Güzel bir yazı. Tıpkı esi benzeri olmayan bir ses gibi. | Open Subtitles | إنها مكتوبة بشكل جميل لديك صوت فريد من نوعه |
Kurula benzeri olmayan bir şey getireceğinizi düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنك ستجلب شيء فريد من نوعه لهذه اللجنة |
Benim zekâm objektif olarak ölçülmüştür. Ben eşi benzeri olmayan biriyim. | Open Subtitles | ذكائي قيس موضوعيًا، إنّي رجل فريد من نوعه. |
Burada eşi benzeri olmayan bir şey yarattı. Burası insanların ve toplumun... | Open Subtitles | . لقد قام بصنعٍ فريد من نوعه ... إنّهامصحةلأناس,لميستطعالمجتمع |
Eşi benzeri olmayan bir mülktür. | Open Subtitles | هذا عقار فريد من نوعه |
Benim için önemli olan şey sadece bir demlik ve çaydanıktan oluşan bu kahve seti ve tepsi üzerindeki diğer demlikler bir bütünlük arz ediyorlardı bunlara Greg Lynn Alessi kahve takımları diyebiliriz -- bunları satın alan her kimse bir şekilde eşi benzeri olmayan bir ürün satın almış olacaktı. | TED | لذلك ، بالنسبة لي ، ما هو مهم هو أن طقم القهوة هذا -- الذي هو مجرد وعاء قهوة ، وإبريق، وتلك هي الأواني على صينية -- أن يكون لهم تماسك -- بحيث، يمكن تمييزهم كأواني قهوة جريج لين اليسي -- ولكن يحصل كل من إشترى واحدة على شيء ليس له مثيل ويكون فريد من نوعه بشكل ما |
Eşi benzeri olmayan bir şerefsizsin! | Open Subtitles | أنت نوعٌ فريد من الأوغاد! |
Eşi benzeri olmayan. | Open Subtitles | فريد من نوعك. |
Eşi benzeri olmayan. | Open Subtitles | فريد من نوعك. |