| 'demiştir. Hatırlıyorum da, bir keresinde Beyaz Saray'da yemekte Sayın Gorbachev'in yanına oturmuştum. | TED | وأذكر مرة أني جلست إلى جانب السيدة غورباتشوف في عشاء في البيت الابيض |
| Ölümünde Beyaz Saray'da başka bir Başkan olabilir. | Open Subtitles | نعم ولكن سيكون هناك رئيس اخر في هذا الوقت في البيت الابيض |
| Ben ve karım dört yıl boyunca Beyaz Saray'da çalıştık. | Open Subtitles | لقد عملت أنا و زوجتي لأربعة سنوات في البيت الأبيض |
| Beyaz Saray'da yemek yerken hep takım giydim. | Open Subtitles | دائماً كنت أتناول العشاء بالبيت الأبيض مرتدية بذلة. |
| Bu bir casus. Onu Beyaz Saray'da yakaladık. | Open Subtitles | هذا جاسوس . لقد أمسكنا به فى البيت الأبيض |
| Sen de ortalıktaydın. Beyaz Saray'da da bulundun. | Open Subtitles | لديكبعضالخبرة، سبق أن ذهبت إلى البيت الأبيض |
| Beyaz Saray'da maliye sorumluluk yönergesi üzerine bir bilgilendirme vardı. | Open Subtitles | حَسناً، هناك لقاء التوصيات على الماليينِ فاتورة مسؤوليةِ في البيت الأبيضِ. |
| Beyaz Saray'da göreve başladığım ilk anlarda sistemin sökülmesi konusunda ısrar etmiştim. | Open Subtitles | ومنذ بداية قدومي للبيت الأبيض لقد أصررتُ على إلغاء هذا النظام |
| Beyaz Saray'da, ruhsal danışman oldu. | Open Subtitles | لقد أصبح المستشار الروحي ، والثابت مؤخرا في البيت الابيض |
| Beyaz Saray'da oval ofise bir saldırı oldu. | Open Subtitles | حيث وقع هجوما علي المكتب البيضاوي في البيت الابيض |
| Biliyorsunuz, babamın Beyaz Saray'da önemli bağlantıları var. | Open Subtitles | تعلمون جميعا أن والدي بعض الروابط الرئيسية في البيت الابيض. |
| Ben de Beyaz Saray'da tek başıma kalmaya alışık olmadığım için buraya geleyim de kongre konuşmasının nasıl gittiğine bakayım, dedim. | Open Subtitles | لقد غادر الأطفال إلى المدرسة الداخلية، ولم أعتد على البقاء لوحدي في البيت الأبيض بعد، ففكرت، لم لا آتي إلى هنا، |
| Beyaz Saray'da şarkı söylüyor, ama benim için iptal edecek. | Open Subtitles | ،كان سيغنّي في البيت الأبيض لكنّهُ سيلغي ذلك من أجلي |
| ve seni Beyaz Saray'da gördüğüm zaman neredeyse özür diliyordum. | Open Subtitles | وكنت على وشك الإعتذار لك عندما رأيتكِ في البيت الأبيض |
| O akşam Kennedy Beyaz Saray'da arkadaşlarıyla akşam yemeğindeyken kutlama için kadeh kaldırılması teklifi geldi. | Open Subtitles | في ذلك المساء، بينما كان كينيدي يتناول ،الغداء مع أصدقائه بالبيت الأبيض |
| Beyaz Saray'da bir saldırı oldu. | Open Subtitles | حيث حدث هجوم علي المكتب البيضاوي بالبيت الأبيض |
| -Biz gerçek olanı istiyoruz. -Gerçek kumanda Beyaz Saray'da.. | Open Subtitles | نحن نريد الجهاز الحقيقى إنه فى البيت الأبيض |
| Sen televizyondasın. Beyaz Saray'da bir zenci var. | Open Subtitles | أنت على التلفاز, يوجد رجل أسود فى البيت الأبيض. |
| Başkan Ariel Şaron'u Beyaz Saray'da tekrar ağırlamaktan çok mutluyum. | Open Subtitles | يسعدني اليوم أن أرحب برئيس الوزراء وعودة أيريل شارون إلى البيت الأبيض |
| - Hayır, Maddox'tan ses seda yok ama artık Beyaz Saray'da daha büyük bir rolüm olduğunu biliyor yani benim daha büyük bir sikim var, yani yalayabilir. | Open Subtitles | ، لا، لا شيء وصل لحد الآن، لَكنَّه يَعْرفُ بأنّني عِنْدي دور أكبر في البيت الأبيضِ الآن، والذي يَعْني بأنّه لدي أكبر قضيب، يُمْكِنُ أَنْ يَمتصَّه. |
| Üç yıldır Beyaz Saray'da, NATO irtibat subayıyım. | Open Subtitles | كنتُ وكيل الحلف الأطلسي للبيت الأبيض لمدة ثلاث سنوات. |
| Francis Kongre'de çalıştı, Beyaz Saray'da da öyle. | Open Subtitles | (فرانسس) خدم في (الكونجرس) وفي البيت الأبيض |
| Kimin Beyaz Saray'da olduğu beni hiç ilgilendirmez. | Open Subtitles | التي يُديرون بها البيت الأبيض ليست محل إهتمام بالنسبة لي |
| - Beyaz Saray'da hayranım olması güzeldir. | Open Subtitles | من اللطيف دوماً أن تحظى بمُشجع لك من داخل البيت الأبيض |
| Yani, Beyaz Saray'da bir gece geçirmek falan güzel olabilirdi. | Open Subtitles | اعني، سيكون من الرائع قضاء ليلة في المنزل الأبيض و كذا. |
| Beyaz Saray'da haftalık toplantısı bile var. | Open Subtitles | حتّى أنه يحضرُ الإجتماع الأسبوعيّ بالبيتِ الأبيضِ |