Yani planlama açısından bu senaryodaki belirsizlik zaten büyük. | TED | إذًا من حيث التوقعات، نسبة الشك بهذا الرسم البياني كبيرة فعلاً. |
belirsizlik çok kötü bir şeydir. Evrimsel olarak kötüdür. Eğer onun yırtıcı bir hayvan olup olmadığından emin değilseniz, çok geç. | TED | الآن، الشك شيء سيء للغاية. إنه من الناحية التطورية هو أمر سيئ. إذا كنت غير متأكد أن ذلك مفترس، سيكون الأمر متأخرا جدا. |
Ve onu eve dönme olasılığına karşı hep belirsizlik içine soktum. | Open Subtitles | وأنا ابقيته فى حاله من عدم اليقين فى حتى الذهاب للمنزل. |
Ve onu eve dönme olasılığına karşı hep belirsizlik içine soktum. | Open Subtitles | وأنا ابقيته فى حاله من عدم اليقين فى حتى الذهاب للمنزل. |
Burada sadece belirsizlik değil, üç merkezi nokta arasında bir salınım vardır. | Open Subtitles | ليس فقط الغموض والالتباس وإنما أيضاً الترجيح بين تلك النقاط الثلاث للرؤية |
Okur, bilgiyi karakterle birlikte keşfettiği için bu durum belirsizlik yaratır. | TED | بإمكان هذا أن يخلق التشويق لأن القارئ سيكتشف الأحداث مع الشخصية. |
İlişkinin belirsizliğinin yanında, ayrılığın belirsizlik süresini de uzatan birtakım yöntemlerdir. | TED | إنها مجموعة من التكتيكات التي تُطيل أمد الشك بإقامة علاقة ولكن أيضاً الحيرة في الانفصال. |
Eleştirmenler oyuna sayısız açıdan yorum yapıyor ve bu durum tıpkı oyunun kendi konusu gibi bir belirsizlik ve akıl yürütme döngüsüne yol açıyor. | TED | عدد قراءات النقاد لمعنى المسرحية لا يحصى، مما أدى لدوامة من الغموض والتخمين التي بحد ذاتها تعكس غموض أحداث المسرحية. |
Peki bu belirsizlik tanıdık geliyor mu? | TED | ومجددا، أليس ذلك الشك يبدو مألوفاً الآن؟ |
belirsizlik olduğunda, sapkınlığı basit şekilde hemfikir olmadığımız olarak tanımlamalıyız. | TED | من وجهة الشك علينا أن نعرف الهراطقة ببساطة كأي شخص ل انتفق معه |
Sıkça yüzleştiğimiz ikinci belirsizlik etkileşimlerimizde şeffaflığın olmaması. | TED | النوع الثاني من الشك الذي نواجهه كثيرًا هو عدم توفر الشفافية في تعاملاتنا. |
Tüm bu karmaşıklık ve bununla gelen belirsizlik içinde onların insan olmasına izin verdiğimiz bir okul düşünün. | TED | مدارس حيث نسمح للطلاب بأن يكونوا بشرًا، مع كل من الفوضى وعدم اليقين لابد أن تأتي مع ذلك. |
Etrafta ne kadar iklim değişikliğinin aşırı görüldüğü konusunda çok belirsizlik var. | TED | هناك الكثير من عدم اليقين حول كم من التغير المناخي هو أكثر مما ينبغي. |
Şimdi, kim Heisenberg' in belirsizlik ilkesini hatırlıyor? | TED | الآن، من يتذكر مبدأ عدم اليقين ل هايزنبرغ؟ |
Bu firmanın geleceği üzerinde asılı bir belirsizlik bulutu olduğunu iyi biliyorum. | Open Subtitles | انا اعرف تمام ان هنالك سحابة من الغموض تحيط بمستقبل هذه الشركة |
"Ahlaki belirsizlik" ise "Televizyon programları, doğru ile yanlışı ayırt edebilmeme engel oluyor." | TED | الغموض الأخلاقي هي عروض تلفزيونية . التي لا تقوم على التميز في الفرق بين الصواب والخطأ. |
Bu gece sizlere heyecanlı büyük bir sırrı açıklamak isterdim, ama naçizane görüşüme göre, belirsizlik pek önemsenmiyor. | Open Subtitles | كنت أتمنى لو أن لدي كشفٌ مثيرلكمالليلة،لكن .. في رأيي المتواضع، التشويق يأخذ أقل من قيمته. |
Bu gece sizlere heyecanlı büyük bir sırrı açıklamak isterdim, ama naçizane görüşüme göre, belirsizlik pek önemsenmiyor. | Open Subtitles | كنت أتمنى لو أن لدي كشفٌ مثيرلكمالليلة،لكن .. في رأيي المتواضع، التشويق يأخذ أقل من قيمته. |
Biliyorum hayatımızda bu aralar çok belirsizlik var, ama Caleb hapise girmeyecek dediğimde bana inanmanı istiyorum. | Open Subtitles | أعرف أنّ هناك الكثير من الحيرة في حياتنا الآن لكنّي أريد أن تصدقيني عندما أقول أن كاليب لن يسجن. |
Sanırım bu durum uzunca bir süredir diplomatlar tarafından bilinen bir şeyi doğruluyor. Yani, "dilin belirsizlik hali" bir hata veya bir kusur olmaktan çok öte, gerçekte sosyal etkileşim sırasında kendi avantajımıza kullandığımız bir dil özelliği olabilir. | TED | وأعتقد أن هذا يؤكد ماعرف منذ زمن بعيد بواسطة موظفي السلك الدبلوماسى... وهو، أن غموض اللغة بعيداً عن كونه عقبة أو نقص، في الواقع قد يكون ميزة للغة... ميزة نستعملها لمصلحتنا في التفاعلات الإجتماعية. |
Tamamen belirsizlik içindeydim. Aklım uçuvermişti. | Open Subtitles | كنت في ضباب كامل ولم تكن لديّ ذاكرة |
Heisenberg'in belirsizlik İlkesi atom dünyası hakkında sorabileceğimiz türden soruların kesin bir sınırı olduğunu dikte ettirir. | Open Subtitles | فمبدأ عدم التأكد لهيزنبرج ينص على أن هناك حدود معينة لنوعية الأسئلة التي يمكن أن نسألها للعالم الذري |
- Sanırım inanılmaz bir belirsizlik söz konusu. | Open Subtitles | في حيرة تامة (هذا ما تعنيه) |
Kar leoparları o kadar seyrek buluşur ki her zaman belirsizlik ve gerilim vardır. | Open Subtitles | النمور الثلجية نادرا ان تتقابل هناك عدم يقين وترقب. |