Biraz solgunsun, ama korkarım yemek toplantı bitene kadar bekleyecek. | Open Subtitles | أنا آسفة، فالعشاء يجب أن ينتظر إلى غاية نهاية النقاش |
Ama bekleyecek bir milyon yılımız yok. | TED | ولكنّا لا نملك ملايين من السنين حتى ننتظر. |
Bu sütunlar arafta bekleyecek ve linç olan eyaletlere yerleştirilecek. | TED | ولكن تلك هي الأعمدة المؤقتة، تنتظر تطهير أرواحها، كي تذهب إلى جميع المفاطعات التي حصلت فيها الإعدامات. |
Geri kalanlar, bizim geri gelmemizi, alacağımız kararı bekleyecek. | Open Subtitles | الباقى منكم سينتظر حتى نعود قبل أن نقرر خطوتنا القادمه |
Kendi kasabanızda da binlerce insan elektrik direklerinden sallanana kadar bekleyecek misiniz? | Open Subtitles | هل ستنتظر حتى ترى آلاف الأشخاص معلقين على أعمدة الإنارة بمدينتك |
bekleyecek zamanım yok. Kendim öğrenirim. Yardımın için teşekkürler. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للإنتظار , سأفعل ذلك بنفسي , شكرا للمساعدة |
Çünkü Yoo Jung Sunbae, Hong anlatana kadar bekleyecek gibiydi. | Open Subtitles | لأنّ يوو جونغ سنباي كان ينتظر .حتى تُخبره سول بنفسها |
Tahribat biraz bekleyecek çünkü birazdan dizi başlayacak. | Open Subtitles | حسناً, تخريبك يجب أن ينتظر لأنه في الحقيقة, هذا العرض على وشك أن يبدأ |
Muhtemelen sabaha kadar bekleyecek ondan sonra da "Yaşıyorum sevgilim" şarkısını söyleyerek merdivenlerden aşağı inecek. | Open Subtitles | على الأرجح ينتظر حتى الصباح ثم سينزل راقصاً على السلم مغنياً إنني أستسلم يا عزيزي |
Burada oturup bekleyecek miyiz? | Open Subtitles | إذاً نحن فقط يجب علينا أن نجلس هنا و ننتظر ؟ |
Tabloit resimlerinden bir şeyler daha çıkarana kadar bekleyecek. | Open Subtitles | إنه يريد أن ننتظر حتى نصل إلى شيء في صور المجلة |
Çünkü bu itiraf beyanını imzalamamı bekleyecekse... uzun süre bekleyecek demektir. | Open Subtitles | لأنها إن كانت ستنتظر توقيعي على هذا الاعتراف فلسوف تنتظر لفترة طويلة |
Üçüncü ekip benim bombayı bulmamı bekleyecek. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | والثالثة تنتظر اوامرى عند العثور عليها مفهوم ؟ |
Güvenli olduğundan emin olana kadar bekleyecek ve hamlesini sonra yapacaktır. | Open Subtitles | سينتظر حتى يعرف أن الموقف أصبح آمن وبعدها سيظهر |
Ben binadan çıkana dek bekleyecek. Sakın alarma basayım deme. | Open Subtitles | والان سينتظر 30 ثانية حتى أخرج من المبنى ويتأكد بأنك لم تطلقي الإنذار |
Bolşevik Komisyon cinayetleri, Rusya'da olduğu gibi sizin kasabanızda da başlayana kadar bekleyecek misiniz? | Open Subtitles | هل ستنتظر حتى تبدأ اللجنة البلشيفية بالقتل في مدينتك, كما يحدث بروسيا ؟ |
bekleyecek zamanım yok. Kendim öğrenirim. Yardımın için teşekkürler. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للإنتظار , سأفعل ذلك بنفسي , شكرا للمساعدة |
Ellie, farzediyorum ki biraz bekleyecek ve her zamanki gibi kocanın şevkini kıracaksın. | Open Subtitles | أعني، ايلي، أفترض أنت فقط ستنتظرين لفترة ثم ستسحقين معنويات زوجك كالمعتاد |
Nöroşirurji için bekleyecek zaman olmadığı için ben yapıyorum. | Open Subtitles | ليس لدينا وقت لإنتظار قسم الأعصاب لذا سأُجري الجراحة |
Ama şimdi gerçekten anladım ve onu yapmak için yedi gün bekleyecek olmamıza seviniyorum. | Open Subtitles | لكن الآن أستمتع حقـا بالقيـام به و أنا سعيد أننـا سننتظر سبعة أيـام لنفعلهـا |
Bu bizim tutuklamamız, hep öyle olmuştu ve şimdi anneciğinizi bekleyecek vaktimiz yok. | Open Subtitles | عملية الإعتقال هذه تخصنا , لطالما كانت كذلك و ليس لدينا الوقت لانتظار والدتكما |
Onun gibi ok atıyor da. Her kimse, adamın bizi şiş kebap yapması için burada bekleyecek değilim. | Open Subtitles | أياً من يكون، فلا أخطط للانتظار هنا ''حتى يحولني هذا الرجل لـ ''شيش كباب |
Nasıl yapacağız, seni kasabaya götürüp, bir ağaca bağlayıp, bekleyecek miyiz? | Open Subtitles | كيف نفعل ذلك ... نأخذك وسط البلدة نربطك بشجرة وننتظر ؟ |
Dışarı çıkmamı bekleyecek misin? | Open Subtitles | هل ستنتظريني إلى أن أخرج؟ |
Kim bilir nereye gidiyor. Durup da bizi bekleyecek değil ya? | Open Subtitles | لا أحد يعلم أين يذهب فلن ينتظرنا كما تعلمين |
Bu gece gördüklerimizle seni bekleyecek pek vakti kalmadığını söyleyebilirim. | Open Subtitles | ومع ما رأيناه اليوم، أقول أنه لم يتبقى له الكثير من الوقت لكي ينتظرك. |