O gece bizim evde, maçtan sonra... bana basket oynamayı göstermiştin ya... | Open Subtitles | تلك الليلة في منزلي بعد المباراة عندما كنت تعلمني على كرة السلة |
Herkes adamın iyi olduğunu bilir ama kimse basket izlerken paella yemek istemez. | Open Subtitles | الجمهور يعرف براعته، لكن لا أحد يرغب بتناول البايلا بينما يشاهد كرة السلة |
Böyle söndürüp yassı hâle getirdiğimiz basket topu gibi değil, çok çok yoğun ve acayip. | TED | إنها لا تُشبِه كرة السلة التي تضربها للأسفل في نقطة معينة وهي كثيفة جدًا، فهذا غريب. |
Dün akşam televizyonda eski bir basket maçı izletti bana. | Open Subtitles | لقد شاهدنا مباراة كرة سلة قديمة على التلفاز الليلة الماضية |
Profesyonel basket takım üstümüze doğru geliyor, üstte ilk silâhlar. | Open Subtitles | انظر لهذا، فلدينا الفريق المحترف لكرة السلة يتوجه إلينا بالأسلحة |
Büyükannem yatağımda yatıyor ve basket topu gibi derisi var. | Open Subtitles | تنام جدتي في فراشي وبشرتها تشبه كرة السلة |
Sen de ondan bir şey istemedin ve aniden şahane bir basket maçına saha kenarı biletleri ve sana verdiği harika saat-- | Open Subtitles | و انت لم ترد أية شيء منها و ثم فجأة انت في مباراة كرة السلة الرائعة هذه مع المقاعد الجانبية هذه |
basket sahasındaki ufaklığa gününü göstermeye gidiyorum. | Open Subtitles | أنا مميز بقصر القامة هذا ما رأيته في دورة كرة السلة |
- Yaşlı Tuhaf Harold, basket oynar mısın? | Open Subtitles | هارولد الغريب العجوز ها لعبت كرة السلة من قبل؟ |
Hayır, dün basket oyarken falan bileğimi burktum. | Open Subtitles | كلا, أذيت كاحلي بالأمس من لعب كرة السلة أو شيء ما |
basket dışında hiçbir şey duymak istemiyorum. | Open Subtitles | آنا لا أريد أن أسمع عن أيّ شئ ماعدا نشاط كرة السلة. |
Ona ünlü basket oyuncularının pozisyonlarını ve isimlerini öğretmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يحاول أن يعلمها أسامي لاعبي كرة السلة المشاهير وأماكن لعبهم وكل شيء عنهم |
Eğer Graham basket atmak istemiyorsa, basket olayını oyundan çıkarırız. | Open Subtitles | اذا كان غراهام لا يريد أن يلعب كرة السلة اذا سوف نستثنيها من القائمة |
Okazaki-san, o zaman yarın okuldan sonra benimle basket oynamak ister misin? | Open Subtitles | أوكازاكي، هل تُريد أن تلعب كرة السلة معي غداً بعد المدرسة؟ |
Birkaç ay sonra kucağımda bir basket topu görmek isteyecektir. | Open Subtitles | . إنها تتوقع أن تراني و كأنني ابتلعت كرة سلة |
Annemin yaptığı reçelleri yiyerek hayatta kaldım... ve aklımı kaçırmamak için... yanımdaki basket topunu sektirdim durdum. | Open Subtitles | عشت على تناول مخللات أمي ،وحافظت على رجاحة عقلي يتنطيط كرة سلة كانت بالجوار |
Ya iç kanama geçiriyor ve ameliyata girmeli, ya da basket topu doğuruyor. | Open Subtitles | إما انه ينزف من ويحتاج للذهاب إلى لOR أو انه ولادتها لكرة السلة. |
Sen basket takımındasın değil mi? | Open Subtitles | لقد شفع لك وجودك في فريق كرة السلّة لا تقلق أبداً |
Benim bütün sorunum basket topunun büyük ellerimin küçük olmasıydı. | Open Subtitles | مشكلتي كلها مع كرة السله كانت الكره الكبيره, ايدي صغيره |
Sırf bu yüzden Fransa'dan ayrılmak istiyorum basket. | Open Subtitles | لهذا السبب أريد ترك فرنسا يا (باسكتس) أصحبت مملة |
Delikanlı golf sahasında çok yetenekli, aynı basket sahasında olduğu gibi. | Open Subtitles | هذا الشاب ماهر جداً بلعبة الغولف كما هو ماهر أيضاً بكرة السلة |
Şu basket maçı biletlerini sana vermeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | لإعتِقاد أنا كُنْتُ سأَعْرضُك هذه تذاكرِ كرةِ السلة. حَسناً، لا يَستطيعُ إسْتِعْمالهم على أية حال. |
Fuegia basket, Jemmy Button, York Minster. | Open Subtitles | (فيوغيا باسكِت), (جيمي باتِن) و(يورك مينستِر). |
basket atıyor bu. | Open Subtitles | أجل, قل هذا لرجلك، إنه يسجل أهدافاً |
Marie, Tanrım, daha demin basket oynuyordu. | Open Subtitles | ماري، اللهي، هو كَانَ فقط يَلْعبُ كرةَ سلة. |
basket geçerli, ve Cougars oyunu bağladı. | Open Subtitles | التسديدة حسبت و " الكوجارز " ضمنوا المباراة |