O trende ne varsa, elmaslardan ve uyuşturucudan bile daha kötü. | Open Subtitles | أيًا يكن ما على متن القطار فهو أسوأ من المخدرات والألماس |
5 dakika boyunca, tepkisiz ve bu soru yağmuruna tutulmaktan bile daha kötü | TED | إذا هكذا لمدة خمسة دقائق، لا شيء، وهذا أسوأ من أن يتم مقاطعتك بالكلام |
Annemin bahçesinden bile daha kötü görünüyor çünkü biz ekip biçmiyoruz. | Open Subtitles | إنه يبدو أسوأ من فناء أمي, رغم أننا لا نَجزّه |
Hiç kendini ölümden bile daha kötü bir şekilde yalnız hissettiğin oldu mu? | Open Subtitles | أشعرت بهذا النوع من الوحدة التى تعد أسوء من الموت؟ |
Friends doğaçlama şovunun e-davetiyesinden bile daha kötü. | Open Subtitles | و أسوء من دعوة إلى صديق إلى برنامج التغيير للأحسن. |
Evet, ne demezsin, ayaklarının bağlanmasından veya başörtüsü takmaktan bile daha kötü. | Open Subtitles | نعم، انها اسوأ بكثير من ان تكوني مقيدة القدمين او ان تلبسي "برقع" |
Havaalanında Robert Loggia'nın arkasında esir kaldığım günden bile daha kötü. | Open Subtitles | هذا سيكون أسوأ من ذلك الوقت عندما كنت عالق خلف الممثل روبورت لوجيا في المطار |
Evet, yapışık ikizi ile beraber yaşayan Andy Garcia'dan bile daha kötü görünüyor. | Open Subtitles | نعم .. هي تبدو أسوأ من الممثل آندي غارسيا عندما حصل على توأمه الملتصق |
O, şu birlikte olduğunuz iğrenç şeyden bile daha kötü demek. | Open Subtitles | أعني أنها أسوأ من الشيطانة التي كنت تعبث معها |
Gezi paralarını ellerinden almayı planlıyordum ama duyduklarım beni babamın bebekken terk etmesinden bile daha kötü sarstı. | Open Subtitles | أنا كنت سآخذ منهم أموالهم التي جلبوها معهم للرحلة لكن ما سمعته هزّني أسوأ من هزّ والدي لي و أنا طفل |
O trende ne varsa, elmaslardan bile daha kötü. | Open Subtitles | أيًا يكن ما على متن القطار فهو أسوأ من الماس |
O trende ne varsa, elmaslardan ve uyuşturucudan bile daha kötü. | Open Subtitles | أيًا كان ما على متن القطار فهو أسوأ من المخدرات و الألماس |
Güzel kan kostümü tatlım , ama çakma deriden bile daha kötü . | Open Subtitles | زي دموي جميل، لكن هذا أسوأ من الجلد المزيف |
Beni McDonald'sın top havuzunda bıraktığın zamandan bile daha kötü. | Open Subtitles | إنها أسوأ من المره التي تركتني بها في حفرة الكرة بـــ ماكدونالدز |
Bu, spor salonunda dörtlü dans etmekten bile daha kötü. | Open Subtitles | هذا أسوأ من عندما كنا شركاءاً فى ساحة الرقص في الصالة الرياضية |
Ancak protomolekül oradaysa tehlike Eros'tan bile daha kötü olabilir. | Open Subtitles | ولكن إذا كان هناك، فإن التهديد يمكن أن يكون أسوأ من إيروس |
Bazen içinde bulunduğum bu durum, hapisten bile daha kötü bir hale geliyor. | Open Subtitles | أحياناً يكون هناك ما هو أسوأ من السجن |
Ön camından fırladıktan sonra vücudunun 20 metre kayacağı bozuk yoldan bile daha kötü görüneceksin. | Open Subtitles | أنت ستنتهي بظهور أسوأ من 60 قدم طريق سيئ جسمك تنزلق عبر... بعد الطيران زجاجتك الأمامية الأمامية. |
Senin gözlerinde, bir şeytandan bile daha kötü hale getirdim kendimi. | Open Subtitles | لأجلك لقد جعلت نفسي أسوء من الشيطان |
Bu büyükbabanın çıkarttığı albümden bile daha kötü. | Open Subtitles | هذا أسوء من ألبوم الجد الذي تم إخراجه |
Benden bile daha kötü durumdasın sen. | Open Subtitles | يا إلاهي أنت وضعك أسوء من وضعي |
Berbattan bile daha kötü. | Open Subtitles | اسوأ بكثير من مروع |