| ... Illnois Eyaley Hapishanesine gönderilecek ve orda zehirli iğne ile idamınızı bekleyeceksiniz İdam tarihiniz Eyalet valiliği tarafından belirlenecek. | Open Subtitles | قررت المحكمة إرسالك لسجن ولاية إيلينوس حيث ستنتظر الإعدام بالحقنة القاتلة بتاريخ يحدد من قبل المدعي العام للولاية |
| Savunmanıza başlayacak mısınız, heyeti mi bekleyeceksiniz? | Open Subtitles | أستقدم إلتماسًا الآن أم ستنتظر هيئة المحلفين الكبرى؟ |
| Benimle birlikte savaşacakmısınız.? yada yok edilmeyi mi bekleyeceksiniz? | Open Subtitles | هل ستنضمون إلي أخوتي الذين سيقاتلون أم أنكم ستنتظرون للتطهير العرقي الحتمي ؟ |
| Biz binayı güven atına alırken siz ve kızınız burada bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | الاَن أنتِ وابنتكِ ستبقون هنا حتى نأمن المبنى أتفهم |
| Bahisinizi oynacaksınız ve sonrasında sürücülerinizin yanında bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | , سوف تقومون بالرهان و سوف تذهبون للإنتظار . بالقرب من سائقكم |
| Randevunuz yoksa bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | عليكم أن تنتظروا إذا لم يكن لديكم موعد. |
| Siz çocuklar yarışa başlayacakmısınız yoksa oturup boyanın kurumasını mı bekleyeceksiniz? | Open Subtitles | ايها الفتيان ستعملون فى بدء هذا الشيء أو مجرد الجلوس هناك والانتظار لهذا الطلاء حتى يجف؟ |
| Nakavt durumunda, tarafsız köşeye çekileceksiniz ve talimatımı bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | في حالة تسديد اللكمة القاضية فلتدهب الناحيتك وتنتظر |
| Işığı söndürmek için sabahı mı bekleyeceksiniz? | Open Subtitles | هل ستنتظر للصباح حتى تطفئ ذلك القنديل؟ |
| Generale ulaşana kadar burada bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | ستنتظر هنا حتى نتحدث مع الجنرال. |
| Orada bizden haber bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | هناك ستنتظر دعوتنا |
| Biz gidene kadar bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | ستنتظر حتى نغادر |
| Koridorun sonundaki bir odada bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | ستنتظر في غرفة عبر القاعة |
| Desteğin gelmesini bekleyeceksiniz, çoktan yola çıktı zaten. | Open Subtitles | ستنتظرون الدعم وهو في طريقه إليكم الأن |
| Ama bu konuda ciddiyim, orada bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | لكنني جاد في الأمر، ستبقون هُناك بالخارج و تنتظرون. |
| Yoksa, kaçınıImaz soykırımı mı bekleyeceksiniz? | Open Subtitles | او ستبقون هنا منتظرين الابادة الحتمية؟ |
| Tamam, 13 yedek ekip. bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | سيضطر الفريق الإحتياطي للإنتظار |
| Büyük ihtimalle birkaç saat daha bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | ربما عليكم أن تنتظروا لعدة ساعات أخرى |
| Girmek istiyorsanız kuyruğun sonuna geçip herkes gibi bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | حسنا , اذا كنت تريدن الدخول عليك يجب عليكي الذهاب الى نهاية الصف والانتظار مثل الجميع |
| Hemen şimdi yere inecek ve emirleri bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | عليك أن تهبط الآن، وتنتظر المزيد من المطالب. |
| Numara alıp bekleyeceksiniz. | Open Subtitles | يجب أن تأخذي رقما وتنتظري |
| Bekleme odasında bekleyeceksiniz, Komiser. | Open Subtitles | سوف تنتظر في غرفة الجلوس ملازم |