Eğer beklediğin buysa, haritalar kendilerini yeniden çizmezler. | Open Subtitles | لا ترسم الخرائط نفسها إذا كان هذا ما تنتظره |
Daima anlaşılır ya da benden beklediğin gibi davranacağıma söz veremem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أعدك بأن أكون مفهومة دائماً أو بفعل الأشياء كما تتوقع منّي. |
Karşılığını ödersin ama yine de beklediğin şeyi alamazsın. | Open Subtitles | أنّك تدفع الثمن لكن تبقى لا تعرف ما تتوقعه. |
Dün gece beklediğin o kadın vardı ya sonunda sabahleyin ortaya çıktı. | Open Subtitles | تلك السيدة التي كنت تنتظرها بالأمس ظهرت أخيرًا هذا الصباح |
Senin beklediğin yönde olmayabilir ama bence akıllıca bir karar verdi. | Open Subtitles | ربما ليس بالضبط ما توقعته لكن من وجهة نظري إنه قرار حكيم |
Ama o inatla beklediğin ne seni nede müziğini istemiyor bile. | Open Subtitles | لكن من تنتظرينه بلهفه بالغه... لا يهتم لشأنك ولا لشأن موسيقاكِ |
Karşına çıkmasını beklediğin kişi olmadığımı biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنني لست نوع الرجال الذي تتوقعين أن يأخذ الخطوة الأولى |
beklediğin şey buysa, burada çok uzun zaman geçireceksin. | Open Subtitles | إذا كان هذا ما تنتظره فإنك ستبقى هنا لوقت طويل جدا |
Bana onlardan birinin yerini ayarla o zaman. Bak, biliyorum ki bu senin beklediğin türde bir teklif değil. | Open Subtitles | إسمع، أعلم انه ليس العرض الذي كنت تنتظره. |
Aslına bakarsan; bu senin uzun zamandır beklediğin bir dövüştü ama sen de diğer dövüşçüler gibisin, nerenin zayıf olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | لا, لا اعتقد ان خائف منه على الاطلاق في الحقيه اعتقد ان قتال كنت تنتظره لوقت طويل لكن, كمقاتل جيد تفكر بنقاط ضعفك |
Burada görmeyi beklediğin son kişi bendim herhalde, değil mi? | Open Subtitles | أراهن بأنني آخر إنسانة تتوقع أن تراها هنا, صحيح؟ لا, في الواقع, كنت أعرف بأنك ستعودين |
Golf topları, her zaman, beklediğin gibi hareket etmez. | Open Subtitles | كرات الغولف لا تفعل دائما ما كنت تتوقع لهم. |
Fakat senin beklediğin genç adam gençlik pansiyonuna döndü. | Open Subtitles | ولكن الشاب الذى كنت انت تتوقعه, قد عاد الى النُزل . |
beklediğin kişi olmadığımı biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنني لست الشخص الذي تتوقعه |
Bütün yaz beklediğin beyzbol eğlencesi. | Open Subtitles | متعة لعبة البيسبول التي كنت تنتظرها طوال الصيف. |
beklediğin iyi haber az önce ön kapıdan içeri girdi. | Open Subtitles | الأخبار التى كُنت تنتظرها وصلت للباب الأمامى يا رجل |
Benden beklediğin buysa... belli ki beni iyi tanıyamamışsın. | Open Subtitles | إن كان هذا ما توقعته مني إذن فمن الواضح أنك لا تعرفني جيدا |
Bu üçüncü sınıftan falan beri beklediğin şey değil miydi? | Open Subtitles | اليس هذا ما كنت تنتظرينه منذ الصف الثالث؟ |
Eğer sen başka bir kadın olsaydın, şuan senin duymak beklediğin her şeyi söylüyor olurdum, ama değilsin, tamam mı? | Open Subtitles | إن كنت امرأة أخرى، لكنت أقول أي شيء كنت تتوقعين سماعه لكنك لست كذلك، حسناً ؟ |
Hiçbir şeyin tam olarak beklediğin gibi olmadığını öğrendim. | Open Subtitles | إكتشفت أنه لا يحدث شيئ كما كنتِ تتوقعينه بالضبط |
beklediğin için sağol. Bak, perşembe mümkün değil. | Open Subtitles | شكراً لإنتظارك اسمع، لا يناسبني يوم الخميس |
Beni beklediğin içi teşekkür ederim sevgilim. | Open Subtitles | شكراً على إنتظارك يا عزيزتى |
beklediğin hayatın bu olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم ان هذه ليست الحياة التي كنت تتوقعينها |
beklediğin kişi değilsem özür dilerim. | Open Subtitles | اسف انني لست من كنت تتوقعيه |
Beni beklediğin için memnun oldum baba! | Open Subtitles | أنا سعيد لأنك انتظرتني , يا أبي |
Ama bugün duymayı beklediğin şey buydu, değil mi? | Open Subtitles | لكن هذا ما تَوقّعتَ أن تسَمْعه اليوم، أليس كذلك؟ |
Belki de sabırsızlıkla beklediğin haberlerdir dedim, hemen... | Open Subtitles | توقعت أن يحتوى على الاخبار التي تنتظرينها |