"biçimde" - Translation from Turkish to Arabic

    • بشكل
        
    • شكل
        
    • بطريقة
        
    • بصورة
        
    • بشكلٍ
        
    • بأسلوب
        
    • ظروف
        
    • نحوٍ
        
    • وبشكل
        
    • بدرجة
        
    • بمنتهى
        
    • بالشكل
        
    • نحو
        
    • و بالتالى فقد أصبح من
        
    • منه أنه مقطع لأجزاء
        
    Çalışabilir yaşta olan yetişkinlerin sayısı çarpıcı bir biçimde düşmekte. TED نسبة البالغين الذين هم في سن العمل تنازلت بشكل كبير
    Ve sonuçlar başka bir biçimde kendini gösteriyor. Emeklilik yaşındaki insanların sayısı hızla artmakta. yani 46-64 kuşağının emeklilik dönemlerinden bahsediyoruz. TED و تتحول لمسار آخر حيث ترتفع عند الأشخاص الذين هم في سن التقاعد بشكل سريع جداً وعندما يصل المواليد سن التقاعد
    Herhangi bir biçimde bana izin vermedi yada bana sormadı. Open Subtitles إنها لم تعرب عن موافقتها أو قبولها مناقشتى بأى شكل.
    İnsanlara yemekleri daha önce hiç görmedikleri biçimde gösterebileceğimiz bir yol var mı? TED هل يوجد هناك طريقة نعرض بها الغذاء للناس بطريقة لم يشاهدوها من قبل؟
    Kendimiz kati bir biçimde sadece Bengazi'deki sivil nüfusun koruması ile sınırlamalıydık. TED وعلينا أن نقوض تدخلنا بصورة حازمة من اجل حماية الشعب في بنغازي
    Muazzam bir yıldızın bu şekilde öldüğünü doğru bir biçimde tahmin etti. Open Subtitles خمَّنَ بشكلٍ صحيح بأن هذه هي الطريقة التي يموتُ بها نجمٌ ضخم.
    Sık sık arabanın içini alt üst ederler ya da dengesiz biçimde sürerler. Open Subtitles و كثيرا ما اكتشف من خلال خبراتى أنه يحاول قيادتى بأسلوب غير مناسب
    Hiç bir biçimde, ismimi kullanmayacaksınız ve kaynaklarınızı açıklamayacaksınız. Open Subtitles لا يمكنك تحت اي ظروف ان تستخدم اسمي او ان تكشف اين وكيف حصلت علي المعلومات
    Alışılmadık biçimde uzun olan her insan için ortaya atılan ilk açıklama bu. TED كل شخص كان طويلا بشكل غريب، يكون هذا التفسير الأول الذي يخطر ببالنا.
    ne görüyor olabilirlerdi? Yerkürenin görüntüsü çok yavaş biçimde değişiyor olabilirdi. TED طوال هذا الوقت المديد، كان سيتغير مظهر الأرض بشكل تدريجي جدًا
    Fakat umarım başka şemsiyeler... şu sıralar uygun bir biçimde nehrin dibini boylamıştır. Open Subtitles لكني آمل أن مظلة أخرى جرى التخلص منها بشكل ملائم في أحد الأنهار
    Tüm katılımcılar ritüele uygun bir biçimde giyinmiş olarak... koridorda hazır bulunacaklardır. Open Subtitles جميع المشاركين وسوف يرتدي بشكل مناسب، وسوف تقع على الأرض مثل الحيوانات.
    İşte burada robotlar kiriş, kolon taşıyorlar ve küp biçimde yapılar oluşturuyorlar. TED هاهنا الروبوتات تحمل الحزم ، الأعمدة وتُجمع بناء على شكل مُكعبات.
    Sonraki köşegende ise dörtyüzlü sayılar vardır. Benzer biçimde, bunlar kadar sayıda küreyi dörtyüzlü dizebilirsiniz. TED القطر التالي يأخذ شكلًا رباعي الوجوه، لأنك، بشكل مماثل، تستطيع أن تكدّس تلك الكريات على شكل رباعي الوجوه.
    Akbabaları sevmemin bir sebebi biyoloji ve fizikle açıklanabilir biçimde hareket etme eğilimleridir. TED أحد أسباب حبي للنسور هي بسبب ميلها للعمل بطريقة يمكن تفسيرها بالأحياء والفيزياء.
    Yer çekimsel dalgaların sorunu çok zayıf olmaları; saçma bir biçimde zayıflar. TED لذلك المشكلة بموجات الجاذبية أنها ضعيفة جداً، إنها ضعيفة بطريقة غير معقولة
    Aşırı dramatik bir biçimde senden orada dua etmeni istemiştim. Open Subtitles وطلبت منك أنا بصورة ميلودرامية أن تفعل ذلك الآن وهنا
    Fakat yoldaki arabaların sayısı kritik yoğunluğu bir kez aştığında arabalar birbirlerine genellikle 35 metre uzaklıkta duruyor olurlar, böylece sistemin hareketi çarpıcı biçimde değişir. TED ولكن ما إن يتجاوز عدد السيارات على الطريق الكثافة الحدية، بشكلٍ عام عندما تقل المسافة بين السيارات عن 35 م، يتغير سلوك النظام بشكل جذري.
    Dokunaklı bir ifadeyle söylemek gerekirse, vücudumun gözünden baktığımda, tabii eğer başka bir biçimde ayırdında olabilseydim bunun, vücudum aslında benim irademdir. Open Subtitles تعلمت من خبرتي أن أحترم جسدي من خلال تعاملي معه بأسلوب آخر من خلال رغبتي
    Onu kimin öldürdüğünü öğreneceğimi umuyorum, özellikle böyle korkunç bir biçimde. Open Subtitles ومن الواضح بأني أريد معرفة قاتله، لا سيما في ظروف قتلته الشنيعة.
    Bu dayanıklı araçlar, demirden ya da çelikten yapılmamıştı fakat beklenmedik biçimde yumuşak olan bir şeyden yapılmıştı: pamuktan. TED لم تُصنع هذه الهياكل القاسية من الحديد أو الفولاذ، إنما وعلى نحوٍ غير متوقع صُنعت من مادةٍ لينة: القطن.
    Ve şaşırtıcı bir biçimde özellikle ağrılı sinirleri etkileyen şeker hastalığı olan kişilerde kalp krizi sessiz gerçekleşir. TED وبشكل مفاجئ لدى الكثير، خصوصاً مرضى السكري، الذي يؤثر على الأعصاب التي تنقل الألم، قد تبدو النوبة القلبية صامتة.
    Yaraları yeterince iyileşince debelenip de zarar görmeyecek biçimde hareket edebildiği zaman bir akıl hastanesine konuldu. Open Subtitles و حين شفا من جراحه بدرجة كافية قاموا بنقله بدون صراع إلى مستشفى المجانين
    Bir gece benimle çok yumuşak bir biçimde konuşunca senin eve gelmen için izin istemekten korkmadım. Open Subtitles كلّمني بمنتهى الرقة ذات ليلة ولم أخش سؤاله عن إمكانية عودتك إلى المنزل
    Arayıp, uygun biçimde davet etmek istiyorum. Open Subtitles سأتصل بك بالشكل اللائق وأدعوك إلى الخروج
    Haiti'deki insanlar git gide artan biçimde SMS diline dönüyorlardı. TED في هاييتي، كان الناس يتجهون بتزايد نحو الرسائل النصية كوسيلة.
    Terörist tehdidini bu sabah böyle çarpıcı bir biçimde... sona erdiren operasyondan hangi kuruluşun sorumlu olduğu... henüz bilinmemekle birlikte... Open Subtitles و بالتالى فقد أصبح من غير الواضح ...أى وكاله كانت مسئوله عن العمليه التى أنهت ...التهديد الأرهابى هذه النهايه الدراماتيكيه ...مبكرا هذا الصباح
    Daha sonra, deliye yaraşır biçimde kan kaybından ölene kadar eski bir dikiş iğnesiyle kendisini tekrar dikmeye çalışmış. Open Subtitles بسبب الجنون الذي حلَ به حاول أن يخيط نفسه بإبرة خياطه قديمه لتجميع نفسه ظنَا منه أنه مقطع لأجزاء منفصلة قبل أن ينزف حتى الموت -يا إلهي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more