elinin masanın üstünden tekrar yukarı yükselmesine izin vermeni istiyorum, ama sadece baskının gittiğinin hissettiğin zaman. Anladın mı? Sadece evet ya da hayır diye cevapla. | TED | تطوف ببطء إلى الأعلى تزامناً مع زوال الضغط ولكن بشرط أن تشعر بزوال الضغط أهذا مفهوم؟ فقط أجبني بنعم أو لا |
sadece baskının kalkmasını istediğinde, yukarı doğru böyle bir hareket yap, ama sadece baskının kalkmasını istediğin zaman. | TED | وعندما ترغبين بإزاحة الضغط ارفعي ذراعك إلى الأعلى، بهذه الطريقة ولكن فقط عندما ترغبين بإزاحة الضغط |
İstediğin kadar bekleyebilirsin, ama sadece baskının kalkmasını istediğin zaman yap. | TED | بإمكانك الانتظار قدر ما تشائين متى رغبتي بإزاحة الضغط |
Asilzadeleri üzerindeki baskının farkındayım. | Open Subtitles | أن قلقي الحالي يتركز على الضغوط المتركزة على سموه. |
Arkadaşlarım ona engel olmaya çalıştığı halde baskının arkasını getirdi. | Open Subtitles | لقد أكمل الغارة عندما حاول أصدقائي وقف الأمر |
Ama Robert orada değildi. Bir baskının ardından Rio Grande'nin karşı kıyısına geçmişti. | Open Subtitles | لم يكن (روبرت) موجوداً بل كان مشاركاً في غارة في الجانب الآخر لـ(ريو غراند) |
Ama ben yaşadığımız korku ve baskının daha kötü sonuçlar doğurabileceğini biliyordum. | Open Subtitles | و لكني كنت اعرف ان الضغط الذي كنا نعانيه من القصف المستمر كان من الممكن ان يجعلهم ينهاروا |
Tüm bu baskının seni yok edeceğini düşünüyor. | Open Subtitles | إنها قلقة بشأن كل هذا الضغط الذي هو عليك |
Ama kendi muhafazanı ele almanın ve üzerindeki baskının gitmesinin daha iyi olduğunu gördüğünden beri doğru olanı yapmaya meyilli oldun. | Open Subtitles | ولكن إختلاس النظر منذ ان كانت أوهيتك هي المفضلة دعي الضغط يخرج منها |
Küçük bir kasabadaki baskının nelere mal olabileceğini düşünemiyorum bile. | Open Subtitles | لا يمكنك تخيل الضغط الذي تولده البلدة الصغيرة |
Sen baskının ne olduğu hakkında bir şey bilmiyorsun. Tamam mı? | Open Subtitles | دعيني اخبرك, انت لا تعلمين اي شئ عن الضغط |
Belki bu baskının geldiği yerdi. | Open Subtitles | اتعرف, اشعر بتحسن ربما من هناك جاء الضغط |
Depo üzerindeki baskının bir bölümünü, ...elle kontrole geçirmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | سأقوم بمحاولة تحرير بعض الضغط يدوياً ذلك لن يوقفه |
Fakat aynı zamanda şu anda bizim üzerlerinde oluşturabileceğimiz azami baskının altındalar ve bundan daha ötesinin de olabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لكنني أيضا لا أعتقدأن في هذه اللحظة أنهم تحت الحد الأقصى لمقدار الضغط الذي نحن فرضنا عليهم |
Isırmalarının tek nedeni barometrik baskının düşmesi. Böcekler bunu fırtınadan önce yapar. | Open Subtitles | السبب الوحيد للقيام بهذا هو إنخفاض الضغط الجوي، فالحشرات تفعل هذا قبل العاصفة |
Kırığa neden olan baskının kaynağı burası. | Open Subtitles | هنا حيث نشأت الضغوط التي تسببت في الكسور |
Eğer bunu kolaylaştırabilirsek sınır boyunca baskının birazının azaldığını göreceksiniz ve böylelikle Sınır Devriyesi'ndeki erkek ve kadınların insan ticaretine ve uyuşturucu kaçakçılığına odaklanmasını sağladığını da göreceksiniz. | TED | فإذا تمكننا من تسهيل ذلك؛ فسترون أن بعض الضغوط على الحدود قد خفّت مما يتيح للرجال والنساء من حرس الحدود التركيز على الإتجار بالبشر وكذلك منظمات الإتجار بالمخدرات. |
Bu baskının hedefi olacağı kesin. | Open Subtitles | فمن المؤكد أنّه هو الهدف المنشود من أجل هذه الغارة |
Ama efendim, bu son baskının sanıkların ihanetini doğruladığını görmüyor musunuz? | Open Subtitles | و لكن ، ألا ترى ذلك يا سيدي ؟ هذه الغارة تثبت المتهم متورط بالخيانة |
Bu senin ilk baskının mı olacak? | Open Subtitles | أهذه أول غارة لكَ؟ |
Birçok insan 3B baskının bildiğimiz şekliyle üretimin sonunu getireceğini düşünüyor. | TED | يعتقد الكثير أن الطباعة الثلاثية الأبعاد ستكون نهاية التصنيع كما نعرفه. |