| Sonra Amanda bildiği tek dünyaya döndü, Billy de onu bekliyordu. | Open Subtitles | وعاد إلى عالم واحد، مما ويعرف أين بيلي كان ينتظر كانتون. |
| Bu lafı birine söylemek için tüm hayatı boyunca bekliyordu. | Open Subtitles | لقد كان ينتظر طوال حياته ليقول ما قال لشخص ما |
| Bundan sevinç duyacaktır. Zaten bu günleri bekliyordu. Nasıl gidiyor millet? | Open Subtitles | هي ستكون سعيدة جدا وكانت تنتظر هذا اليوم كيف تجري الامور؟ |
| Burası her zaman beni mi bekliyordu yoksa alelacele mi yapıldı? | Open Subtitles | هل كان هذا ينتظرني دوماً؟ أم أنه تم وضعه لي مؤخراً؟ |
| Orada durmuş bekliyordu... herhangi bişi sormadan yada merhamet beklemeksizin. | Open Subtitles | كان واقفاً هناك في انتظار لم يسأل أو يتوقع الرحمة |
| Sanırım birini bekliyordu. | Open Subtitles | أطلت برأسها خارجا ولم تكن تتوقع وجود أحد |
| Aşçı, senin kulüpteki bilardo oyununu bitirmeni bekliyordu. | Open Subtitles | لأن الطبخ كان ينتظرك حتى تنتهي من لعبة البلياردو في النادي |
| Bir çocuk altına 8.30'da kirletse saatlerce altının temizlenmesi için bekliyordu. | TED | و إذا قام طفل بتوسيخ حفاضته في الساعة 8:30، عليه أن ينتظر عدة ساعات حتى يتم تغيير حفاضته مرة أخرى. |
| Diktatörler çağı kapıya dayanmış... karanlık bir köşede ortaya çıkmasını sağlayacak olayı bekliyordu. | Open Subtitles | عصر الديكتاتورية كان على المحك ينتظر بين الظلال الحدث الذي سيصعده |
| Muhtemelen orada CIA'daki bağlantısından telefon bekliyordu. | Open Subtitles | وربما أمره مدبر العملية أن ينتظر هناك حتى يتم الإتصال به تليفونيا |
| Bu arada, Orokana endişeyle Fugōri'nin dönüşünü bekliyordu, uçağı tamamen yakıtla dolu ve gitmeye hazır. | TED | في أثناء ذلك تنتظر اوروكانا عودة فوجوري في ترقب، طائرتها مملوءة بالوقود ومستعدة للإقلاع. |
| Faik Ana'mız dünden beri sizi bekliyordu. | Open Subtitles | الأم المسؤولة كانت تنتظر قدومك منذ الأمس |
| Araba orada bekliyordu, polis gizlemişti. | Open Subtitles | السياره كانت تنتظر هناك مخفيه بواسطة البوليس |
| Adamımız erken gelmişti, beni bekliyordu, alttan dört asma kilitle kitlenmiş bir birimin önündeydi. | TED | رجلنا قد أتى باكرا وكان ينتظرني أمام وحدة مؤمنة بأربعة أقفال على الجانب. |
| Madenleri kamulastirip maden sirketlerine yol verince... baska ne olmasini bekliyordu ki? | Open Subtitles | تأميم الثروات المعدنية و طرد شركات التعدين ماذا كان يتوقع أن يحدث؟ |
| Herhalde seni hafta sonu bekliyordu. | Open Subtitles | اعتقد بانها تتوقع حضورك في عطلات الأسبوع |
| İki saat sonra arabana girene kadar, seni orada ne için bekliyordu ki? | Open Subtitles | أجل، ولقد كان ينتظرك أن تخرجي من هناك لمدة،ماذا، ساعتني بعد ذلك حتى وصلتِ لسيارتك؟ |
| Neredeyse altı yıl, her Allah'ın günü, Elimde bir şey yoktu ancak posta kutumda red mektupları beni bekliyordu. | TED | إذن، طوال ست سنوات تقريبا، كل يوم، لم أكن أتوصل إلا برسائل الرفض التي كانت تنتظرني داخل صندوق البريد. |
| Aslında dünyanın en büyük dinozorundan daha çok şey bekliyordu. | Open Subtitles | هو في الحقيقة توقع أكثر من أكبر دينصور في العالم |
| Tracy'nin sana göstereceği bir şey var. Seni bekliyordu. | Open Subtitles | تريسي عِنْدَها شيءُ لتريك اياه هي تنتظرك |
| Belki yolda oturuyordu ve bizim ona çarpmamızı bekliyordu. | Open Subtitles | لربّما هو كان يجلس في الطريق، ينتظرنا لصدمه |
| Sanırım, adamımız arka koltukta bekliyordu ve araba hareket edince ortaya çıktı. | Open Subtitles | أعتقد أنّ رجلنا كان ينتظره له في المقعد الخلفيّ قفز عليه بمجرّد أنّ كانت السّيّارة تتحرّك |
| Sanki beni bekliyordu hizmet etmeye hazır her arzumu bilen... | Open Subtitles | وكأنها كانت بانتظاري وجاهزة للخدمة تعرف كل ما أرغب به |
| Belki de istediği kızı görene kadar bekliyordu. | Open Subtitles | حَسناً، لَرُبَّمَا هو كَانَ يَنتظرُ حتى رَأى البنتَ أرادَ. |
| Bir fırsat için bekliyordu, geleceğine başlamak için bekliyordu, ilerlemek için bekliyordu karşısına çıkan ilk şey bu oldu. | TED | لقد كان بانتظار فرصة، فرصة لبناء مستقبله، يترقّب في طريق إلى الأمام، و كانت تلك أوّل فرصة سنحت له. |
| İnsanların bir çoğu, kesintisiz 36 saattir bu anı bekliyordu. | Open Subtitles | العديد من الجماهير تواجد في الموقع قبل 36 ساعة منتظراً هذه اللحظة. |