"bekliyorlardır" - Translation from Turkish to Arabic

    • ينتظرون
        
    • منتظرين
        
    • ينتظرونني
        
    • يترقبوننا
        
    • يتوقعون
        
    • يتوقعونه
        
    Nehirde bekliyorlardır, geçerken yakalarlar bizi. Open Subtitles ينتظرون ربما عند النهر ويقبضون علينا اثناء العبور
    Onları çölde, gökyüzünde dönerken görürseniz, ...bu; ya orada bir ceset olduğunu gösterir, ...ve onun kemiklerini toplayacaklardır, ...ya da ölüm yakındır, ...ve onlar işlerini yapmak için bekliyorlardır. Open Subtitles هذا يعني بأن هناك شيئاً ما قد مات, وأنهم سيأكلون لحمه. أو أن الموت قريب. وهم ينتظرون لحدوثه,
    Marriott'ta oturmuş partimizin ne zaman olacağını düşünerek bekliyorlardır. Open Subtitles ينتظرون في الفندق يجلسون محاولين معرفة أين ستقام الحفلة
    Büyük ihtimalle fırtınanın yatışmasını bekliyorlardır. Open Subtitles هم من المحتمل هبطوا منتظرين إنتهاءهذهالعاصفه.
    Evet, ama beni tiyatroda bekliyorlardır. Open Subtitles أجل أجل أحب روأيته.. لكنهم ينتظرونني في المسرح أعدني
    O kapılardan çıktığımız an bizi öldürmek üzere bekliyorlardır. Open Subtitles غالبًا يترقبوننا لقتلنا حالما نخرج من تلك الأبواب.
    Orası kale gibi, geri dönemeyiz. Bizi bekliyorlardır. Open Subtitles الشركة الآن مثل الحصن ، لايمكننا العودة هناك إنهم يتوقعون ذهابنا إلى هناك
    Biryerden, içten içe, bunu bekliyorlardır. Open Subtitles بطريقة ما في داخلهم هم يتوقعونه
    Belki de birinin onlara öncülük yapmasını bekliyorlardır. Open Subtitles ربما أنهم فقط ينتظرون شخصاً ما لكي يقودهم.
    Burada olduğunuzu biliyor olabilirler. Belki de karanlığı bekliyorlardır. Open Subtitles قد يكونوا على علم بوجودكم هنا بالفعل، ربما ينتظرون حلول الظلام.
    Belki de saldırmadan önce konvoyun yola çıkmasını bekliyorlardır. Open Subtitles رُبما ينتظرون القافلة ومُداهمتهم على الطريق قبل نقلهم إياها
    Bir Cumartesi sabahı saat 8'de bir Footlocker'a uğrayın, cadde üzerinde ve mağaza bloğu etrafında bir kuyruk olacak, bazı çocuklar belki de bir haftadır orada bekliyorlardır. TED عرّج على أي محل للأحذية الساعة 8 صباحاً صباح السبت. و ستجد صفًا على طول الشارع و يدور حول الأبنية، و أحيانًا يكون هؤلاء الأطفال ينتظرون طوال الأسبوع.
    Muhtemelen orada birimizin ortaya çıkması için bekliyorlardır. Open Subtitles ربما هم هناك ينتظرون أحدنا ليظهر نفسه
    Belki doğru anı bekliyorlardır. Open Subtitles ربما هم ينتظرون اللحظة المناسبة
    bekliyorlardır herhalde. Ben önden gideceğim. Open Subtitles إنهم ينتظرون على الأرجح، سأذهب.
    Belki de sadece bekliyorlardır, belki hepimiz öldüğümüzde, ...yatağın altından sürünerek dışarı çıkacaklardır. Open Subtitles "ربما جميعهم ينتظرون فحسب ربما عندما نموت جميعاً..." "سيخرجون زاحفين من تحت السرير!"
    Belki de işlerin sakinleşmesini bekliyorlardır. Open Subtitles ربما كانوا يتمسكون به، منتظرين القيام بنشره عندما تهدأ الأمور
    Yada hala işi bitirmek için bir fırsat doğmasını bekliyorlardır. Open Subtitles -وربما يكونون مازالوا هنا منتظرين أن ينهوا عملهم
    Beni Bree'nin evinde bekliyorlardır. Open Subtitles انهم ينتظرونني نوعا ما في منزل بري
    Büyük ihtimalle şu an bizi bekliyorlardır. Open Subtitles على الأرجح يترقبوننا لديهما الآن.
    Çok büyük ihtimalle gidip çekilmemizi bekliyorlardır. Open Subtitles على الأرجح أنهم يتوقعون منا الحضور و تقديم إنسحابنا
    Şimdi onu New York'dan bekliyorlardır. Open Subtitles الآن هم يتوقعونه في (نيويورك) الاسبوع القادم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more