| O bir şey yapmak zorunda değil sadece orada dur ve belalı bak. | Open Subtitles | انها لا تملك ان تفعل شيئا، مجرد الوقوف هناك والبحث بدس. |
| Nasıl oluyor da senin gibi belalı biri bu geceki maçı kazanıyor ama bebek gibi davranıyor? | Open Subtitles | H-كيف هو مجموع بدس مثلك، الذي فاز في مباراة الليلة، يتصرف مثل مثل هذا الطفل؟ |
| O derste kesin seksi ve sorunlu bir belalı çocuk vardır. | Open Subtitles | أراهن أن هناك فتى مشاغب وسيم و مضطرب في فصل التقوية |
| Biraz önce söylediğin "sert çocuklar" tabiriyle bana ne kadar belalı olduğunu gösterdin. | Open Subtitles | استعمــالك لتعبير "عنيف و مضطرب" يخبرني عم مدى بَـــأسِكَ حقــا. |
| Batakhane belalı bir yere benziyordu ama dert etmedim. | Open Subtitles | المكان كان يبدو مثيرا للمشاكل, ولكن هذا لم يزعجنى |
| Eliot, gittiğin yer belalı bir yol. | Open Subtitles | (إليوت)، هناك متاعب تتجّه بطريقك. |
| Baban da tehlikeli ve belalı kızlardan hoşlanırdı, bu yüzden... | Open Subtitles | وكادت أن تموت والدك ايضاً يريد الخطرات هل أنت خطرة؟ |
| belalı! belalı! | Open Subtitles | "رنت" |
| Tam bir belalı olmak sonsuza kadar sürer. | Open Subtitles | كونها بدس المطلق يدوم إلى الأبد. |
| Manny ve Christopher'a amcalarının belalı birisi olduğunu söyleyin. | Open Subtitles | أخبر ماني وكريستوفر... كان عمهما على بدس. |
| - Harbi belalı tipsin, dostum! | Open Subtitles | - كنت بدس سخيف! |
| belalı... | Open Subtitles | بدس. |
| Onun da geçmişi belalı. | Open Subtitles | لديها ماضي مضطرب ايضا |
| Mr. Wallis belalı biridir. | Open Subtitles | السيد (والس) رجل مضطرب. |
| O belalı bir çocuk. | Open Subtitles | انه فتى مضطرب |
| belalı insanlar. Akılsız. | Open Subtitles | إنهم أناس مثيرون للمشاكل جداً أغبياء جداً |
| Dinle, şu kız, Becca, belalı biridir. | Open Subtitles | (هناك هذه الفتاة، (بيكا أنها مسببة للمشاكل |
| Eliot, gittiğin yer belalı bir yol. | Open Subtitles | -إليوت)، هناك متاعب تتجّه بطريقك) . |
| belalı? | Open Subtitles | "رنت" |