| Ara sıcaklar gelmeden Bec'in yanına dönmeliyim. | Open Subtitles | كذلك، يجب أن أعود إلى بيك قبل قطرات عموس بوش. |
| Ayrıca, eğri oturup doğru konuşalım, Bec, sırf gece gündüz yemek yemek ve Jabba gibi yayıldıkça yayılmak için kullanıyor bunu. | Open Subtitles | سوف تكون قادرة لزرع المصابيح الربيع المقبل؟ وحقا، دعونا نكون صادقين، بيك هو مجرد حلب هذا القرف |
| Bec, dur. | Open Subtitles | بيك انتظري أعني أنا |
| Bakım bir yana, sürekli ilerleyen bir hastalıkla boğuşan kimse gördün mü hiç Bec? | Open Subtitles | أخبريني يا(بيك) هل رأيتِ سابقاً، ناهيك عن الرعاية شخص ما يعاني من مرض إنتكاسي؟ |
| Dışarı çıkman gerek Bec. Bir şeyleri denemen lazım. | Open Subtitles | يجب عليكي ان تخرجي إلى هناك بيكا يجب عليكي ان تجربي شيئ ما |
| - Bec, kesme tahtasının üzerinde kesebilir misin? | Open Subtitles | (بيك) (بيك) أيمكنُك التقطيع على لوحةُ التقطيع؟ |
| Umarım Bec, biraz fazla mesaiye razı olur, bir buçuk katı yevmiyeyle tabii? | Open Subtitles | أتمنى أن (بيك) تنتظر مزيداً من الوقت زيادة على نصف الوقت؟ |
| - Bec, Evan'ın odasında bilgisayarı var. Getirir misin? | Open Subtitles | (بيك) في مكتبُ (ايفان) جهازهُ المحمول أحضريه هنا |
| Bec, Evan eve geldiğinde burada olmak istemiyorum. | Open Subtitles | (بيك) لا أريدُ أن أكون هنا، عندما يأتي (ايفان) |
| Ben Bec Cartwell, Katherine Parker adına arıyorum. | Open Subtitles | أنا (بيك كارتويل) متصلة بالنيابة عن (كاثرين باركر) |
| Tüh sana Bec. Delikanlıdan özür dile ve tekrar çık onunla. | Open Subtitles | عارٌ عليكِ، (بيك)، اعتذري حالاً ولتخرجي مع هذا الشاب المحترم |
| Bakış açısı değil Bec. Gerçek olan bu. | Open Subtitles | (لا علاقة للروح المعنوية بالأمر،(بيك فتلك حقيقة .. |
| Evet Bec, şansını denedin diye kendini kötü hissetmene hiç gerek yok. | Open Subtitles | أجل، (بيك)، يجب ألا تشعري إطلاقاً بالذنب لأنكِ منحتِ نفسكِ فرصة |
| Bec'le eskiden çok eğlenirdik ama şimdi eve döndüğümde hiç kazanamıyorum, çünkü sürekli hayatın gücünü topladığından bahsedip duruyor öyle olunca, ihtiyarın tekinin önümüzdeki baharda bahçe ekeceğini atlatsam kim takar! | Open Subtitles | - قلت لن أقول. بيك واعتدت أن يكون الكثير متعة، ولكن عندما أعود إلى المنزل الآن، أنا لا يمكن أن يفوز أبدا، لأنها تتحدث عن |
| Bec haftaya tur için gidiyor, yani... biz de elimizden geldiğince beraber bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | اه - أجل - بيك) ستذهب في جولة) .. الأسبوع القادم، لذا نحاول أن نقضي وقتًا سويًا بينما نستطيع، أتفهم؟ |
| Kendimi hiç yolunda bir engel olarak görmemiştim, Bec. | Open Subtitles | لم أرى نفسي أبدًا عائقًا (في طريقكِ يا (بيك |
| - Özgeçmiş de olur. Bec'i üniversitenin sitesinden buldum. | Open Subtitles | لقد وجدتُ (بيك) على موقع الجامعة |
| Jen, Bec ise öğrencilerimden biri. Hem de zeki olanından. | Open Subtitles | (جين) هذه (بيك) احدى افضل طالباتي |
| O kadar kolay değil, Bec. | Open Subtitles | الأمر ليس بهذه السهولة يا (بيك) |
| Sende bir sorun yok, Bec. | Open Subtitles | يا إلهي، لا يوجد خطبٌ بكِ يا (بيك) |
| Yeni bir şeyler denemen gerek Bec. Kampüsteki bir klübe katıl. | Open Subtitles | يجب عليكي أن تجربي شيئ ما بيكا انضمي إلى نادي واحد بالحرم الجامعي |