Bu yüzden erken teşhisin ciddi belirtiler oluşmadan önce demek olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | و لهذا أعلم أن التشخيص المبكر للسرطان يعني قبل ظهور أعراض جادة |
Gribe benzer belirtiler hissedebilirsiniz. | TED | حسنًا، من الممكن أن تظهر عليك أعراض تشبه أعراض الانفلونزا. |
Bunlar hâlâ ilk belirtiler, önümüzde uzun bir yol var, fakat bu, gelecek adına bizlere umut veriyor. | TED | لا تزال كل هذه علامات مبكرة، هناك طريق طويل لنقطعه، ولكن هذا يعطينا الكثير من الأمل للمستقبل. |
İyi haber şu ki, tüm belirtiler vazovajinal senkopa işaret ediyor. | Open Subtitles | حسناً, الأخبار السارة هي أن كل العلامات تشير إلى أنها إغماءة. |
Karantine dışındaki insanlar belirtiler göstermeye başlayınca ortak bir kaynağa bakmamız gerektiğini anladım. | Open Subtitles | عندما تعرض الناس خارج الحجر لنفس الاعراض أحتاجنا للبحث عن شئ مشترك آخر. |
Yani şüpheli belirtiler, sadece morluk ve sakinleştirici olacak, öyle mi? | Open Subtitles | إذن ما لدينا هنا من مؤشرات مريبة فقط الكدمات والمخدر، صح؟ |
Tek tek bakacak olursak, bu belirtiler birçok rahatsızlığı işaret ediyor. | Open Subtitles | بشكل منفرد، مظاهر هذه الأعراض تشير إلى أي عدد من الجناة |
Hayati belirtiler normal. Mürettebatın durumu iyi. Mekik ölçümleri istikrarını koruyor. | Open Subtitles | المؤشرات الحيوية طبيعية، يبدو الطاقم بحالة جيدة، قراءات المكوك ثابتة |
belirtiler, oldukça hafif olabilir. | TED | من الممكن أن تكون أعراض ضعيفة إلى حد بعيد. |
Beyindeki şişme normal işlevleri durdurur ve işitme kaybı ve ışığa karşı aşırı hassasiyet gibi belirtiler görülür. | TED | وهذا التوذم في الدماغ يسبب تعطيلاً في وظيفته الطبيعيّة مسبباً ظهور أعراض كنقص السمع |
Tamiflu da kesin çözüm değil. Tamiflu'nn yan etkilerindan biri grip benzeri belirtiler. | TED | نحن لا نعرف، مرة أخرى بخصوص التاميفلو أول أعراض التاميفلو الجانبية هو أعراض مشابهة للإنفلوانزا. |
Görünen o ki akut epileptoid belirtiler ve nörasteni kordis belirtili pan fobik melankolili. | Open Subtitles | تبدو لى أن هذه أعراض صرع حاد رهابى سوداوى عام مع وهن عصبى |
Beyindeki belirtiler. Acaba bu bir beyin problemi olabilir mi? | Open Subtitles | أعراض إصابة بالمخ أيمكن أن تكون مشكلة بالمخ؟ |
Onu geri Misery'e bırakabileceğimiz söyledim. Babası iyi yönde belirtiler göstermeye başladı. | Open Subtitles | لقد اخبرتها اننا من الممكن ان نقلها الى المستشفى اباها اظهر بعض علامات التحسن |
Bir çok terapist bu iddiaların doğru olduğunu savunuyor ve kendi hastalarında da benzer belirtiler arıyordu. | Open Subtitles | رغم هذا، العديد من المعالجين تقبل تلك المزاعم على انها حقيقة و بدأوا فى البحث عن علامات مماثلة فى مرضاهم |
belirtiler bir tür saldırı ya da sabotaj olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | العلامات تشير إلى نوع من أنواع عمليات التهكير أو التخريب |
Bu aşamada, ölüm tehlikesi arz etmese de hastalar, grip gibi belirtiler yaşarlar. | TED | اثناء هذه المرحلة ، يختبر المرضى غالبا اعراضا تشبه الرشح، لكن عادة خطر هذه الاعراض غير مميت بعد. |
Ve Puya'ya doğru çıkacağı seyahatı için ayrılacağı konusunda artan belirtiler var. | TED | وهناك مؤشرات متزايدة أنه على وشك المغادرة في رحلته الخاصة لبويا. |
Günümüzde kanser teşhisi esas olarak belirtiler ortaya çıktığında yapılıyor. | TED | حاليا، أغلب تشخيصات السرطان تتم عند ظهور الأعراض. |
Aynı morarma, aynı belirtiler. Sadece diğerleri ölü. | Open Subtitles | الكدمات ذاتها، المؤشرات ذاتها لكنهن أموات |
Hayati belirtiler dengeli. Bugünkü CT'ye göre tekrar kanama yok. | Open Subtitles | الإشارات الحيوية مستقرة وتظهر النتائج عدم وجود نزيف |
İtiraf etmeliyim ki, belirtiler oldukça kaygı vericiydi. | Open Subtitles | أنا يجب أن أعترف، أنا أهتميت به أعطوني أعراضك |
Eklemlerindeki ağrılar dışında diğer tüm belirtiler ve şikayetleri görünür değil. | Open Subtitles | باستثناء الألم المفترض بالمفاصل لا يوجد دليل علي أي من أعراضه الأخري حالياً |
Bütün belirtiler var; | Open Subtitles | كل العلامات تدل على ذلك نوبات من التشويش |
En azından, karar verme yetilerini etkileyebileceğini biliyoruz, muhtemelen fiziki belirtiler ortaya çıkmadan önce. | Open Subtitles | ومن الممكن, ان تؤثر على احكمهم, من المحتمل قبل ظهور اي اعراض مادبة. |
Eski belirtiler kuantum tünellemenin burada rol oynayabileceğini gösteriyor. | TED | الدلائل الأولية تشير إلى أن نفق الكم قد يلعب دوراً في هذا الأمر. |
Keza beni endişelendiren bazı fiziksel belirtiler gösteriyor. | Open Subtitles | إنه كذلك تلقى أعراضاً جسديه أثارت لي القلق |
belirtiler mi? | Open Subtitles | هو نوع من وباء |