Ama bilgisayarının önünde çalışırken öldü. | Open Subtitles | و لكنه مات جالسا علي حاسوب و حوله تقارير كتبها |
Uçuş bilgisayarının çalışmıyor olması dışında geminin çalışıyor olması gerekiyor. | Open Subtitles | السفينة يجب أن تطير إلا أني لا أحصل على شيء من حاسوب الطيران |
Önce, bilgisayarının ve e-posta sunucusunun arasındaki bağlantıyı şifrele. | TED | أولا يجب تشفير الاتصال بين حاسوبك وخادم البريد الالكتروني. |
bilgisayarının ekran koruyucusunda bebek olan biriyle çıkmıştım. | Open Subtitles | لقد واعدت رجلاً كان يملك خلفيّة متحركة على حاسوبه لصورة طفلٍ. |
Arthur Dost, Nepal'de olduğu sırada... ofisinin anahtarı ve bilgisayarının şifresi sende oluyor. | Open Subtitles | إذا يد في نيبال أو في مكان آخر لك مفتاح له وكلمة السر للجهاز الكمبيوتر الخاص به. |
Mesela, ben Lauran'ın bilgisayarının ekran koruyucusunu Mitt Romney'nin resmi ile değiştirirdim ya da o arabamın arkasına Obama kampanya magneti koyardı. | TED | على سبيل المثال، أن أغيّر شاشة كمبيوتر لورين لصورة ميت رومني، أو أن تضع هي صورة مغناطيسية لحملة أوباما على ظهر سيارتي. |
kafasını kesip, benzer bir not ile bilgisayarının önüne koydular. | TED | قاموا بقطع رأسها، ووضعه فوق حاسوبها مع ملاحظةٍ مماثلةٍ. |
Cahill'in bilgisayarının hafızası silinmiş ama belki dosyaların üstüne yazılmamıştır. | Open Subtitles | الآن، بقدر ما حاسوب كاهيل النقال، قرصها الصلب محى، لكنّه محتمل الملفات لم يعد كتابة بالكامل. |
Ama gelin görünkü delikanlının bilgisayarının çalıntı olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكن للأسف، حاسوب رفيقه تبين أنه كان مسروقاً |
Maktulün bilgisayarının şifresini çözüyordum. Ne oldu? | Open Subtitles | مرحباً، كنتُ أفكّ تشفير حاسوب الضحية، ماذا هناك؟ |
İsimler, tarihler, video kayıtları, para aktarımları David Clarke'ın bilgisayarının asıl sabit diski. | Open Subtitles | أسماء، تواريخ، تسجيلات مرئية، معاملات مصرفية، القرص الصلب الأصلي من حاسوب (ديفيد كلارك). |
Gün boyu bunu ele geçirmeye çalıştım. Başhemşire'nin bilgisayarının çekirdeği binanın tam merkezinde çalışıyordu. | Open Subtitles | لقد كنت أقرصن هذا طوال اليوم لأن (مايترون) لديها حاسوب أساسي |
Çeneni kapat ve bilgisayarının başına geç. Adım Mickey ve neden geçiyim ki? | Open Subtitles | اسمع يا ريكي ، لا تتحدث اخرس وافتح حاسوبك |
Biraz zaman aldı ama senin bilgisayarının izini bulduk. | Open Subtitles | تطلب منا الأمر بعض الوقت، لكن المخالفة الإتحادية قادتنا إلى حاسوبك |
Dürüstçe, sanırım bunu yapmayı bilgisayarının içerisindeki lanet olası bir çip olmaya tercih ederdim. | Open Subtitles | بصراحة, أظن أننيأفضلذلك.. على أن أكون شريحة لعينة في حاسوبك, يا جيف. |
Ama bilgisayarının kapalı olduğunu fark ettim, ve kanepenin altına bir çeşit losyonu ittiğini gördüm. | Open Subtitles | لكنّني لاحظتُ أنّ حاسوبه كان مطفأً، ورأيته يركل مرهماً أسفل الأريكة. |
Bir adam öldü ve en azından bilgisayarının sizin olduğunu iddia etmeden önce sabit sürücüsünün soğumasını bekleyin. | Open Subtitles | لقد مات رجل، وعلى الأقل يجب أن تدعوا قرصه الصلب يبرد قبل أن تطالبوا بإمتلاك حاسوبه. |
Dünyanın Edwin Borstein'i bilgisayarının öldürdüğüne inandığında en faydalı çıkan kişiyi bulmamız lazım. | Open Subtitles | ببساطة يجب أن نجد أكثر الأشخاص استفادة من مقتل "أدوين بورستين" بواسطة حاسوبه |
Güverte 12'de benimle buluş. Geminin bilgisayarının çekirdeğini patlatacağız. | Open Subtitles | قابلني على السطح 12 علينا تفجير مركز الكمبيوتر |
Yönlendirme bilgisayarının kontrolünü tekrar ele geçirmek zorundasınız. | Open Subtitles | عليك أن تستعيد السيطرة على الكمبيوتر الملاحى |
Kendini bağışık bir duruma geçirdi. İç korumayı geçti ve gemimin bilgisayarının arabirimine sızdı. | Open Subtitles | إنه يخترق الجدار الداخلي ويربط نفسه مع كمبيوتر السفينة |
Kazanın olduğu gün, bunu Kim'in bilgisayarının yanına sakladı. | Open Subtitles | لقد وضعت هذا قرب كمبيوتر كيم في يوم الحادث انها جهاز لاعادة التحديد |
Hemen yan dairede çekici, genç bir kadın bilgisayarının başında çalışıyor. | Open Subtitles | وجوارهم,سيدة شابة جذابة تعمل على حاسوبها |
bilgisayarının internet geçmişinin oldukça faydası oldu. | Open Subtitles | تاريخ متصفح الانترنت على حاسبها المحمول ساعدني |
Ve gittiği zaman bilgisayarının açık olduğunu da fark etmedin? | Open Subtitles | و بعد مغادرتها , ألم تلحظ بأنّ حاسوبكَ مفتوحاً ؟ |