"bazlı" - Translation from Turkish to Arabic

    • أساسه
        
    • القائم على
        
    • أساس
        
    • أساسها
        
    • مصنوع
        
    • بأساس
        
    • القائمة
        
    • قائم على
        
    • الطريقة المعتمدة على
        
    • ببنية
        
    Silisyum bazlı bir hayat formu, modern bilimin kutsal kaselerinden biri gibidir. Open Subtitles أي شكل حياة أساسه سيليكون أحد الكأس المقدّسة من علم حديث.
    Bu örnekler selüloz asetat bazlı filmlerin, çok yüksek miktarda neme maruz kalmaları neticesinde bozulmanın çeşitli aşamalarıdır. Open Subtitles كلّ هذه أمثلة لمراحل مختلفة من الفساد لفلم أساسه السّلُولوز‏ تعرض لرطوبة عالية جداً.
    Bu kimlik bazlı okuma programı, zenci erkek çocuklarının önerdiği düzenlenmiş bir çocuk kitapları listesi. TED هذا البرنامج القائم على الهويّة يستخدم قائمة مختارة من كتب الأطفال التى أوصى بها الأولاد السّود.
    Bir tanesi, market bazlı fiyatlandırmayı talebi etkileyecek şekilde nasıl kullanacağımız ve kablosuz teknolojileri, ulaşım alanındaki giderlerimizi yüksek oranda düşürmede nasıl kullanabileceğimiz. TED واحدة هي كيف نحتاج لاستخدام الأسعار على أساس السوق لتؤثر على الطلب واستخدام التقنيات اللاسلكية للحد بشكل كبير من إنبعاثاتنا في قطاع النقل.
    Bebek gidince konuşacak hiçbir şeyimiz kalmadı, sıkıcısın ve petrol bazlı saç ürünleri kullanıyorsun. Open Subtitles أنت ممل وأنت تستعمل مُنتجات للشعرِ أساسها نفطَ لقد إنتهينا
    Araştırmacılar bitki bazlı protein ve böceklerden yapılmış balık yemleri üzerinde çalışıyorlar, ancak şimdilik birçok iç su balık çiftlikleri aşırı avlanıyor. TED يعمل الباحثون على علف أسماك مصنوع من الحشرات والبروتينات النباتية، لكن في الوقت الحاضر العديد من مزارع الأسماك البرية تعاني من الصيد الجائر.
    İlaç içimi için üretilmiş polimer bazlı bir maddenin patent başvurusu. Open Subtitles إنه تقديم براءة أختراع لنظام " توصيل عقار بأساس " البوليمار
    Tabii karbon bazlı yaşam biçiminde düşünürsek. Open Subtitles بإفتراض أنّه بالطبع، شكل من أشكال الحياة أساسه الكربون
    Tartarazin bazlı yeşil gıda boyası içermeyen gıdalar tüket belli ki vücudunda buna karşı aşırı duyarlılık var. Open Subtitles من المستبعد ان تحتوي على صباغ أخضر أساسه التارتازين و الذي على ما يبدو انك لا تستطيع ان تتحمله
    Silisyum bazlı bir canlının atık ürünü. Open Subtitles الفضلات كائن حي أساسه سيليكون.
    Silisyum bazlı canlı diye bir şey yoktur. Open Subtitles هناك... ليسهناكمثل هذا الشيء ككائن حي أساسه سيليكون.
    Uzmanlık bazlı öğrenen popülasyonun standart sapması yüksekti ve bir sigma kazandırıyordu. Diğer ders tabanlı öğrenen gruptan daha iyi performans veriyordu. Özel öğrenme yöntemi ise performansta TED عينة النهج القائم على الإتقان كانوا على انحراف معياري كامل، أو سيغما، بانجاز درجات أفضل من الفصل الأعتيادي للمحاضرات، والمعلمون الأفراد يعطونك 2 سيغما تحسن في الأداء.
    gerçek bazlı bilim ve inovasyonda uygulamak ve katalize etmek için duygularımızı da kullanmaktan korkmamamız gerektiğini söylüyorum. TED لكنني أقول أنه لا يجب علينا أن نخاف من استخدام مشاعرنا لتنفيذ وتحفيز العلم القائم على الحقائق والإبتكار.
    Ok aseton bazlı temizleyici ile kaplıydı. Open Subtitles كان مغطى بطبقة السهم مع النظيف القائم على الأسيتون.
    Ve daha da özel olarak ise biyolojik ve beyin bazlı olarak Tanrı inancı ve Tanrı deneyimi denilen konseptler arasında bir ilişki var mı? Open Subtitles و على وجه التحديد نريد معرفة .. هل هناك أساس حيوي و دماغي لبعض المفاهيم التي تُدعى الإيمان بالرب و تجربة الرب ؟
    Kimyasal hızlandırıcı aynı. Arabadaki kurbandaki gibi petrol bazlı. Open Subtitles يبدو أنّه مسرّع الاحتراق عينه، ذو أساس نفطيّ، مثل ضحيّة السيّارة
    Yapay evrendeki enerji bazlı proteinler gibi buruşacağım. Open Subtitles سأكون مثل بروتين دي نوفو أساسها طاقة في الفضاء.
    Adli önlem olabilir, ama kurbanların tutarlılığı zorunluluk bazlı bir ritüel göstergesi ve kundakçılık duyguları genelde ergenlik başında çıktığından muhtemelen çocukluğunda yaşadığı bir şeyle ilgili. Open Subtitles ربما يكون شئ خاص به ولكن من الاتساق من ضحية لضحية يشير الى ان ذلك نوعا ما من طقوس أساسها الإكراه
    Plastik bazlı ilk yatı icat eden kişidir. Open Subtitles لقد اخترع أول يخت مصنوع من البلاستيك.
    Katkısı ne? Uzman, kanında kodein bazlı öksürük şurubu ve nikotin izi buldu. Open Subtitles " وجدت قطرات شراب كحة بأساس " كودايين في دمها ونسبة أثر من النيكوتين
    Bir çok su bazlı malzeme var beton, su bazlı boya, çamur, ve ayrıca bazı rafine petroller de var. TED يوجد الكثير من المواد القائمة على الماء مثل الخرسانة، الطلاء المائي، الطين، وأيضا بعض الزيوت المكررة كذلك.
    - Zararsız tuz bazlı sıvı. Open Subtitles إنه سائل غير ضار قائم على الملح
    Gerekli ısıyı sağlamak için bol miktarda ucuz doğal gazı yakarak sıvı bazlı bir ayrıştırma yaklaşımı kullanıyorlar. TED وهم يستخدمون الطريقة المعتمدة على السائل من أجل عملية الفصل بالإضافة إلى حرق الغاز الطبيعي الرخيص والمتوافر بكثرة لتوفيرالحرارة اللازمة.
    Üzerinde çalıştığım balmumu bazlı kauçuk kaplama maddesi vardı ya... Open Subtitles أتذكرين غطاء المطاط ببنية قرص العسل الذي كنتُ أعمل عليه؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more