"bayılırdı" - Translation from Turkish to Arabic

    • يحب
        
    • أحبت
        
    • سيحب
        
    • أحبّت
        
    • يحبُّ
        
    • ليحب
        
    • لتحب
        
    • يحبّ
        
    • سيحبون
        
    • احبت
        
    • كانت تحب
        
    • لقد أحب
        
    • كانا ليحبا
        
    • سيحبها
        
    • ستحبّ
        
    Kısa boylu esmer İrlandalı. Fazla konuşmazdı. Şarkı söylemeye bayılırdı. Open Subtitles ايرلندي قصير ، متجهم ، لا يتحدث كثيرا لكن يحب الغناء كثيرا
    Hatırlasana, okumaya bayılırdı, nükleer bir savaş vardı ve hiç bir dostu yoktu, aşağıda kütüphanenin bodrumundaydı. Open Subtitles تذكر، كان يحب القراءة، وقد كان هناك حرب نووية، ولم يكن لديه أصدقاء في أي مكان، وقد نزل إلى القبو في المكتبة.
    Annem mutfağa bayılırdı, o yüzden onun anısını yaşatıyoruz burada. Open Subtitles أمي أحبت مطعمها، لذا نحتفظ بشيء من ريحتها هنا
    O buna bayılırdı. Dışarı tespite çıkardı burada olsa. Open Subtitles سيحب ذلك, سيكون في الخارج ليقوم بقياس ذلك
    Annem turta yapmaya bayılırdı. Kendisi dokunamadan biz hepsini yerdik. Open Subtitles في الصيف، كنّا نحشو أنفسنا أحبّت أمّي خبز فطيرة التوت
    İlk kocam... neyse zaten tek kocam oydu, bowlinge bayılırdı. Open Subtitles زوجي الأول, أعني زوجي الوحيد كان يحب البولينغ.
    Jimmy Z-4'üyle dolaşmaya bayılırdı. Üstüne açar, country şarkıları çalar ortalığı toza dumana katardı. Open Subtitles جيمي كان يحب القيادة على طريق بلوريدج يشـغل الأغاني الكاونتي ويزيد السـرعة وفقط ذهبت أدراج الرياح
    çünkü, dediğim gibi, onlar bağımlı yaratıklardı. Şansına, bildiğim her sosisli bağımlısı "2 al 1 öde" broşürüne bayılırdı. Open Subtitles لحسن الحظ كل مخلوق أعرفه يحب قسائم 2 بسعر 1
    Çünkü boynumda kibrit yakmaya bayılırdı. Open Subtitles لأنه كان يحب إشعال الثقاب بحكها على رقبتي
    Norbit küçük çocukken... ortalıkta çırıl çıplak koşuşmaya bayılırdı. Open Subtitles عندما كان نوربت ولد صغير كان يحب ان يركض بالمكان عاري عاري دائما
    Tanrım, seni maça götürmeye bayılırdı. Open Subtitles يا للهول, لقد كان يحب أخذكِ إلى المباريات
    Küçükken buraya gelmeye bayılırdı. Open Subtitles أحبت المجيء إلى هنا عندما كانت أصغر سنا.
    Dans etmeye bayılırdı. Open Subtitles لقد أحبت الرقص لم تكترث لنوع الموسيقى
    Bahçede benimle birlikte çalışmaya bayılırdı. Open Subtitles لقد أحبت العمل معي في الحديقة.
    Yöneticiden izin alıp güzel simitler ve füme ezmesi alabilirdik, buna bayılırdı kesin. Open Subtitles كان من الممكن أن أحصل على إذن المسؤول لإحضار بعض الكعك والشطائر التي نحضرها أحيانا، كان سيحب ذلك.
    Koşu hocam buna bayılırdı. Hâlâ beni yenmeye çalışıyorsun. Open Subtitles سيحب مدربي ذلك، أنت لا تزالين تحاولين ضربي
    Yazık, Luz da görebilseydi keşke. O böyle kalabalık toplantılara bayılırdı da. Open Subtitles أعني، أنهـا دائماً مـا أحبّت التجمعـات الكبيرة في كل شئ
    Lawrence bir şeyleri patlatmaya hep bayılırdı. Open Subtitles فـ(لورنس) كان يحبُّ دائماً تفجير الأشياء
    Baban buraya bayılırdı. Open Subtitles أباكم كان ليحب هذا
    Annen olsa buna bayılırdı. Open Subtitles ..آمي, كانت لتحب هذا
    Kendisi cadılar bayramı kıyafeti giymekten tiksinirdi, ama diğer insanları sevdiği şeyleri giymeye ikna etmeye bayılırdı. Open Subtitles ‫ما أقصده هو أنه كان يكره التنكر في الهَلوين لكنّه كان يحبّ إقناع الآخرين ‫بالتنكّر كأنّهم أشياء يحبّ هو رؤيتها
    Eminim insanlar buna bayılırdı. Kendilerine Birch Cemiyeti diyorlardı değil mi? Open Subtitles أنا متأكدة من أن أولئك الناس سيحبون هذا، ماذا يدعون أنفسهم؟
    Regina Beatles'a bayılırdı. Open Subtitles مضحك ريجينا لديها نصائح خاصة ريجينا احبت البيتلز البيتلز :
    O çok şakacı biriydi ve benimle yer değiştirmeye bayılırdı. Open Subtitles لقد كانت لعوب و كانت تحب ان ننتحل شخصيات بعض
    Benim eşim de yulaflı kurabiyelere bayılırdı. Open Subtitles حسناً، لقد أحب زوجي طريقة إعدادي للكعكات كثيراً
    bayılırdı gökyüzünün bu haline Open Subtitles كانا ليحبا هذه السماء الحائمة
    Ağabeyim buraya bayılırdı. Bunun mümkün olduğuna inanmazdı. Open Subtitles لكان أخي سيحبها ، لم يصدق قط أن هذا كان ممكن الوقوع
    Buna bayılırdı ama görev beni bekler. Open Subtitles ستحبّ ذلك، ولكنّ الواجب ينادينا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more