Çalışabilir yaşta olan yetişkinlerin sayısı çarpıcı bir biçimde düşmekte. | TED | نسبة البالغين الذين هم في سن العمل تنازلت بشكل كبير |
Ve sonuçlar başka bir biçimde kendini gösteriyor. Emeklilik yaşındaki insanların sayısı hızla artmakta. yani 46-64 kuşağının emeklilik dönemlerinden bahsediyoruz. | TED | و تتحول لمسار آخر حيث ترتفع عند الأشخاص الذين هم في سن التقاعد بشكل سريع جداً وعندما يصل المواليد سن التقاعد |
Herhangi bir biçimde bana izin vermedi yada bana sormadı. | Open Subtitles | إنها لم تعرب عن موافقتها أو قبولها مناقشتى بأى شكل. |
İnsanlara yemekleri daha önce hiç görmedikleri biçimde gösterebileceğimiz bir yol var mı? | TED | هل يوجد هناك طريقة نعرض بها الغذاء للناس بطريقة لم يشاهدوها من قبل؟ |
Kendimiz kati bir biçimde sadece Bengazi'deki sivil nüfusun koruması ile sınırlamalıydık. | TED | وعلينا أن نقوض تدخلنا بصورة حازمة من اجل حماية الشعب في بنغازي |
Muazzam bir yıldızın bu şekilde öldüğünü doğru bir biçimde tahmin etti. | Open Subtitles | خمَّنَ بشكلٍ صحيح بأن هذه هي الطريقة التي يموتُ بها نجمٌ ضخم. |
Sık sık arabanın içini alt üst ederler ya da dengesiz biçimde sürerler. | Open Subtitles | و كثيرا ما اكتشف من خلال خبراتى أنه يحاول قيادتى بأسلوب غير مناسب |
Hiç bir biçimde, ismimi kullanmayacaksınız ve kaynaklarınızı açıklamayacaksınız. | Open Subtitles | لا يمكنك تحت اي ظروف ان تستخدم اسمي او ان تكشف اين وكيف حصلت علي المعلومات |
Alışılmadık biçimde uzun olan her insan için ortaya atılan ilk açıklama bu. | TED | كل شخص كان طويلا بشكل غريب، يكون هذا التفسير الأول الذي يخطر ببالنا. |
ne görüyor olabilirlerdi? Yerkürenin görüntüsü çok yavaş biçimde değişiyor olabilirdi. | TED | طوال هذا الوقت المديد، كان سيتغير مظهر الأرض بشكل تدريجي جدًا |
Fakat umarım başka şemsiyeler... şu sıralar uygun bir biçimde nehrin dibini boylamıştır. | Open Subtitles | لكني آمل أن مظلة أخرى جرى التخلص منها بشكل ملائم في أحد الأنهار |
Tüm katılımcılar ritüele uygun bir biçimde giyinmiş olarak... koridorda hazır bulunacaklardır. | Open Subtitles | جميع المشاركين وسوف يرتدي بشكل مناسب، وسوف تقع على الأرض مثل الحيوانات. |
İşte burada robotlar kiriş, kolon taşıyorlar ve küp biçimde yapılar oluşturuyorlar. | TED | هاهنا الروبوتات تحمل الحزم ، الأعمدة وتُجمع بناء على شكل مُكعبات. |
Sonraki köşegende ise dörtyüzlü sayılar vardır. Benzer biçimde, bunlar kadar sayıda küreyi dörtyüzlü dizebilirsiniz. | TED | القطر التالي يأخذ شكلًا رباعي الوجوه، لأنك، بشكل مماثل، تستطيع أن تكدّس تلك الكريات على شكل رباعي الوجوه. |
Akbabaları sevmemin bir sebebi biyoloji ve fizikle açıklanabilir biçimde hareket etme eğilimleridir. | TED | أحد أسباب حبي للنسور هي بسبب ميلها للعمل بطريقة يمكن تفسيرها بالأحياء والفيزياء. |
Yer çekimsel dalgaların sorunu çok zayıf olmaları; saçma bir biçimde zayıflar. | TED | لذلك المشكلة بموجات الجاذبية أنها ضعيفة جداً، إنها ضعيفة بطريقة غير معقولة |
Aşırı dramatik bir biçimde senden orada dua etmeni istemiştim. | Open Subtitles | وطلبت منك أنا بصورة ميلودرامية أن تفعل ذلك الآن وهنا |
Fakat yoldaki arabaların sayısı kritik yoğunluğu bir kez aştığında arabalar birbirlerine genellikle 35 metre uzaklıkta duruyor olurlar, böylece sistemin hareketi çarpıcı biçimde değişir. | TED | ولكن ما إن يتجاوز عدد السيارات على الطريق الكثافة الحدية، بشكلٍ عام عندما تقل المسافة بين السيارات عن 35 م، يتغير سلوك النظام بشكل جذري. |
Dokunaklı bir ifadeyle söylemek gerekirse, vücudumun gözünden baktığımda, tabii eğer başka bir biçimde ayırdında olabilseydim bunun, vücudum aslında benim irademdir. | Open Subtitles | تعلمت من خبرتي أن أحترم جسدي من خلال تعاملي معه بأسلوب آخر من خلال رغبتي |
Onu kimin öldürdüğünü öğreneceğimi umuyorum, özellikle böyle korkunç bir biçimde. | Open Subtitles | ومن الواضح بأني أريد معرفة قاتله، لا سيما في ظروف قتلته الشنيعة. |
Bu dayanıklı araçlar, demirden ya da çelikten yapılmamıştı fakat beklenmedik biçimde yumuşak olan bir şeyden yapılmıştı: pamuktan. | TED | لم تُصنع هذه الهياكل القاسية من الحديد أو الفولاذ، إنما وعلى نحوٍ غير متوقع صُنعت من مادةٍ لينة: القطن. |
Ve şaşırtıcı bir biçimde özellikle ağrılı sinirleri etkileyen şeker hastalığı olan kişilerde kalp krizi sessiz gerçekleşir. | TED | وبشكل مفاجئ لدى الكثير، خصوصاً مرضى السكري، الذي يؤثر على الأعصاب التي تنقل الألم، قد تبدو النوبة القلبية صامتة. |
Yaraları yeterince iyileşince debelenip de zarar görmeyecek biçimde hareket edebildiği zaman bir akıl hastanesine konuldu. | Open Subtitles | و حين شفا من جراحه بدرجة كافية قاموا بنقله بدون صراع إلى مستشفى المجانين |
Bir gece benimle çok yumuşak bir biçimde konuşunca senin eve gelmen için izin istemekten korkmadım. | Open Subtitles | كلّمني بمنتهى الرقة ذات ليلة ولم أخش سؤاله عن إمكانية عودتك إلى المنزل |
Arayıp, uygun biçimde davet etmek istiyorum. | Open Subtitles | سأتصل بك بالشكل اللائق وأدعوك إلى الخروج |
Haiti'deki insanlar git gide artan biçimde SMS diline dönüyorlardı. | TED | في هاييتي، كان الناس يتجهون بتزايد نحو الرسائل النصية كوسيلة. |
Terörist tehdidini bu sabah böyle çarpıcı bir biçimde... sona erdiren operasyondan hangi kuruluşun sorumlu olduğu... henüz bilinmemekle birlikte... | Open Subtitles | و بالتالى فقد أصبح من غير الواضح ...أى وكاله كانت مسئوله عن العمليه التى أنهت ...التهديد الأرهابى هذه النهايه الدراماتيكيه ...مبكرا هذا الصباح |
Daha sonra, deliye yaraşır biçimde kan kaybından ölene kadar eski bir dikiş iğnesiyle kendisini tekrar dikmeye çalışmış. | Open Subtitles | بسبب الجنون الذي حلَ به حاول أن يخيط نفسه بإبرة خياطه قديمه لتجميع نفسه ظنَا منه أنه مقطع لأجزاء منفصلة قبل أن ينزف حتى الموت -يا إلهي |