Daha devam edebilirim çünkü bu aile benim için her şey demek. | Open Subtitles | استطيع الذهاب والذهاب والعبور لأن هذه العائلة تعني لي كل شيء |
Direnmeye çalıştım ama ailem benim için her şey demek, ailemi tehdit ettiler. | Open Subtitles | حاولت المقاومة ولكن عائلتي تعني لي كل شيء. عائلتي... |
Ve Chanda'nın mutluluğu benim için her şey demektir. | Open Subtitles | و سعادة تشاندا تعني لي كل شيء. |
O benim için her şeydi. | Open Subtitles | كانت تعني لي كل شيء |
benim için her şey uzun yıllar önce 3B yazıcılar ile tanıştığımda başladı. | TED | بالنسبة إلي، بدأ كل شيء منذ عدة سنين عندما رأيت أول طابعة ثلاثية الأبعاد. |
Şu gerçek ki, denemiş olman da benim için her şey. | Open Subtitles | في الحقيقة فقط محاولتك تعني لي كل شيئ... ! ً |
Sizin mutluluğunuz benim için her şeyden önemli. | Open Subtitles | سعادتك تعني لي كل شيء |
Sizin mutluluğunuz benim için her şeyden önemli. | Open Subtitles | سعادتك تعني لي كل شيء |
Ama annem benim için her şey demek. | Open Subtitles | لكن أمي انها تعني لي كل شيء |
Sen benim için her şeysin. | Open Subtitles | أنت تعني لي كل شئ. |
Sen benim için her şeysin. | Open Subtitles | أنت تعني لي كل شئ. |
Sen benim için her şeysin. | Open Subtitles | أنت تعني لي كل شئ. |
Şirketimin itibarı benim için her şey demektir. | Open Subtitles | سمعة شركتي تعني لي كل شيء |
benim için her şeyin başlangıcı, 19 yaşındayken Güneydoğu Asya'yı sırt çantasıyla gezmeye gitmemdi. | TED | بدأ كل هذا عندما كنت في سن 19 عندما ذهبت أحمل حقيبة ظهر عبر شمال أسيا. |
Aslında benim için her şeyin başladığı yer oraydı. | TED | في واقع الامر حيث بدأ كل شئ بالنسبة إلي. |
benim için her şeyi başlatan film. | Open Subtitles | واحد الذي بدأ كل شيء بالنسبة لي |