtitles لم أعش أبداً في منزل من قبل كل منا كان يعرف موقع ثكنته
    Askeri barakalarda, FBI'lı çocuklarla beraber. Open Subtitles أعيش في ثكنة عسكريه مع رجال المباحث الفيدرالية
    Uyuşturucu kaçırıyor olsam Georgetown'da yaşarım sıkış tıkış barakalarda değil. Open Subtitles لو كنت أهرّب المخدرات، كنت سأستمتع بوقتي في (جورجتاون)... وليس داخل ثكنة يا سيدي.
    O barakalarda yaşıyordu. Open Subtitles كانت تعيش في واحد من تلك الأكواخ
    Burası Nairobi'nin yaklaşık üç mil dışında yer alıyor, ve burası bir mil uzunluğunda ve bir milin yaklaşık onda biri genişliğindedir, burada yarım milyonu aşan insan bu küçük teneke barakalarda üst üste yaşıyor, nesilden nesile, kiralayarak, sıklıkla sekiz veya 10 kişi bir odaya tıkanarak. TED يبعد حوالي ثلاثة أميال عن نيروبي، ويبلغ طوله ميلاً وعرضه حوالي أثنين أعشار الميل، حيث ما يزيد على نصف مليون شخص يعيشون في هذه الأكواخ المكتظة، جيلاً بعد جيل، يستأجرونها، عادةً ثمانية الى عشرة أشخاص في الغرفة.
    barakalarda adamlarımla birlikte daha rahat ediyorum. Open Subtitles وجودي مع رجالي في الثكنات يشعرني بأنه أكثر من منزلي.
    Erkekler taş ocağının yanındaki barakalarda kadınlar ise tel örgünün diğer tarafında. Open Subtitles الرجال في الثكنات العسكرية القريبة من المحجر,و النساء في الجانب الاخر أين سكني...
    Gidip barakalarda bekleyeceksin. Open Subtitles إسمعي! إنهضي وإذهب إلى الثكنات.
    - Gezegendeki insanlar mızrak kullanıyorlar ve çamurdan barakalarda yaşıyorlar.Yani onların bununla bir ilgisi olamaz. Open Subtitles -{\pos(192,185)} -حسناً، شعب ذلك الكوكب يعيشون في أكواخ من الطين{\pos(192,185)} وبالكاد يستخدمون النبال
    Çadırlarda, barakalarda, yurtlarda kaldım. Open Subtitles لقد نمت في خيام و أكواخ
    Bu ilçedeki insanların yarısı yardım amaçlı barakalarda kalıyor ve sen, alnımızın teriyle kazandığımız parayı iç çamaşırlarıyla zıplayıp duran adamları seyretmek için harcamak istiyorsun. Open Subtitles , نصف سكان هذه البلد يعيشون في مقطورات و أنت تريد انفاق المال من اجل مشاهدة رجال بالغين يركضون في ملابسهم الداخلية
    Daha önce bir evim olmamıştı. Hepimiz üsteki barakalarda kalırdık. Open Subtitles لم أعش أبداً في منزل من قبل كل منا كان يعرف موقع ثكنته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more