"belirsizlik" - Translation from Turkish to Arabic

    • الشك
        
    • اليقين
        
    • الغموض
        
    • التشويق
        
    • الحيرة
        
    • غموض
        
    • ضباب
        
    • عدم التأكد
        
    • حيرة
        
    • عدم يقين
        
    Yani planlama açısından bu senaryodaki belirsizlik zaten büyük. TED إذًا من حيث التوقعات، نسبة الشك بهذا الرسم البياني كبيرة فعلاً.
    belirsizlik çok kötü bir şeydir. Evrimsel olarak kötüdür. Eğer onun yırtıcı bir hayvan olup olmadığından emin değilseniz, çok geç. TED الآن، الشك شيء سيء للغاية. إنه من الناحية التطورية هو أمر سيئ. إذا كنت غير متأكد أن ذلك مفترس، سيكون الأمر متأخرا جدا.
    Ve onu eve dönme olasılığına karşı hep belirsizlik içine soktum. Open Subtitles وأنا ابقيته فى حاله من عدم اليقين فى حتى الذهاب للمنزل.
    Ve onu eve dönme olasılığına karşı hep belirsizlik içine soktum. Open Subtitles وأنا ابقيته فى حاله من عدم اليقين فى حتى الذهاب للمنزل.
    Burada sadece belirsizlik değil, üç merkezi nokta arasında bir salınım vardır. Open Subtitles ليس فقط الغموض والالتباس وإنما أيضاً الترجيح بين تلك النقاط الثلاث للرؤية
    Okur, bilgiyi karakterle birlikte keşfettiği için bu durum belirsizlik yaratır. TED بإمكان هذا أن يخلق التشويق لأن القارئ سيكتشف الأحداث مع الشخصية.
    İlişkinin belirsizliğinin yanında, ayrılığın belirsizlik süresini de uzatan birtakım yöntemlerdir. TED إنها مجموعة من التكتيكات التي تُطيل أمد الشك بإقامة علاقة ولكن أيضاً الحيرة في الانفصال.
    Eleştirmenler oyuna sayısız açıdan yorum yapıyor ve bu durum tıpkı oyunun kendi konusu gibi bir belirsizlik ve akıl yürütme döngüsüne yol açıyor. TED عدد قراءات النقاد لمعنى المسرحية لا يحصى، مما أدى لدوامة من الغموض والتخمين التي بحد ذاتها تعكس غموض أحداث المسرحية.
    Peki bu belirsizlik tanıdık geliyor mu? TED ومجددا، أليس ذلك الشك يبدو مألوفاً الآن؟
    belirsizlik olduğunda, sapkınlığı basit şekilde hemfikir olmadığımız olarak tanımlamalıyız. TED من وجهة الشك علينا أن نعرف الهراطقة ببساطة كأي شخص ل انتفق معه
    Sıkça yüzleştiğimiz ikinci belirsizlik etkileşimlerimizde şeffaflığın olmaması. TED النوع الثاني من الشك الذي نواجهه كثيرًا هو عدم توفر الشفافية في تعاملاتنا.
    Tüm bu karmaşıklık ve bununla gelen belirsizlik içinde onların insan olmasına izin verdiğimiz bir okul düşünün. TED مدارس حيث نسمح للطلاب بأن يكونوا بشرًا، مع كل من الفوضى وعدم اليقين لابد أن تأتي مع ذلك.
    Etrafta ne kadar iklim değişikliğinin aşırı görüldüğü konusunda çok belirsizlik var. TED هناك الكثير من عدم اليقين حول كم من التغير المناخي هو أكثر مما ينبغي.
    Şimdi, kim Heisenberg' in belirsizlik ilkesini hatırlıyor? TED الآن، من يتذكر مبدأ عدم اليقين ل هايزنبرغ؟
    Bu firmanın geleceği üzerinde asılı bir belirsizlik bulutu olduğunu iyi biliyorum. Open Subtitles انا اعرف تمام ان هنالك سحابة من الغموض تحيط بمستقبل هذه الشركة
    "Ahlaki belirsizlik" ise "Televizyon programları, doğru ile yanlışı ayırt edebilmeme engel oluyor." TED الغموض الأخلاقي هي عروض تلفزيونية . التي لا تقوم على التميز في الفرق بين الصواب والخطأ.
    Bu gece sizlere heyecanlı büyük bir sırrı açıklamak isterdim, ama naçizane görüşüme göre, belirsizlik pek önemsenmiyor. Open Subtitles كنت أتمنى لو أن لدي كشفٌ مثيرلكمالليلة،لكن .. في رأيي المتواضع، التشويق يأخذ أقل من قيمته.
    Bu gece sizlere heyecanlı büyük bir sırrı açıklamak isterdim, ama naçizane görüşüme göre, belirsizlik pek önemsenmiyor. Open Subtitles كنت أتمنى لو أن لدي كشفٌ مثيرلكمالليلة،لكن .. في رأيي المتواضع، التشويق يأخذ أقل من قيمته.
    Biliyorum hayatımızda bu aralar çok belirsizlik var, ama Caleb hapise girmeyecek dediğimde bana inanmanı istiyorum. Open Subtitles أعرف أنّ هناك الكثير من الحيرة في حياتنا الآن لكنّي أريد أن تصدقيني عندما أقول أن كاليب لن يسجن.
    Sanırım bu durum uzunca bir süredir diplomatlar tarafından bilinen bir şeyi doğruluyor. Yani, "dilin belirsizlik hali" bir hata veya bir kusur olmaktan çok öte, gerçekte sosyal etkileşim sırasında kendi avantajımıza kullandığımız bir dil özelliği olabilir. TED وأعتقد أن هذا يؤكد ماعرف منذ زمن بعيد بواسطة موظفي السلك الدبلوماسى... وهو، أن غموض اللغة بعيداً عن كونه عقبة أو نقص، في الواقع قد يكون ميزة للغة... ميزة نستعملها لمصلحتنا في التفاعلات الإجتماعية.
    Tamamen belirsizlik içindeydim. Aklım uçuvermişti. Open Subtitles كنت في ضباب كامل ولم تكن لديّ ذاكرة
    Heisenberg'in belirsizlik İlkesi atom dünyası hakkında sorabileceğimiz türden soruların kesin bir sınırı olduğunu dikte ettirir. Open Subtitles فمبدأ عدم التأكد لهيزنبرج ينص على أن هناك حدود معينة لنوعية الأسئلة التي يمكن أن نسألها للعالم الذري
    - Sanırım inanılmaz bir belirsizlik söz konusu. Open Subtitles في حيرة تامة (هذا ما تعنيه)
    Kar leoparları o kadar seyrek buluşur ki her zaman belirsizlik ve gerilim vardır. Open Subtitles النمور الثلجية نادرا ان تتقابل هناك عدم يقين وترقب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more