| bavulların bir saat içinde toplanacak... jetin deposunu doldurtacak... | Open Subtitles | عد حقائبك خلال ساعة وسيزود الطائرة بالوقود |
| Evet, bavulların arabaya sığar aküyle de yarın ilgilenirsin. | Open Subtitles | أجل، حقائبك ستدخل في السيارة يُمكنك الاهتمام بالبطارية غدًا |
| bavulların sana ulaşıncaya kadar mal tüm New York'a yayılmış olacak. | Open Subtitles | فىالوقتالذيتستردفيها حقائبك... ستكون البضاعة وصلت الى كل زواية فى نيويورك |
| bavulların odana çıkartıldı Bayan Stilwell'in emri doğrultusunda. | Open Subtitles | ستحمل حقائبك إلى جناحك حسب تعليمات السيدة (ستيلويل) |
| Ben onu bavulların orada, yerde palto ile birlikte buldum. | Open Subtitles | وجدتها على الأرض بقرب المعطف امام حزام الأمتعة |
| Plan bu. bavulların kalanıyla beraber hareket ettirmeyeceğiz. | Open Subtitles | هذا هو الأصح، نحن لن ننقله مع بقية الأمتعة |
| Omar, şu an bavulların bir USB için aranıyor. | Open Subtitles | (عمر)، يتمّ حالياً تفتيش حقائبك بحثاً عن قرص "يو إس بي". |
| Ve umarım bavulların Kazakistan'a gider. | Open Subtitles | واتمنى ان حقائبك (ان تذهب الى (كازخستان |
| bavulların. | Open Subtitles | حقائبك.. |
| Sahipsiz bavulların öldüğü yer burası. | Open Subtitles | هنا تكون نهاية الأمتعة التي لم يطالب بها أحد. |