Birisi bizi terk ettiğinde, acı çekerken nedenini tam olarak bilemeyiz. | Open Subtitles | عندما يهجرنا أحد، ونشعر بالمعاناة، فإننا لا نعرف أبدا سبب ذلك |
Neden iştahı kesildi? Bunun tam olarak neden olduğunu bilemeyiz. | Open Subtitles | هذا الكلب لديه التواء لا نعرف بالظبط لما يحدث هذا |
Evet, bu iyi ama yaralarının derinliklerini onu ameliyata almadan bilemeyiz. | Open Subtitles | أجل ، هذا جيد لكنا لا نعلم كيف هي إصابته قبلأننجريعليهجراحة. |
Birisiyle ilk kez ne zaman, nasıl ve hangi hayatta karşılaşacağımızı asla bilemeyiz. | Open Subtitles | 'لا نعلم متى, أين, كيف وفي أي حياة' 'عندما نقابل شخصاً لأول مرة' |
Asla bilemeyiz çünkü bugün karargahımızın planlanmış performans bakımı günü. | Open Subtitles | لن نعرف إذ اليوم علينا القيام بأعمال الصيانة في المقر |
Kaç kişinin öteki tarafa geçtiğini bilemeyiz. | Open Subtitles | لكنّنا لانعلم كم عدد الذين يغيّرون ولاءهم. |
- Bazen birisi bize olasılıkları gösterene kadar neyi isteyip istemediğimizi bilemeyiz. | Open Subtitles | حسناً، أحياناً لا نعرف ما نريده حتى يوضح لنا شخص ما الإحتمالات. |
Sevdiğimiz insanlara sımsıkı sarılalım, çünkü ne zaman kayıp gideceklerini bilemeyiz. | Open Subtitles | نتمسك بالأشخاص الذين نحب, لأننا لا نعرف أبدا متى سننفصل عنهم. |
İçeride neler olduğunu bilemeyiz, bırakın bir böceğin, bir insanın zihninde olanları da. | TED | فاننا لا نعرف حقيقة انه احمر او لا .. كما في حال الحشرة .. ان دماغنا هو الذي يخبرنا بذلك |
Ve daha da kötüsü -- yararlı bile değil. Çünkü ateşi olduğunu veya kustuğunu bilebiliriz, ama nedenini bilemeyiz. | TED | والأسوأ أنها غير مجدية لأننا نعرف أنه كان هناك تقيؤ وحرارة ولكننا لا نعرف لماذا. |
Doktor buraya gelene kadar yarasının ne kadar ağır olduğunu bilemeyiz. | Open Subtitles | لا نعرف مدى سوء حالتة حتى يأتى الطبيب إلى هنا |
Ne kadar bilgisi var bilemeyiz o çok karmaşık bir kişilik. | Open Subtitles | يعتقد أنها عشيقته ولكن لا نعلم الحقيقة وبالطبع هي متورطه؟ |
bilemeyiz ama peki ya bir işte çalışma yeteneği vardıysa? | Open Subtitles | نحن لا نعلم هذا لكن ماذا لو تمكنت من الحصول على عمل جزئي |
Bu şokun onları tetikleyip tetikleyemeyeceğini bilemeyiz. | Open Subtitles | لا نعلم ما إذا كانت تلك القنابل ستنفجر بسبب تلك الهزة |
Gelip bizi görene kadar bunu bilemeyiz. | Open Subtitles | لن نعرف أبداً الى أن تأتى لرؤيتنا مجدداً |
Şimdilik beyninde önemli bir yaralanma yok ama kendine gelene kadar bunu tam olarak bilemeyiz. | Open Subtitles | لحد الأن، لاتوجد أي إصابة بليّغه في دماغه، لكنَّنا لانعلم مايشكو منه تماماً حتَّى يستعيد وعيه. |
Onları bulmak için elinden geleni yap. Muhtemelen vakit kaybı olacak ama bilemeyiz. | Open Subtitles | حاول تعقبهما و لعلها مضيعه للوقت لكن من يدري |
Umarım beyin hasarı olmayacak, ama uyanana kadar bunu bilemeyiz. | Open Subtitles | ، آمل ألا يكون هناك أى ضرر بالمخ ولكننا لن نعلم حتى يفيق |
Bebeğe dokunmuyoruz çünkü ellerimizi nerelere sürdüğümüzü bilemeyiz. | Open Subtitles | نحن لا نلمس الطفل لأننا لا ندري أين كانت تلك اليدين أليكس يعلم |
Bunu bilemeyiz, Dr Jackson. Bunu göze almanıza izin veremem. | Open Subtitles | نحن لسنا متأكدين من ذلك د.جاكسون لا أستطيع ان اتركك تجازف بنفسك |
Ve şunu farkettiğimiz bir noktaya geldik, biz doktorlar olarak her şeyi bilemeyiz. | TED | ولقد وصلنا إلى نقطة حيث لقد أدركنا، كالاطباء، لا يمكننا أن نعرف كل شيء. |
Baskı altındayken ağırlık taşıyabilir mi, bilemeyiz. | Open Subtitles | لا أحد يعلم إلى أى مدى من الممكن أن تتحمل تحت الضغط |
Dallas şantaj yapan birisi bu adamları bir kere oltaya aldı mı onlardan nasıl bilgiler aldığını asla bilemeyiz teknoloji, para, sırlar. | Open Subtitles | حينما يضع هؤلاء الأشخاص في المصيده, لا يمكننا معرفه مدى المعلومات التي حصل عليها منهم.. |
-Sen sorma ben söylemeyeyim. Raporları alana kadar kusmukla uyuşan birşeyin olup olmadığını bilemeyiz. | Open Subtitles | لن نعرف حتى نحصل على التقرير ونطابقه مع الحامض النووى |
Bunu bilemeyiz. Öyle olsa bile bu çağırmaman gereken bir şey. | Open Subtitles | لسنا موقنين من ذلك، وحتّى لو بوسعها ذلك، فثمّة أشياءٌ لا يتعيّن اِستعدائها قطّ. |
Biz uzaylıların zeka seviyesini bilemeyiz. | Open Subtitles | نحن لانعرف مدى جدة ذكاء المخلوقات الفضائيه |